Ağzı olan “asgari ücret” hakkında konuşuyor…

Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA

Cumhuriyetimizin kurucusu

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü

ölümünün 73. yılında saygıyla anıyoruz…

Son 1-2 haftadır “asgari ücret” konusu dillerden düşmüyor. Bir zamanlar moda deyimiyle ağzı olan konuşuyor. Kimileri asgari ücretin artırılmasından dem vururken kimileri de asgari ücretin tamamen vergi dışı bırakılması gerektiğini kendinden çok emin bir şekilde ifade ediyor.

Aslında asgari ücret konusunun bir teorik alt yapısı var, bir de çeşitli ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de bir uygulama biçimi var. Dilerseniz bu ayrıma göre konuyu kısaca açıklayalım.

Teoride asgari geçim indirimi ve vergi dışı bırakılması konusu…

Teoride asgari geçim indirimi ya da en az geçim indirimi, gelir vergisinde vergi ödeme gücünün dikkate alınarak tüm mükellefin fizyolojik yaşantısını gerektiren gelirinin tamamının veya bir kısmının vergi dışı bırakılması anlamına geliyor.

Asgari geçim indirimini savunan ve karşısında olan maliyeciler var. Savunanların en önemli gerekçesini işin fizyolojik, sosyal ve kültürel boyutu ve vergi adaleti oluşturuyor. Karşısında olanlar ise, verginin genellik ilkesinin bozulmasını temel gerekçe olarak ortaya koyuyor. Ancak tüm ülkelerin konuya yaklaşımı ve rakamsal boyutu birbirinden ayrışıyor. Yani bir yeknesaklık söz konusu değil.

Öte yandan asgari geçim indiriminin nasıl uygulandığı yönünde de farklılıklar var. Kimi ülkeler, toplam gelirinden asgari geçim indirimini düşerek kalanı üzerinden vergi alıyor; kimi ülkeler ise, Türkiye’de olduğu gibi, toplam gelirin vergisinden asgari geçim indirimine ilişkin tutarın gelir vergisi indirilerek hesaplama yapılıyor.

Unutmayalım bu yaklaşım, geliri olan tüm gerçek kişi mükellefleri kapsıyor. Oysa Türkiye’deki asgari geçim indirimi müessesesi sadece ücret geliri elde edenleri içeriyor.

Teorideki adıyla “ayırma kuramı” olarak bilinen ve sadece ücret geliri elde edenler için uygulanan “özel indirim” müessesesi var. Temeli, emek geliri elde edenlerin sermaye geliri elde edenlere göre korunması ve onlara ilave bir indirim uygulanması olarak ifade ediliyor. Zira sadece emeği ile geçinenlerin hastalık, sakatlık veya yaşlılık hallerinde emek gelirleri kaybolacağı için onların korunması hedefleniyor.

Mevzuata göre asgari ücretin kapsamı ve vergi dışı bırakılması konusu…

Türkiye, 1961 yılından 1985 yılına kadar asgari geçim indiriminden ayrı olarak özel indirimi uyguladı. 1985 yılında yapılan düzenleme ile özel indirim uygulamasına son verildi ve sadece asgari geçim indirimi kaldı. Asgari geçim indirimi de sadece ücret geliri elde edenlere uygulanmaya başladı.

Asgari geçim indirimi ile ilgili yürürlükteki madde şöyle…

“Asgarî geçim indirimi Madde 32- (Mülga: 4/12/1985-3239/138 md.; Yeniden düzenleme: 28/3/2007- 5615/2 md.) Ücretin gerçek usûlde vergilendirilmesinde asgarî geçim indirimi uygulanır. Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için %50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için %7,5, üçüncü çocuk için %10, diğer çocuklar için %5’idir. Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır.”

Görüldüğü gibi, asgari geçim indirimi sadece ücret geliri elde edenlere yönelik bir düzenleme.

Şimdi üzerinde kıyamet koparılan husus şu…

Asgari ücret üzerindeki gelir vergisi ve diğer yükleri kaldırıp kaldırmama konusu. Asgari ücretin bu yılın sonuna kadarki brüt tutarı 3 bin 577 lira 50 kuruş olup ilgilinin eline net 2 bin 825 lira geçiyor. Aradaki kesintilerin alınmaması isteniyor. Siyaseten bu tutarın da üzerinde zam yapılması talep ediliyor.

Siyaseten çok cezbedici bir konu. Üzerinde istediğin gibi spekülasyon yapabilirsin.

Maliye açısından ciddi gelir kaybı yaratan bir konu. Ki Maliye yıllardır bu tür salvoları atlatma çabasında oldu.

Ancak, istihdam üzerindeki çok ağır yükler nedeniyle Türkiye’de ücret beyanlarının ağırlıklı olarak asgari ücrete yakın noktada olduğunu unutmamak gerekir. Yani ciddi bir kayıt dışı alan var. Dolayısıyla işveren ile çalışan arasında serbest piyasa koşullarında oluşan ve açıktan ödenen ücretler söz konusu.

Asıl çözümü bu noktada arayıp vergi ile ilgili ciddi reform çalışmaları çerçevesinde istihdam üzerindeki vergi ve sosyal güvenlik yüklerini taşınabilir noktaya çekmek lazım.

Gerisi hikâye…

Tüm yazılarını göster