Ağustos enflasyonunda sürpriz yaşanır mı?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Cuma günü açıklanacak TÜFE değişimi yıllıkta yüzde 19'un üstünde bir orana işaret ederse Merkez Bankası ne yapacak?

✔ Kamuoyundaki özet görüş, "Merak etmeyin TÜİK halleder" biçiminde. Bu duruma gelinmiş olması TÜİK adına büyük talihsizlik.

✔ Yİ-ÜFE'de temmuz sonunda yüzde 44.92'ye ulaşan yıllık oranın ise ağustosla birlikte yönünü aşağı çevirmesi kuvvetle muhtemel.

3 Eylül Cuma günü açıklanacak ağustos ayı oranları birçok yönden kritik. Belki o gün hem bazı önemli kararların alınmasını gerektirecek eşiklerin aşıldığını, hem de üretici fiyatlarında adeta soluksuz devam eden yükselişin durduğunu göreceğiz.

Oran ne olursa olsun üretici fiyatları hep ikinci planda kalıyor ve dikkatler tüketici fiyatlarında yoğunlaşıyor. Böyle olması da normal; bir dizi zam da, ücret artışı da TÜFE'ye göre belirleniyor. O yüzden biz de TÜFE'den başlayalım.

 Bir kere Yİ-ÜFE'deki artışın yüzde 45 dayanmış olmasına bakarak bir süre sonra TÜFE'nin de bu düzeye yaklaşacağını kimse söyleyemez. İki endeks arasında geçişkenlik vardır ama bu bire bir değildir. Şu da anlaşılmış durumda, zaman içinde iki endeksteki yıllık oranların birbirine yaklaşması, yıllık Yİ-ÜFE oranının gerilemesi ve yıllık TÜFE artışının yataya yakın seyretmesi ya da biraz daha yükselmesi biçiminde gerçekleşecek.

TÜFE ağustosta da artmaya devam edecek ama bu artış yıllık oranı yukarı çekecek boyutta olacak mı, işte merak edilen de o zaten. Zaten 3 Eylül Cuma günkü açıklamada en çok buna bakılacak.

26 Ağustos'ta detaylı olarak yazdık; özetleyelim.

Ağustos ayı tüketici fiyatlarını baskılayacak iki önemli etken var.

Bunlardan biri ay ortasından geçerli olmak üzere otomobilde yapılan ÖTV düzenlemesi. Bu düzenlemeden TÜFE'ye 0.3-0.4 puan kadar katkı gelmesi bekleniyor.

Diğer katkı ise Yİ-ÜFE'yi de etkileyecek olan kurdaki gerileme. Bunlar olumlu etkenler.

Ancak bir de baskın bir olumsuzluk var. Adeta iki yıl aradan sonra açılacak okullar ve bu çerçevede yapılmakta olan harcamalardaki hızlı artış. Okul ücretleri, servis, kırtasiye, kıyafet... Üstelik bu zamlar fiyat endeksine ağustosta sınırlı bir şekilde yansıyacak, asıl yansıma eylülde olacak.

Dolayısıyla TÜFE ağustos ayında geçen yılki oranın üstüne çıkmasa bile eylülde çok büyük olasılıkla 2020 oranı aşılacak.

Geçen yılki oranların biraz üstüne çıkılması ya da altında kalınması tabii ki normalde çok önemli değil ama bu kez bu durum çok büyük önem taşıyor.

- Yıllık TÜFE değişimi yüzde 19'u aşacak mı, aşmayacak mı?

- Yani Merkez Bankası'nın politika faizinin üstüne çıkılacak mı, çıkılmayacak mı?

- Yüzde 19'un üstünde bir TÜFE oranı geldiği takdirde Merkez Bankası faiz artırımına gidecek mi, gitmeyecek mi?

- Faiz artırımına gidilmesi halinde bu kamuoyuna nasıl izah edilecek, yok eğer tersi olur ve enflasyonun altında bir faizde inat edilirse kur tırmanışı yeniden başladığında ne yapılacak?

TÜİK GEREKENİ YAPAR MI?

Bu sorular gündeme geldiğinde söylenen ne yazık ki genellikle aynı: 

"TÜİK gerekeni yapar!"

Yani ne denmek isteniyor, nedir o gereken?

"TÜİK Merkez Bankası'nı faiz artırmak zorunda bırakmayacak bir oran belirler, rahat olun!"

Kamuoyunun böyle düşünme durumuna gelmiş olması ne acı, TÜİK adına ne kötü...

Yİ-ÜFE'DE YILLIK YÜZDE 45 ZİRVE GİBİ 

Yİ-ÜFE'de yıllık artış geçen yılın mayıs ayında yüzde 5.53'tü. Yok yok yanlış değil, yılık artış yalnızca bu kadardı. Bu yıl mart, nisan ve haziranda aylık bazda yüzde 4'ü aşan oranları yaşayınca yıllığın daha bir yıl kadar önce yüzde 5.53 olduğuna inanası gelmiyor insanın.

Mayıstaki yıllık yüzde 5.53'ten sonra tırmanış başladı ve bu yılın temmuzuna geldik; yıllık oran artık yüzde 45'e dayanmıştı.

Üretici fiyatlarındaki artışın en büyük nedeni hiç kuşku yok ki TL'nin değer kaybıydı. Geçen yıl uzun süre yine faiz inadıyla hareket edildikten sonra Merkez Bankası operasyonuyla faiz artırılınca kur tırmanışının önüne geçildi. Aralık, ocak ve şubatta kur geriledi. Ama nedendir bilinmez, bu olumlu gidişatı sağlayan yönetim görevden alındı. Üstelik yeni yönetim de faize bugüne kadar dokunmadı, dokunamadı. Ne var ki aynı faiz bu kez uzun süre kur artışına yol açtı. Güveni yerle bir etmiştik bir kere. Kur artışı sürünce fiyatlardaki tırmanışı engelleme fırsatını da kaçırdık. 

Son iki ayda durum biraz değişti. Hem piyasanın yeni yönetimi bir anlamda kanıksamış olması, hem de bu yönetimin faiz indirimine gidemeyeceğinin anlaşılması kurda gerileme sonucu doğurdu. Bu gerilemede dış etkenler de rol oynadı. Temmuzda yüzde 0.9 gerileyen sepet kur, ağustosta bu kez yüz de 1.9 değer yitirdi.

Üretici fiyatları temmuzda görece az arttı. Temmuzdaki yüzde 2.46'oran, bu yılın en düşük ikinci aylık oranı. Özellikle kurdaki baskının büyük ölçüde ortadan kalkmış olmasının etkisiyle Yİ-ÜFE'de ağustosta belki de yılın en düşük aylık artışı görülebilir. Küçük bir olasılık ama ağustosta negatif bir oran bile gündeme gelebilir.

Yıllık oranın ise yönünü aşağı çevireceği kesin gibi. Bunda hem bu yılın düşük beklenen oranı rol oynayacak, hem de baz etkisi yaratan geçen yılki oranın görece yüksekliği. Yİ-ÜFE'de hızlanma geçen yıl ağustosta başlamış ve söz konusu aydaki artış yüzde 2.35 olmuştu.

Dolayısıyla temmuz sonunda yüzde 44.92'ye ulaşan yıllık Yİ-ÜFE artışında ağustosta daha düşük bir oran görmemiz kuvvetle muhtemel.

Tüm yazılarını göster