Akıllı şehir, akıllı besin

Muhterem İLGÜNER MARKA ŞEHİR; Gün Bugün!

“Geleceğin tadı nasıl olacak?”

Bir araştırmaya göre, 2050 yılında üretilen gıdanın %80’i şehirlerde tüketilecektir. Dünya ekili alanının %40’ı şehirlerin 20 km. civarında yer almaktadır. Buna ilave, gıda endüstrisinin istihdam ve ekonomi üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. 1 milyardan fazla insan bu endüstride istihdam edilmekte ve küresel hasılanın yaklaşık %10’u yine gıda endüstrisi tarafından sağlanmaktadır. Araştırmaya göre, gıda için harcanan her 1 doların ekonomik, sosyal ve çevresel maliyeti 2 dolar olmaktadır. Maliyetin yarısını gıda tüketimi; Obezite, kötü beslenme, mikrobesin yetersizliği oluştururken diğer yarısını ise gıda üretimi oluşturmaktadır.

Şehirlerin süpermarketler, pazar yerleri, okul kantinleri, hastaneler gibi ana kanallardan yararlanarak sağlıklı ve sürdürülebilir daha farklı bir beslenme sisteminin gelişmesinde önemli role sahip olacağına inanılmaktadır. Şehir yönetimlerinin şehre giren gıdayı kontrol etme hakkı varken bunların nasıl ve nerede yetiştirilmesi konusunda etkisi de olacaktır. Hızla artan şehir nüfusunun beslenme konusunda duyacağı kaygıların oyunun kurallarını değiştirmek için önemli bir etken olacağı varsayılmaktadır.

“Akıllı Şehir”, teknoloji sayesinde derlenen verilerin şehirlinin yararına kullanılması demektir. “Akıllı Besin” ise gıda ekosisteminin ve beslenme alışkanlıklarının yenilikçi biçimde dönüşmesi demektir. Artan nüfusu beslemek için daha fazla ekim alanlarına ihtiyaç duyulması sonucu ormanlık alanların yok edilmesi, kötü beslenme alışkanlıkları sonucu gıda ürünlerinin ziyan olması ve atık miktarının artması gibi tanık olduğumuz ve hepimizi endişeye sevk eden sorunların üstesinden gelebilmek için akıllı şehir ve akıllı besin kavramlarının birlikte ele alınması ve yönetilmesi gereği doğmaktadır. Bu yaklaşım, yerel ve ileri teknoloji gelişmeleri cesaretlendirmekte, yenilikçi çözümler birer – birer hayata geçmektedir. Böylece “Akıllı Besin Şehri” doğmakta ve şehirler çözümün önemli bir parçası olmaktadır.

2015 yılında İtalya’nın Milano şehrinde düzenlenen dünya exposunda 200’den fazla şehir sağlıklı gıdaya erişim, sürdürülebilirliğin desteklenmesi, beslenme alanında farkındalığın artması ve gıda atıkları ile mücadele konusunda “Milano Şehir Gıda Politikaları Paktı” adı altında bir birlik oluşturmuştur. Amaç; şehirlerin yenilikçi ve sürdürülebilir gıda sistemleri ve çevredeki üreticilerle şehir arasındaki bağı güçlendirecek iş modelleri geliştirmesini, şehirlinin sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmesini desteklemektir.

Ülkemiz idari yapısı açısından özellikle büyük şehirler, illerin sahip olduğu alanın tamamı üzerinde yetki sahibidir. Bu özellik büyük şehirlerimizin yakın çevresinde tarımsal aktiviteler üzerinde etkisi olabileceğini göstermektedir. Nitekim bazı büyük şehirler bu alanda öncü girişimlerde bulunmaktadır. Bu çabaların gelişerek şehir nüfusunun beslenme alışkanlıklarını iyileştirmesi ve bunun sonucu gıda ürünleri üretiminde ve tüketiminde radikal dönüşümlerin sağlanması mümkün olacaktır.

Haftanın Kasabası: HARNOSAND, İsveç

Harnosan 17 bin nüfuslu bir kasaba olup 1990 yılında balık çiftliği sahibi Pecka Nygard’ın vizyonerliği ile başlatılan bir girişimin sözü edilen merkezi olmuştur. Pecka Nygard balık çiftliğinin denize verdiği zararı dikkate alarak bu sorunun üstesinden nasıl gelebileceğini araştırmış ve bir çözüm geliştirmiştir.

Proje, balık çiftliğinin sebep olduğu atığın başka bir tarımsal alanda kullanılması ile sağlanacak yarar üzerine geliştirilmiştir. Zengin besleyici içeriği olan atık su bir domates serasında kullanılmış ve başarılı sonuç alınmıştır. Harnosand Belediyesi tarafından desteklenen proje ilk aşamada 20 ton balık-200 ton domates hedefiyle başlatılmış, şimdi ise hedef 500 ton balık – 5,000 ton domates olarak güncellenmiştir.

Tüm yazılarını göster