İnsanın dünya hayatındaki yaşam konforu arttıkça, sanat kavramı kendine yeni alanlar bulmuş, konu ve şekil bakımından ilkel beynin ürünü olmaktan çıkıp, estetik ve güzellik düşüncesiyle orta beynin ürünü haline gelmiştir. Nietzsche bu durumu şu veciz cümleyle ifade etmektedir: “Sahip olunması zorunlu tek şey var: Ya yaradılıştan ince bir ruhtur bu, ya da bilim ve sanatlar tarafından inceltilmiş bir ruh.”
Sanat insana özgü bir kavramdır. Tam da Nietzsche’nin tarif ettiği gibi geçtiğimiz hafta sonu Kocaeli'nde bulunan Türkiye’nin ilk el aletleri üretim firması Kanca’nın 55’inci yıl anısına hazırlanan sanat eseri “Alet İşler” kitabının tanıtımı Deniz Müzesi'nde gerçekleşti. Aletlerin dünyadaki ve Anadolu coğrafyasındaki seyrine ışık tutan bilgi dolu sanat eseri 564 sayfalık “Alet İşler” kitabını okurla buluşturdu.
Türkiye’de bir ilk olan ve alanında büyük bir boşluğu dolduracak kitabın Beşiktaş Deniz Müzesi’nde gerçekleşen tanıtımında konuşan Kanca Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kanca: “Sanayici bir aileden geliyoruz. Doğal olarak el aletleri hayatımızda önemli bir yer işgal ediyor. Öğrenci iken rahmetli babamla beraber Avrupa’daki birçok firmayı ve birçok sanayi kuruluşunu ziyaret ederdik. Bu sanayi kuruluşlarını ziyaret ederken, içimde bir şey her zaman beni rahatsız ederdi. Neydi bu? Gittiğimiz bu işletmelerde küçük de olsa o firmaların bir sergisi olurdu. Küçük müzeleri olurdu. O müzelerde daha önceki yıllarda ürettiği ürünler, ya da kuruluş yıllarında kullandıkları makineler olurdu. Gördüğümüz birçok Alman firmasında, birçok Fransız firmasında buna benzer koleksiyonlar ve müzeler vardı. Ama bizim ülkemizde bunlar yoktu. Yabancı kurumlarda gördüğümüz bu özellik ve bizde görmediğimiz bu eksiklikten dolayı her ziyaretimde aslında içimde bir eksiklik hissederdim. Çünkü şunu düşünürdüm. Aletler üzerine müze kurmaya çalışırken el aletleri konusunda yayımlanmış hiçbir kitap, sergileyeceğimiz aletlerle ilgili bir literatür olmadığını fark ettik ve kendi literatürümüzü kendimiz yaratmalıyız” derken başarmanın gururu ses tonuna ve yüzüne yansıyordu.
Kanca, konuşmasına şöyle devam etti: “Anadolu’yu karış karış gezerek 4 bin civarı alet topladık. Sonra şunu fark ettim ki, asıl sorun bilgi sorunu idi, el aletleri konusunda yayımlanmış hiçbir kitap yoktu, yani sergileyeceğimiz aletlerle ilgili bir literatür yoktu. Sonra kendi literatürümüzü kendimiz yaratmalıyız dedik ve kitap üzerine bir çalışma başlattık.” ‘Alet İşler’ kitabıyla bu alanda büyük bir boşluğun giderileceğini umduğunu belirten Kanca, müze hayalinin devam ettiğini, kaynak oluşturma çalışmalarının sürdüğünü davetlilere anlattı.
Bu türden araştırmalar insanlık tarihini kültürle, gündelik yaşam pratikleri ile temellendirip uygarlığı farklı bir aks üzerinden okumayı mümkün kılıyor. Alternatif bir tarih anlayışını bu sayede oluşturabiliyoruz. Hayatımızda yer tutan bütün nesneler aslında, sadece el aletleri değil bu maddi kültür kümesinin bir parçası. Ancak el aletleri doğal olarak bu kümenin öne çıkan en güçlü objeleri. Çünkü biz her şeyi bu aletler sayesinde yapıyoruz. Milli kimliğin oluşmasında aletlerin yeri çok önemli. Şu bir aşikâr ki sanat eseri kitabının hayalini gerçekleştiren Kanca, müze hayalini de en kısa zamanda gerçekleştirecektir.