Almanya ile ne yaşıyoruz?

Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

“Almanya Merkür’dür, ABD ise Mars.” Bu benzetme bundan yıllar önce okuduğum bir makalede vardı. İki ülke arasındaki farkı anlatıyordu. Merkür Romalılarda ticaret tanrısıdır, aynı zamanda rasyonel aklın sembolüdür. ABD’ye yakıştırılan Mars ise savaş tanrısıdır. Diğer bir deyişle, Amerika demek jeo-politika demektir, Almanya ise jeo-ekonomidir. Bir de ortalıkta adını tanrılardan değil ama titanlardan alan Satürn gibi dolaşan Çin var ama o ayrı bir yazı konusu. Bu yazının konusu jeo-ekonomi devi olan Almanya ile olağanüstü bir dönemden geçmekte olan ilişkilerimiz. 

Son dönemde Almanya ile bir şeyler yaşıyoruz ama ne yaşadığımızı tam olarak çözebilmiş değilim. Derin bir krizin ortasında mıyız? Yoksa uzun bir geçmişi olan iki güçlü müttefik miyiz? Tercihimiz ikinciden yana ama görüntü daha çok birinciyi andırıyor.

Bu Almanya ile ilk krizimiz değil. Pek çok ülkeyle olduğu gibi daha önce de Almanya ile benzer krizler yaşadık. Her kriz önemlidir ama Almanya ile yaşanan krizler kapsam ve etki itibarıyla bizim için ayrı bir önem taşır. Söz konusu olan dünyanın önde gelen jeo-ekonomik aktörlerinden biri konumundaki Almanya olduğu için bu ülkeyle yaşanan süreci daha dikkatle izlemekte fayda var.

Dünyada en fazla etkileşim halinde olduğumuz ekonomi Almanya ekonomisidir. Çünkü;

- Ekonomik ilişkiler açısından bizim için ilk sırada Almanya yer alır. Dış ticarette yıllardır Türkiye’nin en büyük ve en istikrarlı ihracat pazarıdır. En fazla malı bu ülkeyi satarız. İthalatta da ilk sıradaydı ama son yıllarda Rusya ve Çin’in ardından üçüncü büyük partnerimiz oldu. Geçen yıl Almanya’ya 21 milyar dolarlık mal satmışız, 24 milyar dolarlık ithalat yapmışız. Yani toplamda bakıldığında Çin ve Rusya’ya göre daha dengeli bir ticaretimiz var. İkili ticarette büyük açıklar verdiğimiz bir ülke değil. Oysa Çin ve Rusya’da durum öyle değil, oldukça aleyhimize olan bir dengesizlik söz konusu. Kısacası Almanya ile olan ticaretimiz hacimli, istikrarlı ve dengeli. İdeal bir ticari ilişki değil mi bu?

- Almanya uzun yıllardır turizmde Türkiye’ye en fazla turist gönderen ülkeler listesinde ilk sıralardadır. Bu yılın ilk dokuz ayında 4,9 milyon Alman vatandaşı ülkemizi ziyaret etti. Almanya bu açıdan Rusya’nın ardından ikinci sırada yer alır. Birçok turizm tesisimiz için vazgeçilmez bir kaynaktır.

- Almanya doğrudan yabancı sermaye yatırımları açısından birinci sırada olmasa da en fazla yatırım çektiğimiz beş ülkeden biridir. Binlerce Alman şirketi Türkiye’ye yatırım yapmıştır, istihdam yaratmıştır.

- Cari açığımızın finansmanında ve borçlarımızın çevrilmesinde Alman kuruluşları önemli rol oynar. Türk şirketlerinin, bankalarının ve Hazine’nin dış borçlanmalarında Alman bankaları kreditör ya da aranjör olarak hep aktif olmuşlardır. Kendi tasarruflarımız büyümemizi finanse etmeye yetmediği için aralarından Almanların da olduğu diğer ekonomilerin tasarruflarını ödünç alarak büyüyebilmişiz.

- NATO kapsamındaki savunma iş birliği, AB süreci çerçevesindeki ilişkiler ve Almanya’da yaşayan 3 milyonun üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı nedeniyle Almanya bizim için hep çok özel bir öneme sahip olmuştur.

Almanya ve Türkiye arasında yaşanacak krizler her iki ülkeyi de ekonomik olarak olumsuz etkileyecektir. Son günlerde Alman gazetelerinde çıkan yorumlarda da denildiği gibi Almanya’nın da çıkarı Türkiye ile diyaloğu sürdürmek ve ilişkileri derinleştirmekten geçiyor. Ancak Alman ekonomisinin devasa boyutu ve Türkiye’nin bu hacimdeki payı itibarıyla bizim olumsuz etkilenme olasılığımız ve derecemiz daha fazladır.

Tüm yazılarını göster