GÖKHAN TURHAN
Yolunuz Adıyaman’a düşerse uğrayacağınız ilk yer Nemrut Dağı, son yer ise kesinlikle bir restoran olacaktır. Tarihin sadece eserlerine değil mutfağına da girdiği Adıyaman’a misafir olduk geçtiğimiz hafta. EVSİD Başkanı Talha Özger’in ev sahipliğinde düzenlenen organizasyona HISİAD Başkanı ve İDDMİB Başkan Yardımcısı Çetin Tecdelioğlu ve sanayici dostlarla katıldık. Hem bölgedeki üretim tesislerini dolaştık hem de kentin o leziz yemekleriyle buluştuk. Buğdayın nohut ve çorbayla buluştuğu Alaca Çorbası’ndan, yöreye özgü Besni Tavası’na Kavurmalı Hıtap’tan, Buhara Pilavı’na, Dövmeç Yemeği’nden Tevenk Sarması’na kadar onlarca lezzeti buluşturan Adıyaman denilince akla ilk gelen ise tabii ki Çiğ köfte.
Kral Nemrut ve Hz. İbrahim ile başlıyor
Çiğ köftenin tarihi aslında bir anlamda dinler tarihi ile paralel doğmuş. Bundan 4 bin yıl önce bölgenin ünlü yöneticisi Kral Nemrut ve Hz. İbrahim’le başlayan öykü bir rivayete dayanıyor. Milattan Önce 2 binli yıllarda Kral Nemrut, Hz. İbrahim’i tek tanrıya inandığı için yakmaya karar verir. Halkına verdiği emir ile krallıktaki bütün ağaç ve odun parçalarını büyük bir meydanda toplatır. Hal böyle olunca evlerde de yemek pişirmek için odun parçası kalmamıştır. Tabii ateşin de yasak olduğunu unutmamak gerekir. İşte bu yasaklardan bihaber olan bir avcı, avladığı geyiği evine getirerek eşinden pişirmesini ister. Avcının eşi, kralın ateş yakma yasağını anlatır. Avcı da çaresiz emre itaat eder. Avcı geyiğin sağ arka budunu ayırır, ince ince taşla döverek ezer. Bulgur, biber ve tuz katarak, ezdiği et ile bunları iyice yoğurur. Çiğ köftenin ilk kez bu avcı ve ailesi tarafından yapıldığı rivayet edilir.
Sağlığa ve sohbete iyi geliyor
Her ne kadar hikaye Adıyaman’da yaşansa da çiğ köftenin sahipliği de kentin sınırlarından çıkar. Şanlıurfa, Adana, Gaziantep, Diyarbakır, Malatya, Elazığ gibi kentler de kendini sevdirir çiğ köfte. Hatta rekabet bile çıkar coğrafya içinde. Urfalıların “yımırtalı küfte” olarak farklı bir tarifle yaptı çiğ köfte sağlığa da aslında çok faydalıdır. Bulgur, isot, kıyılmış et, salça, soğan, maydanoz ve çeşitli baharatların yoğurulup karıştırılması ile hazırlanan, genellikle marul ve lavaş ile servis edilen çiğ köfte insan vücuduna A ve C vitamini takviyesi yapar, kolesterolü düşürücü etkisi de vardır. Acı tüketmenin kalp hastalıkları riskini aşağı seviyelere çektiği de hekimler tarafından sürekli vurgulandığını da hatırlatmakta fayda var. Adına şiirler yazılan, türküler yakılan çiğ köftenin sohbete ve müziğe de ihtiyaç duyduğunu, sıra geceleriyle renklendiğini unutmayalım. Türkiye’de birçok firmanın markalaştırmak için yoğun çaba sarf ettiği çiğ köfteyi ulusal bir renk olarak sahiplenmemiz gerekiyor. Dünyanın hemen hemen her coğrafyasından Nemrut’a gelen turistlerin çiğ köfteyle tanışması, bu lezzetin ekonomik anlamda da yolunu açacaktır.