Aksaraylı iş insanları, 10 bin 500 yıllık Aşıklı’yı görmüyor!

Yasemin SALİH İYİLİK FABRİKASI

Anadolu’nun orta yeri… Bugünkü Aksaray il sınırları içinde, Melendiz Çayı’nın kıyısında kendi halinde 30 jenerasyondan fazla yaşam süren Aşıklılar… Arkaologlar onlara bu adı verdi ama bundan 10 bin 500 yıl önce hangi isimle nam saldıkları bilinmiyor. Bilinen tek gerçek var; onlar bugünkü Aksaray’ın en eski yerleşimcileri, kentin tarihi… Yaklaşık 35 yıl önce başlayan höyük kazılarından bölgede 1000 sene yaşayan bu kapalı toplumun hayatını katman katman görmek mümkün.

35 yıldır bu tarihi ortaya çıkarmak için çalışan arkeologlar, yurtdışından da bilimsel destek alarak çalışmalarını sessiz, sakin sürdürmüş. Üç yıl önce kurulan Aşıklı Höyük Dostları Derneği ise bu gidişatın değişmesi için bir milat. Aşıklı Höyük’ü dünyaya tanıtmak ve çalışmalara daha fazla destek çekmek için beş ülkeyi kapsayan büyük bir proje yürütüyorlar.

İspanya, İskoçya, Aksaray hattı

İspanya’dan Universitat Autònoma de Barcelona (UAB) ve İskoçya’dan University of Dundee (UD) ile birlikte yürütülen proje, Avrupa Birliği (AB) hibesiyle yürütülmüş. Projenin bir ayağı, kazı alanına dünya çapında sanatçıları getirip “Kazı İzleri Sergisi” açmak olmuş. Sanat etkinliğine beş ülkeden 13 sanatçı katılmış.

Barselona ve İskoçya’da büyük ilgi gören sergilerden sonra projenin son ayağı için maceranın başladığı Aşıklı Höyük’e ev sahipliği yapan Aksaray’da gelinmiş. Biz de hem sergiyi hem de Aşıklı’yı görme fırsatı bulduk. Aksaray Müzesi’ndeki sergiye gençlerin ilgisi yoğundu.

Sergi öncesi Aksaray Sanayi ve Ticaret Odası binasında bir konferans düzenlendi. Amaç hem projeyi hem de bölgenin tarihini anlatmaktı. Biraz da Aksaray’da faaliyet gösteren şirketlere Aşıklı’nın bölgede nasıl bir ekonomik değer yaratacağını göstermek planlanıyordu. Ancak katılımcılar arasında tek bir sanayici, iş insanı yoktu. Temsilcilerini dahi göndermemişlerdi.

Aşıklı Yılı hazırlıkları var!

Aksaray, Hasan Dağı’nın yanı başında sakin bir şehir. En hararetli tartışma konularından biri Niğde’nin daha önce il olması. Oysa İl Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Doğan, çok daha önemli bir konuya vurgu yapıyor. Doğan’ın verdiği bilgiye göre Aksaray il sınırları içinde tam beş arkeolojik kazı devam ediyor. Diyor ki Doğan, “Aksaray’ın tarihi 10 bin 500 yıl önceki Aşıklı ile başlıyor. İnsanoğlunun ilk tıbbi operasyonu, küçükbaş hayvanların evcilleştirilmesiyle ilgili ilk çalışmalar, tarımda birçok uygulamayı ilk deneyin topluluk olduklarını görüyoruz. Bunu daha iyi anlatmak için bakanlık olarak Aşıklı Yılı çalışmaları yürütüyoruz.” Aşıklı Yılı, Aksaray’a ne kazandırır ya da Aşıklı Höyük çalışmalarını nasıl etkiler bilemeyiz. Belli ki işin resmi tarafında bir çaba var. Ancak Aksaraylılar için aynı şeyi söylemek çok mümkün değil. İlk görev yeri Aksaray olan Vali Hamza Aydoğdu da kürsüye çıktığında salona bakarak; “Bu salonu görünce çok üzüldüm. Aksaray’da doğup büyümeyen insanlar bu şehri tanıtmak için elinden geleni yapıyor ama biz ilgisiziz. Neden bu salon boş?” diye sitem ediyor. Ve bir söz veriyor Vali Aydoğdu: “Ben bu çalışmaların önünü açacağım. Elimden gelen bütün çabayı göstereceğim. Sözüm sözdür.”

Yıllık 250 bin TL gerekiyor

Valinin sözünü tutup tutmayacağını zaman gösterecek. Ancak bütün kariyerini Aşıklı Höyük kazısına adayan İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Tarihöncesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mihriban Özbaşaran’a göre bu sözün ötesine geçilmesine ihtiyaç var. “89’da Aksaray il olma mücadelesi verirken biz bu höyükte kentin tarihini kazıyor, atalarının çiftçi olduğunu söylüyorduk. Şimdi Aksaray sanayi toplumuna dönüştü. Aşıklı halkı 1000 yıl burada kalıyor, tarım ve hayvancılık yapıyor, sonra bilinmeyen bir nedenle göçüp gidiyorlar. Neler yaşandığını araştırıyoruz ancak analizlerimiz için kaynak gerekiyor” diyor Özbaşaran.

Mihriban hocanın bahsettiği kaynak ile Vali Hamza Aydoğdu’nun üzerinde durduğu destek, sponsorluk meselesinde kesişiyor. Bugüne kadar dernek başta olmak üzere birçok kanal aracılığıyla Aksaray’daki büyük şirketlere sponsorluk desteği için ulaşmış kazı ekibi. Ancak hiçbir yanıt alınamamış. Neden tıpkı Göbeklitepe’deki gibi bir sponsorluk desteği olmasın? Prof. Dr. Özbaşaran bunun önemini şöyle anlatıyor: “Kazı alanının giderleri çok. Buluntuların bilimsel analizleri için laboratuvar harcamalarımız var. Türkiye’de olmayan laboratuvarlar bunlar. Burada 20 Türk, 15 de yabancı uzman çalışıyor. Yabancı bilim insanları bizim gençlere tarih öncesi arkeolojiyi anlatmak için ülkelerinde eğitim fırsatı sunuyor ama gönderemiyoruz. Aşıklı Höyük’ün parlaması, tıpkı Göbeklitepe gibi görünür olması yıllık 250 bin TL’lik kaynak gerekiyor.” Vali Hamza Aydoğdu’nun Aksaray başta olmak üzere Türk iş dünyasına mesajı ise daha vurucu: “Manevi temeli olmayan miraslar kalıcı değildir. Çocuklarınızın mirasınıza sahip çıkması için onlara örnek olun, siz geçmişinize sahip çıkın.

Tüm yazılarını göster