Mahmut Aydoğmuş
Vergi Uzmanı
Son bir yıllık dönem değerlendirildiğinde motorin fiyatının 20,87 TL’den 43,09 TL’ye ulaştığını ve yüzde 106 oranında (22,22 TL) arttığını görüyoruz. Bu artışın temelinde dört ana faktör bulunmaktadır;
i) Vergi tutarlarındaki artış,
ii) Petrol fiyatlarındaki artış,
iii) Döviz fiyatlarındaki artış,
iv) Rafineri, dağıtım şirketleri ve istasyon işletmelerinin maliyetlerindeki artış.
01 Nisan 2023 tarihinde motorinin litresi üzerinden alınan özel tüketim vergisi (ÖTV) 2,0559 TL iken 16.07.2023 tarihinde 7,0559 TL’ye, 03.01.2024 tarihinde 8,8629 TL’ye ulaşarak 4,3 kat artış sergilemiştir. Aynı zamanda KDV oranı da %18’den %20’ye yükseltilmiştir.
Vergisiz (ÖTV ve KDV hariç) motorin bir yıl önce 15,63 TL (5,24 TL vergi) iken şu anda 27,05 TL’ye (16,04 TL vergi) ulaşmakta ve motorin fiyatlardaki artışın 10,80 TL’sini vergiler oluşturmaktadır.
Aynı dönem içerisinde petrol fiyatları 82,92 dolardan 89,64 dolara ulaşmak suretiyle fiyatlara % 6,72 oranında olumsuz katkı vermiştir. Döviz fiyatlarına bakıldığında, doların 19,17’den 31,93 TL’ye geldiği ve %66,56 oranında arttığını gözlemliyoruz.
Bu durumda son 1 yılda 22,22 TL tutarında artan motorin fiyatlarının 10,80 TL’si vergiden kaynaklanmakla birlikte 10,37 TL’si döviz kurundaki artıştan ve 1,05 TL’si petrol fiyatlarındaki artıştan kaynaklanmaktadır.
Dolayısıyla döviz kurlarında istikrarı sağlayabilseydik ve aşırı bütçe açığına sebep olacak mevzuları realize edip vergi artışları yolunu seçmeseydik bugün sadece globaldeki petrol fiyatları artışı kapsamında 1,05 TL artan motorinden bahsediyor olacaktık.
Bahsettiğimiz dördüncü bir fiyat artış sebebi rafineri, akaryakıt dağıtım şirketleri ve akaryakıt istasyonlarının son bir yılda üstlendikleri maliyetlerdeki artış olarak önümüze çıkmaktadır. Kurumlar vergisi oranının %25’e çıkarılması, personel maliyetlerindeki artış, enflasyon sebebiyle cari girdilerde oluşan artış gibi önemsenecek düzeyde kalemler bulunmaktadır. Ancak yukarıdaki dağılımda görüleceği üzere son 1 yıldaki 22,22 TL tutarındaki artışta işletme maliyetlerinin fiyatlara yansımadığını söyleyebiliriz.
Bu durum, ithal edilen petrolün yakıt olarak tüketiciye sunulana kadarki süreçte aktörlerin karlarından taviz vermelerine ve kimi zaman zarar etmelerine sebep olmaktadır.
Aslında bu durumu petrol istasyonu sayılarından da görebiliyoruz. Bugün itibariyle 12 bin 599 olan petrol istasyonu sayısı geçtiğimiz yıl 13 bin 200’ün üzerindeydi ve 700’ün üzerinde kapanan şirketten bahsediyoruz. Fiyat kontrolünün EPDK’da olması, sektörün fiyat noktasında tasarrufunun sınırlı olması nedeniyle artan maliyetlerini vergi veya döviz kuru artışı gibi doğrudan fiyatlara yansıtmaları mümkün bulunmuyor. Bu durumun sürdürülebilirliği üzerine kafa yormakta fayda var, aksi halde başka sorunları masaya taşımış olacağız.