Böyle bir endeks yok ancak iş etiği, insani gelişim, dürüstlük, güven gibi kritik kavramları ölçen, sıralayan yığınca çalışma var. Her birinin ortak paydasında gözlemlediğim gerçek; enflasyona paralel ahlak gerilediği, iş etiğinin bozulduğu, dava sayısının arttığı, bireyler arası güvenin zayıfladığıdır.
Bir ülke, uzun süre hiperenflasyon pençesinde kıvrandığında, kaybı sadece ekonomik olmuyor. Ölçüldü ki bu ortamda trafik kazaları artıyor, avukatlar ve psikologlar iyi iş yapıyor, iş barışı bozuluyor, çalışma hayatında etik sorunlar baş gösteriyor. Tıpkı günümüz Türkiye’sinde olduğu gibi…
FİYATLAR YUKARI KALİTE AŞAĞI
Hiperenflasyonun iş dinamiklerindeki çürümelerini şimdiden gözlemliyoruz. Hizmet sektörü bu çürümenin en belirgin gözlendiği alan… Restoran, fiyatı artırıyor ama yemek kalitesini bozuyor. Köklü bir marka dahi, zammın yanı sıra saraylara layık su böreğindeki tereyağını ve peyniri bozdu bile.
Kafeye gidiyorsunuz, her yer priz dolu ama elektrik kesik. Peçete dahi esirgenmiş, ıslak mendiller buharlaşmış. Çay bile çift haneli fiyatlara çıkarken içindeki sıvı neredeyse içilesi değil. Ev sahibi yeni kiracısına elektrik su, gaz aboneliklerini vermiyor ki çıkarmak istediğinde, kapatıp tahliyeye zorlasın.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Memnuniyetsiz çalışanın şirket zararı nedir?
Müşteri patrondur lafı geçmişte kaldı. Mutlu çalışanın yoksa başın belada… Hayat pahalılığı yüzünden beş kuruş fazla verene gidebiliyor çalışanın. 1000 lira fark için 19 yıllık kıdemini yakanlar var. Üretimin sürmesi için öncelikle çalışanını enflasyon pençesinden kurtarman gerekiyor.
Güvensizlik tedarik zincirini kırar mı?
Elbette… Tedarikçi ilişkisinde de güvensizlik had safhada. Vade kalkmış adeta. Özellikle dış tedarikçi, CDS’i, ekonomideki sıkıntılarımızı bahane ediyor ve peşin ödeme istiyor. Şirketler de kendi aralarında yürüyen anlaşmalarını ihlal etmeye başladı. Karşılıklı güvensizlik, mevcut süreçleri zedeliyor.
NOT
ŞİRKETLERE ÇÜRÜMEYLE MÜCADELE ÖNERİLERİ
Enflasyon, sayılara dairdir ve fiyat artış hızıdır. Çıkar da iner de… Uygulayacağın programa ve mali disipline bağlıdır. Bilemedin birkaç yılda hale yola koyabilirsin. Ancak ahlak çürüdü mü yerine konulması yıllar değil, nesiller alır. Şirketlere orta ve uzun vadeli birkaç ahlak restorasyon önerim;
YAP: Müşteriden önce çalışanın gelmeli. Asgari ücret de arttı. Memnuniyetsiz çalışanlar bunu olduğu gibi müşteriye yansıtıyorlar. Önce çalışanını memnun et ki başın derde girmesin.
YAPMA: Kalitenden taviz verme. Seni kendi krizinden çıkaracak olan budur.
YAP: Alacağına şahin olabilirsin ancak borcuna sakın karga olma ve borcuna sadık ol.
YAPMA: Kriz sonrası çok şey değişecek. Seni zora sokan her ne varsa belirle ve bugün ne yapıyorsan, yarın yapma! Ahlak endeksi olsaydı kaçıncı olurduk bilemem ama yukarılarda yer alamazdık galiba.
YAP: İnovasyon, her şirketin boynunun borcudur. İşini iyi yapman yetmez, iyi işler yapmalısın.
YAPMA: Bir şirketin elinden servetini almak isteyenler, onun kendine yeterlilik imkânlarına saldırırlar. Kendine yetmeye gayret et.