Afyon’da termal oteller iki ateş arasında 

Hatice Aydoğan ÖZSÖKMEN Eskişehir Notları

“Bir dokunup bin ah işitmek” deyimi sanırım bugünlerde tam karşılığını buluyor. İş dünyasının temsilcileri, sektör yetkilileri, işletme sahipleri, yatırımcılar, girişimciler… Bölgenin mermer, seramik, cam, porselen gıda, inşaat-gayrimenkul, metal, plastik, makina ve tarım gibi hakim sektörlerinin ağız birliği etmişçesine dile getirdiklerinden anladığımız tek şey bunun bir ayakta kalma savaşı değil, hayatta kalma savaşı olduğu. 

Hizmet sektöründe de durum çok farklı değil. Bilindiği gibi Afyon termal ve sağlık turizm tesislerindeki 27 bin kişilik yatak kapasitesi ile bu alanda Türkiye’nin en fazla misafir ağırlayan kentlerinden biri. Sağlık Endüstri Bölgesi ile ciddi bir atağa da hazırlanıyor. Afyon’da atıl bekleyen termal tesislerin yeniden ekonomiye kazandırılması kadar yeni termal ve sağlık turizm yatırımları da gündemde diyecekken, pandemi dönemindeki kayıplarını bu sezonda telafi etmeye hazırlanan mevcut tesislerin, elektrik ve jeotermal suya gelen zamlar, yükselen gıda ve işçilik maliyetleri ile karşı karşıya kaldığı durumu konuşuyoruz. İşletme sahipleri, bir yandan müşterilerini kaybetmemek için mücadele verirken bir yandan da yatırımının geleceği ile ilgili ciddi kaygılar yaşıyor.

“Maliyet artışlarını fiyatlarımıza yansıttığımız andan itibaren müşterilerimizden ciddi tepkiler görmeye başladık. Müşterilerimiz ‘elinizi vicdanınıza koyun, bu fiyatlara size gelmeyiz’ diyerek uyarıda bulunuyor. Yüzde 70’i geçen maliyetlerin sadece yüzde 40’ını fiyatlarımıza ekleyebildik. Bu maliyetlerle bölgede hizmet veren 5 yıldızlı otellerin yarım pansiyon konaklama ücretinin 1000 liradan aşağıda olması mümkün değil. Temel girdiler ve gıda artışları nedeniyle artık günlük fiyat belirliyoruz” diyerek durumu özetleyen işletme sahipleri ve yöneticileri enerji faturalarındaki durumu ise şöyle aktarıyor: “50-55 bin civarında olan jeotermal su faturası 116 bin liraya, elektrik faturası ise 1 milyon liraya yaklaştı. Bir hamburger parası kadar zam yapsak müşterimiz gelmeyecek. Oteller boş, çalışanlar işsiz kalacak. Yapmazsak maliyetler buna izin vermeyecek.”

“Peki doluluk oranı makul seviyelerde. Nasıl oldu?” diye sorduğumuzda; “Tatil bugün herkes için bir ihtiyaç. Pandemiyle birlikte daha da önem kazandı. Müşterilerimiz, tatil, dinlenme ve sağlık amaçlı ihtiyaçlarına cevap bulduğu termal tesisler için bütçesini zorluyor. Fiyat için de işletmeleri zorluyor. Müşterimiz ile aramızdaki psikolojik eşiği koruyoruz ki yola devam edelim. Müşterilerimiz ihtiyaçlarından vazgeçmiyor ama bu fiyatlara razı da değil. Bu durumdan yatırımcı da memnun değil, müşteri de. Ocak zamları ile birlikte doluluk yüzde 25-30 civarında düştü. Sezon bittiğinde ise daha da zorlanırız” şeklinde cevap veriyorlar. 

Yatırımcı bu durumun geçici olduğuna yönelik umutlarını kaybetmek istemiyor. Sıkıntıları sineye çekerek işletmesini hayatta tutmaya çalışıyor. Ancak uzun vadede bu durumun sürdürülebilir olmadığını da düşünüyor. Finansal dayanıklılığına bağlı olarak şimdilik riski satın alıyor. İlerleyen zamanlarda iyiye doğru bir gelişme olmazsa, sektörden çıkmaların başlayabileceği de konuşuluyor.

Tüm yazılarını göster