Son dönemde ihracatımız da ithalatımız da rekor kırıyor. Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan geçici verilere göre ihracat Mart ayında yüzde 19,8 artışla 22,7 milyar dolara ulaştı. İthalat ise yüzde 31 artışla 31 milyar dolara yükseldi. Yılın ilk çeyreğinde, ihracat artışı yüzde 20,8, ithalat artışı yüzde 42,1 oldu. Aksi bir gelişme olmazsa 2022 son dönemin en büyük dış ticaret açığına ulaşacağız.
Açığın büyümesinin temelinde yatan en önemli neden emtia fiyatlarının yükselmesi. Enerji, metal ve gıda ürünlerindeki fiyat artışları bu sektörler başta olmak üzere ithalatımızın hızla artmasına neden oluyor. Karşı tarafta, ihracatımızda da benzer nedenlerle artış görüyoruz. Ancak ihracat artışı, ithalat artışının yarısı hızında.
Mart’ta hammadde ihracatı yüzde 32,3, tüketim malı ihracatı yüzde 6,2, yatırım malı ihracatı yüzde 14,6 arttı. Malları hammadde (aramalı)-yatırım malı-tüketim malı olarak ayırmak, Birleşmiş Milletlerin, ülkeler arası dış ticaret verilerinin analizini uyumlandırmak için 1971’de başlattığı ve şu anda beşinci versiyonu uygulanan Geniş Ekonomik Kategoriler (BEC) sınıfl amasına dayanıyor. Bir ülkenin ihracatında yatırım malları ve tüketim mallarının payı ne kadar yüksek ise o ülkenin ekonomik kalkınma ve refah boyutunda diğer ülkelerden pozitif ayrışması beklenir. Buna göre prensip olarak gelişmiş ülkelerin ihracatında yatırım ve tüketim mallarının payının, hammaddelerin (aramallarının) aldığı paya göre yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Kanada, Norveç gibi birkaç istisna dışında bu ilkenin geçerli olduğunu görüyoruz. Türkiye’de 2021 yılında hammadde ve aramalları ihracattan aldığı pay yüzde 51’e yükseldi. Buna karşılık tüketim malları, ihracatımızın yüzde 37,2’sini oluşturdu. Yatırım malları ise ihracattan yüzde 11’lik pay aldı. Bu yılın ilk iki ayında da benzer bir tablo var. Yani ihracatın yarıdan fazlası hammadde ve aramalı grubundaki ürünlerden oluşuyor. Aşağıdaki grafikte göreceğiniz gibi 15 yıldan beri tüketim malından çok hammadde ve aramalı ihraç ediyoruz. 2010’lu yıllarda bu iki kategorinin payı birbirine yakınlaşsa da son dönemde fark tüketim malları aleyhine açılmaya başladı. Farkın büyümesinde elbette hammaddelerdeki fiyat artışlarının etkisi büyük. Ancak bu artışlar yaşanmamış olsaydı da ortada yapısal bir değişime ihtiyaç duyduğumuz gerçeği değişmezdi.
Türkiye’nin sadece ihracat artışına ihtiyacı yok. Türkiye’nin;
- İthalat artışından daha yüksek ihracat artışına,
- Hammadde ve aramalından daha fazla tüketim ve yatırım malı ihracatına ihtiyacı var.
Bu, devletin tek başına sağlayabileceği bir dönüşüm değil. Sanayi odaları, OSB’ler, ihracatçı birlikleri de sürece dahil edilmeli. Bugünlerde ihracatçı birlikleri genel kurulları yapılırken ve yeni birlik yönetimleri göreve başlarken, Ticaret Bakanlığı, bu geniş yapılanmanın daha verimli ve sonuca dönük faaliyetler yapması için bir takım düzenlemeler yapabilir.