Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok tecrübeli bir siyasetçi; Ne zaman sıkıştığını hissetse, -deyim yerindeyse- “şapkadan bir tavşan çıkartmanın” yolunu hep buldu.
Şimdi dış politikadaki sıkışmışlık ve ABD ile yaşanan gerginlikte “şapkadan çıkacak tavşanın” Afganistan olma ihtimali büyük.
Türkiye, ABD ve NATO’nun yaklaşık 20 yıllık bir görev süresi sonunda çekildiği Afganistan’da, Kabil Uluslararası Havalimanı’nın güvenliğini ve işletmesini üstlenmeyi resmen önerdi. Mayıs ayında, ABD ve NATO’nun Afganistan’dan çekilmesinin kararlaştırıldığı NATO toplantısında yapılan bu öneriye henüz ne Washington’dan, ne de NATO’dan olumlu bir yanıt gelmiş değil.
Konu, ABD Başkanı Biden ile Erdoğan’ın, 14 Haziran’daki NATO zirve toplantısında yapacakları ikili görüşmede ele alınacak ve büyük ihtimalle de sonuca bağlanacak.
Afganistan üzerinden Biden’la iyi ilişki kurulabilir mi?
Erdoğan yönetiminin hesabı, ABD ile gergin ilişkilerde Afganistan meselesi üzerinden Biden yönetimi ile pazarlık yolu açmak gibi görünüyor.
Türk-Amerikan ilişkilerinde S-400, Suriye’deki PKK uzantısı oluşuma Amerikan yardımları, FETÖ elebaşının ABD’de ikamet etmesi gibi pek çok gerginlik alanı bulunuyor. En önemli sıkıntı ise, bunları görüşebilmek için Ak Parti hükümeti ile Biden yönetimi arasında bir “güven ilişkisi” kurulamamış olması. AKP hükümeti, Afganistan ile başlayacak pazarlığı, diğer sorunlu alanlara da yaymanın umudu olarak görüyor.
İşin içinde BAE ile gerginlik de var
Afganistan havaalanı konusunda AK Parti hükümetinin talebinin arkasında, dış politikada Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yaşanmakta olan “hasmani ilişkiler” de etkili; Her ikisi de BAE şirketi olan GAAC ve G42’nin oluşturduğu konsorsiyum geçen yıl ekim ayında Afgan Sivil Havacılık Teşkilatı ile anlaşma imzalayarak, ülkenin tüm uluslararası hava limanlarının işletmesini üstlendi. Ankara bu anlaşmanın arkasında, BAE’nin Afgan hükümetine yüklü miktarda “bağış” sözü vermesinin etkili olduğuna inanıyor.
Diplomatik kulislere Afgan havaalanlarını işleten şirketin, Kabil ya da Kandahar’a ticari uçuşlar konusunda BAE’nin siyasi tercihlerini ön plana aldığı, mesela Katar Havayolları gibi şirketlerin uçuşları konusunda büyük sıkıntılar yarattığı yönünde bilgiler yansıyor.
AK Parti hükümeti, Türkiye’nin ABD ve NATO’nun çekilmesinin ardından Kabil Havalimanının güvenliğini sağlamayı üstlenmesi halinde, bu konuda da etkili bir konuma yerleşeceğini hesaplıyor.
ABD’nin işine gelir; Türkiye “meşgul” tutulur...
Türkiye’nin NATO dosyası, S-400’ler başta olmak üzere, pek çok sıkıntılı konuyla dolu.
Dosya içinde en sorunsuz konu ise Afganistan üzerindeki işbirliği. Bu çerçevede, Biden yönetiminin Afganistan dosyasını bir başka NATO üyesine “ihale etmenin” rahatlığından vazgeçmesi pek mümkün görünmüyor.
Sadece bu kadar da değil;
Biden yönetimi açısından, Türkiye'yi Afganistan’la “meşgul” etmek, AK Parti’nin ABD ile anlaşmazlık yaşadığı Libya gibi, Suriye gibi dosyalardan da “uzak tutulması” için de kullanılabilir.
Ekonomik kriz içindeki Türkiye’nin, Kabil havaalanının kontrolü için ek asker, mali ve lojistik kaynak ayırması gerekiyor. ABD ile pazarlık da zaten bu başlık üzerinden yürüyor. Nitekim Milli Savunma Bakanı Akar da, Kabil havaalanının kontrolünü üstlenmek için ek mali, lojistik destek gerektiğini açıklamış, bunun Amerikalılar ile görüşüldüğünün işaretini vermişti.
ABD ve NATO ülkeleri Türkiye’ye destek sağlasa bile, yükün büyük kısmının Ankara’ya kalması kaçınılmaz. Bu durumun, dünyanın diğer bölgelerindeki Türk askeri operasyonlarını nasıl etkileyeceği büyük bir soru işareti.
Örneğin Irak’ta devam eden TSK’nın sınır ötesi operasyonları;
Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı bir TV programında “terörist yuvası” olarak nitelendirdiği Mahmur kampı konusunda da adım atılacağının işaretini vermişti. ABD’den tepki jet hızıyla geldi; Türkiye’de sınır bölgelerinde incelemelerde bulunan, Ankara’da da Türk yetkililerle görüşen ABD’nin BM nezdindeki daimi temsilcisi Büyükelçi Linda Thomas-Greenfield sosyal medya hesabından “Türk yetkilileri, Mahmur mülteci kampının hedef alınmasının hem uluslararası hukuk, hem de insani hukukun ihlali anlamına geldiği konusunda uyardığını” açıkladı.
AK Parti hükümetinin büyük bir propaganda hamlesiyle başlattığı Libya operasyonu konusunda da bu günlerde sessizlik hakim. ABD’nin “Libya’daki tüm yabancı askerler ülkeden ayrılsın” baskısı karşısında AK Parti hükümetinin ülkedeki paralı savaşçıları sessizce geri çektiği haberleri uluslararası basına yansıdı. Libya’da eğitim için bulunan TSK unsurları için ise pazarlık masası kurulmaya çalışılıyor. Ancak henüz bu konuda henüz kimseden garanti alınabilmiş değil.
AK Parti açısından da kazançlı; Dış politikada atılan geri adımlar konuşulmaz olur
Afganistan hamlesi, AK Parti açısından dış politikada attığı geri adımların “kapatılması” açısından bir fırsat olabilir. Türkiye’nin Afganistan’daki rolünü belirginleştirecek adımlar, iç politikada AK Parti açısından kullanmaya son derece elverişli bir dosya haline kolayca getirilebilir.
Afganistan meselesi 14 Haziran’daki Biden-Erdoğan görüşmesinden çıkabilecek tek somut ilerleme olacak gibi.
Bakalım…