✔ ABD’de enflasyon yavaş da olsa geriliyor. Büyüme, resesyondan uzak bir yavaşlama içerisinde. İstihdam piyasası da tam olarak Fed’in arzu ettiği şekilde “kontrollü soğuma” içerisinde.
Geçtiğimiz hafta ile birlikte ağustos ayı işlemlerini tamamladık. Global cepheye dair muhasebe yaptığımızda enteresan sonuçlar bizi karşılıyor. İçerideki eğilim ise sürpriz değil. Biraz geçmişi, biraz yarını konuşarak plan yapmaktan zarar gelmez. Dünü yok saydığımızda yarın için hazırlıklı olmak imkansız hale geliyor. Benzer şekilde, düne takılı kaldığımızda da ilerlemek mümkün olmuyor. En güzeli, bilhassa sermaye piyasalarında, orta yolu bularak şekillendirmek.
Ağustos genellikle rehavettir. Tatil dönemidir. Bu tarz bir yazıyı temmuz ayı içerisinde yine bu köşede sizlerle paylaşmıştım. Eylül ise pozisyonların yavaş yavaş yıl sonu için yeniden gözden geçirildiği, tatilden dönüşlerin başladığı, düşünüp taşınma zamanıdır. Bu nedenle yıl sonu rallileri yaşanır. Muhasebesel açıdan da pozitif kapanışlar her portföy yöneticisinin gönlünde yatandır.
Geride kalan ay içerisinde global hisse senetleri 3 ay sonra ilk kez eksi bölgede performanslar sergilediler. MSCI dünya endeksi yüzde 3, ABD hariç sepet yüzde 5, gelişmekte olan ülke varlıkları ise yüzde 6 değer kaybetti. Aynı dönem içerisinde MSCI TR endeksi lokallerin baskın olduğu işlemlerde yine lokal başlık ve beklentiler üzerinden pozitif yönde ayrışmasını tıpkı 25 Mayıs sonrasında olduğu üzere devam ettirdi ve yüzde 7’nin üzerinde yükseldi. Bahsettiğimiz rakam USD bazlı performansı ifade ediyor. Önemsemiyor gibi davranmak hata olur. Ciddi rakam ve ayrışma. MSCI TR endeksi 2 aydır artı bölgede. Yani, bu endeks üzerinden ilerlediğinizde, Türk varlıklarının 2 aylık süreçte USD bazında da kazandırdığını teyit edebilirsiniz. Önemli bir ayrıntı.
Küresel hisse senetleri neden zayıfladı sorusunun yanıtı ağustos ayı özelinde gayet kolay: Amerikan dolarının uykusundan uyanması nedeniyle. Dolar endeksi 3 ay sonra ilk kez artı bölgeye yüzde 1,73’lük performans ile geçti. Doğal olarak gelişmekte olan ülke çaprazları da yüzde 2’ye yakın zayıfladı. Burada önemli bir ayrıntı da var: global USD eğilimi ile GOÜ’yü 2023’te ayrıştırmak gerekiyor. GOÜ cephesi bu yıl genel olarak zayıf. ABD’de tahvil faizlerindeki oynaklığın artması ve faizlerin yukarı yönde baskılanması, bunun da özellikle uzun vadelilerde gerçekleşmesi yatırımcıları huzursuz eden ve USD talebine yönlendiren en önemli gelişme konumunda.
Elimizdekilere bakarak kısmen son çeyrek kestirimlerine başlamak mümkün; net olmamakla birlikte. ABD’de enflasyon yavaş da olsa geriliyor. Büyüme, resesyondan uzak bir yavaşlama içerisinde. İstihdam piyasası da tam olarak Fed’in arzu ettiği şekilde “kontrollü soğuma” içerisinde. Cuma günü izlediğimiz verilerde geriye dönük revizyonlar ve öncesinde gelen aylık revizyonların aşağı yönlü olması resmin bütününü anlamaya yardımcı oluyor. Bu da Fed’e dair beklentileri biraz daha “durma-bekleme-görme” noktasına taşıyor. Kötü değil. Öte yandan global ekonomi yavaşlıyor. Öncü göstergeler de bunu işaret ediyor. Çin, kendi içerisinde büyük bir sorun yumağı ve etki-tepkide geç kalıyor. Manevra alanı dar. Yatırımcıların son çeyrekte Fed’in durma senaryosuna oynama ihtimali yüksek. Tek bir farkla: ekstra bir risk başlığı belirmedikçe ve Fed’in söylemi sertleşmedikçe. Bunun için de Eylül FOMC toplantısı kritik.
Bize gelecek olursak: Eylül takvimi hiç olmadığı kadar yoğun. OVP, Fitch, Bakan Şimşek’in yabancı yatırımcılara yapacağı sunum, PPK ve S&P. Hepsi kendi içerisinde ayrı değerli ve kritik pozisyonda. Hepsine de ayrı bir beklenti havuzu çoktan oluşturuldu ve fiyatlamalara dahil oldu. Ne düzeyde beklentinin gerçekleşeceğine göre 6 milyonu aşan halka arz furyası destekli yatırımcı tabanı da tepki verecek. Bizim pozisyonumuzda değişiklik yok: büyük resme odaklanmak her zaman kazandırmıştır. Ülke kredi notunda ağırlıklı 2024’te, görünümde ise 2023’te temmuz ayından bu yana değişiklik beklemeye devam ediyoruz. Bu da bizim beklentimiz.