2016 yılının Ağustos ayı, Capital ve Ekonomist dergilerinin “CEO Club” buluşması… Dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, perakende sektörünün önde gelen isimlerini dinledikten sonra kürsüye çıktı:
- Sebze-meyve işinde tüm tarafları dinledim. Çiftçiye gidiyorum, “Ben kazanamıyorum” diyor. Toptancı aynı şeyi söylüyor, perakendeci de yakınıyor. Öyleyse tarladan 1 liraya çıkan domates market rafında 5 liraya nasıl yükseliyor?
Migros Genel Müdürü Özgür Tort söz aldı:
- Sayın Bakanım, domatesin kilosunu tarladan 1.23 liraya alıyoruz. Fire, nakliye derken raftaki fiyatı 2.5-3 liranın altına indiremiyoruz. Fiyatı aşağı çekmek için bize düşen bir görev varsa yapmaya hazırız.
Tüfenkci yanıt verdi:
- Sebze-meyvede nakliye sırasında yüzde 25-30 fire olduğunu biliyoruz. Birlikte bunu en aza indirmenin yollarını bulacağız. Örneğin, soğuk hava taşımacılığını teşvik edeceğiz. Gerekirse taşıma maliyetinin yüzde 50’sini devlet karşılayacak.
Soğuk hava depoları ile paketlemede de teşvik planladıklarını kaydetti:
- Sebze-meyvede fire oranını yüzde 10’a indirsek, fiyatları yüzde 15-20 aşağı çekme şansı yakalarız.
Geçen gün Hakan Güldağ’la birlikte BİM Birleşik Mağazalar A.Ş.’nin İstanbul’daki merkezinde şirketin İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç’la sohbet ettik.
Aykaç, Afyonkarahisar’da bir sebze-meyve transfer merkezi kurma hazırlığında olduklarını belirtti:
- Transfer merkezi ve lojistikte yeni devreye girecek uygulamamız, sebze-meyvenin İstanbul’a yolculuğunu 1 gün kısaltacak.
Aykaç, sebze-meyvenin nakliyesinde yolculuğun bir gün kısalabileceğinden söz edince 2016 yılı Ağustos ayında gerçekleşen toplantıda dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin söylediklerini anımsadım:
- Sebze-meyvede nakliye sırasında yüzde 25-30 fire olduğunu biliyoruz. Birlikte bunu en aza indirmenin yollarını bulacağız. Sebze-meyvede fire oranını yüzde 10’a indirsek, fiyatları yüzde 15-20 aşağı çekme şansı yakalarız.
Aykaç’a sebze-meyvede nakliye sırasında yüzde 25-30 fire olduğunu anımsattım, sürdürdü:
- Nakliye süresinin bir gün kısalması, sebze-meyvede fireyi azaltıcı rol oynayacak. Ürünler marketlerimizin raflarına daha taze ulaşabilecek. Zamanla Adana-Mersin bölgesi ile Karadeniz’e de transfer merkezi düşünebiliriz.
Ardından ekledi:
- Bir süre önce Almanya’ya gittim, sebze-meyve transfer merkezlerini gördüm. Orada işin nasıl yapıldığını inceledim.
BİM’in Afyonkarahisar’a kuracağı transfer merkezi İstanbul’a yolculuğunu 1 gün kısaltınca sebze-meyve rafa daha taze çıkabilecek, fire de bir ölçüde aşağı çekilebilecek.
Sebze-meyvede nakliye firesi 5 puan düşse, fiyatlara da tüketicinin lehine olumlu etki yapmaz mı?
YIL 1984, Ankara… Dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın makamı… Galip Aykaç, iş dünyasından iki önemli ismin Başbakan Özal’la görüşmesine eşlik ediyor.
Özal, iki iş insanını dinledikten sonra Aykaç’a döndü:
- Evet delikanlı, söz sırası sende. Bu iki isimle birlikte geldiğine göre senin de söyleyeceklerin olmalı.
Aykaç, önceden hazırladıkları notlardan taleplerini ortaya koyup sözünü noktaladı. 3 kişilik heyet Özal’a teşekkür edip izin istedi:
- Efendim biz sizin daha fazla vaktinizi almayalım.
Özal, konuklarını asansör kapısına kadar uğurladı. İki iş insanı asansöre binerken Özal, Galip Aykaç’ın omuzuna elini koydu:
- Delikanlı, bana ayırabileceğin bir 5 dakikan daha var mı?
Aykaç, heyecan ve gurur karışımı duygu içinde olumlu yanıtını verdi:
- Elbette sayın Başbakanım…
Birlikte Başbakanlık makamına geçtiler. Özal, masasına oturdu, yandaki dolabın üstünden aldığı dosyayı Aykaç’a gösterdi:
- Bu nedir biliyor musun delikanlı?
Aykaç yanıtladı:
- Bilmiyorum efendim…
Özal, sorduğu sorunun yanıtını verdi:
- Bu dosyanın içinde benim imzamı bekleyen önemli bir kararname var. Muz ithalatına izin verecek bu kararnameye karşı Türkiye’nin önde gelen 4 önemli muz tüccarı karşı çıkıyor…
Ardından sorusunu sordu:
- Delikanlı, seni dinledim. Allı bir çocuksun. Yaptığın işi iyi biliyorsun. Sen benim yerimde olsan ne yaparsın? Muza ithalat kapısını açan bu kararnameyi imzalar mısın?
Aykaç, tereddüt etmeden yanıtladı:
- Geç bile kalmışsınız efendim.
Özal, sorusunu sürdürdü:
- Peki, Türkiye’ye muz ithal edilmesi piyasayı nasıl etkiler? Yerli üretici bundan nasıl etkilenir?
Aykaç, kendinden emin, görüşünü ortaya koydu:
- Efendim, ülkemizdeki üretim iç tüketime zaten yetmiyor. İthal edilecek muz fiyatları aşağı çeker, besin değeri çok yüksek meyveyi her kesimin yiyebileceği bir ortam oluşur. İthalatın getireceği rekabet, yerli muzun kalitesini artırıcı rol de oynar, üretim de zamanla artar.
Özal, Aykaç’ın muz ithalatı konusunda kendisi gibi düşünmesine, desteklemesine çok memnun oldu. Nitekim bu sohbetten 2 iki gün sonra ithal muza kapıyı açan kararname yayınlandı.
Galip Aykaç, Hakan Güldağ’la ziyaretimiz sırasında Afyonkarahisar’da BİM’in kuracağı transfer merkezinin yanına bir muz sarartma tesisi kuracakları bilgisini verirken Özal’la anısını hatırladı, bize anlatıp ekledi:
- Türkiye’de yılda 800-850 bin ton muz tüketiliyor. Yerli muz üretimi yıllık 650 bin tona ulaştı. Üstelik kalitesi de iyileşti. Yani, ithal muz, hem üretimi tetikledi, hem de yerli muzun kalitesini yükseltti.
Sonra Afyonkarahisar’la ilgili bir bilgi daha verdi:
- Afyonkarahisar’da bir de domates serası aldık. Kendi domatesimizi yetiştireceğiz. Serayı zamanla büyütmeyi planlıyoruz.
BİM, sebze-meyvede fiyatları uygun seviyede tutabilmek için muz sarartmadan serada domates üretimine kadar her adımda doğrudan yer almayı deniyor.
KEŞANLI Yönetici ve İşadamları Derneği (KEYİAD) Başkanı Ahmet Eler öncülük etti, Orka Grup Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu ev sahipliğinde bir grup iş dünyası temsilcisi ile akademisyen buluştu, güncel konular üzerinde görüş alışverişi yaptı.
Buluşmaya katılanlar arasında TFF Başkanvekili Ruşen Çetin, Halidun Orakçıoğlu, Avi Alkaş, TGSD Başkanı Ramazan Kaya, Özge Bulut Maraşlı, Sinan Öncel, Prof. Deniz Ülke Arıboğan, Faik Tunay, Ozan Doğan, Sema Güral, Ahu Orakçıoğlu, Ural Aküzüm, Tolga Mercan, Evren Ertunç, Murat Sağman, Cem Başar, Hakan Güldağ, Salih Boz, Bahadır Kaleağası, Yılmaz Soycan yer aldı.
TGSD Başkanı Ramazan Kaya, hazır giyim ihracatında yaşanan gerilemeye işaret etti:
- Bu yılın ilk 6 ayında hazır giyim ihracatında Euro bazında yüzde 10, miktar bazında yüzde 15 gerileme oldu.
Yaşanan sıkıntının en önemli yansımalarından birine, istihdama dikkat çekti:
- 14 ayda hazır giyim sektöründe 150 bin kişi işsiz kaldı. Bu, bizim kendi hesabımız değil, TÜİK’in verileri. Sektörde yaşanan istihdam gerilemesi yüzde 10-12 düzeyinde gerçekleşti.