New York’ta doktoraya başladığım seneydi. Sonraki yıllarda tez danışmanım olacak, rahmetli Salih Neftçi’nin odasına uğradım. Birisiyle sohbet ediyordu. “Gel oğlum, Ken ile tanıştırayım” dedi. Bir sonraki dönem IMF Baş Ekonomisti olacak olan, Harvard üniversitesi profesörü Kenneth Rogoff içerideydi. Amerikan ekonomisiyle ilgili bir şeyler anlatıyordu. Rogoff gittikten sonra Salih Hoca, “Eski arkadaşımdır. Eşiyle bir İstanbul seyahati planlıyormuş. Önemli bir teorik iktisatçıdır. Ancak mükemmel her teorisyende olan pratik ve uygulama eksikliği, onda da var. Kapalı Çarşı esnafı iyi para kazanacak” ifadelerini kullandı. Rogoff , Project Syndicate adlı internet sitesinde geçen hafta, “Yüksek negatif faizin ekonomiye faydalı olacağını” savunan bir yazı yazdı. Tabii meşhur bir iktisatçı dile getirince, tartışma boyut kazandı. Dünya gazetesindeki yazılarımı taradım. Negatif faizle ilgili 2013 ve 2019 yıllarında iki yazı yazmışım. Bunların dışında, konuya değindiğim yazılar da var.
Sonuç kısmında yazacağımı başta belirteyim. Fed’in veya başka bir merkez bankasının negatif faiz uygulamasının, bankaları kredi vermeye teşvik edeceğini, enflasyon beklentilerini yükselteceğini düşünmüyorum. Örneğin Fed’in, bankaların kendisinde tuttuğu rezervlere negatif faiz uygulamaya başladığını düşünelim. Fed bankacılık sektörüne kısaca, “Ekstra likiditeyi benim hesabımda tutma. Kredi ver. Ekonomik aktivite canlansın” diyor. Negatif faiz, bankacılık sektörüne bir nevi vergidir. Zaten Rogoff gibi yüksek negatif faizi dillendirenler, “Bankaların eli yansın ki, kredi musluklarını açarak ekonomiye destek olsunlar” diyor. Bankacılık marj işidir. Negatif faizle marjı düşecek banka, bir yolunu bulup bu ek maliyeti müşterilerine yansıtır. Kaldı ki, bankalar merkez bankasında tuttukları rezervleri kredi olarak vermezler. Merkez Bankası’nın, bu rezervlere pozitif veya negatif faiz uygulaması, bankaların kredi kararlarını etkilemez. Kredi esasen talep taraflı bir konudur. Kredi kriterlerini sağlayan müşteri varsa, banka krediyi verir. Sonra kaynak yaratır. Banka kredi vermeden önce kaynaklarını kontrol etmez. Negatif faizi geçmişte uygulayan merkez bankalarının bir başarı kazanmadığını da ekleyeyim.
Geçtiğimiz haftalarda Fed eski Başkanı Yellen, “Fed hisse senedi almalı” dedi. Rogoff gibi bir iktisatçı, yüksek negatif faizi savunuyor. Merkez bankacılığı ve para politikası açısından, 2009-2020 döneminde aşırılıklar gözlendi. Ancak koronavirüs ortamında, akıllılar bile zihinsel savrulma hâli yaşıyorlar. Mevcut konjonktürde merkez bankalarının yaratıcılığına söyleyecek bir sözüm yok. Fakat bu kurumlara sanki büyük bir güç yükleniyor. Yeni normalimiz bu.