Mayıs 2023 seçimlerinden aylar sonra yerel seçim için sandık başına gitmeye hazırlanan Türkiye’de, “aday pazarlıkları” gündemin ilk sırasındaki yerini koruyor. İktidar kanadında bazı adaylar ve seçim çevreleri ile ilgili lokal ve bu yüzden sınırlı tartışmalar yaşansa da öyle aman aman bir sıkıntı yok.
İktidar kanadı daha çok Nisan’dan itibaren referandum, olası bir erken seçim ve Erdoğan sonrası hazırlıklar gibi konulara yoğunlaşacak. Evet, yanlış duymadınız alttan alta bir erken seçim lafı dolaşıyor Ankara kulislerinde. Ama biz şimdilik böyle bir laf ortada dolaşmıyormuş gibi yapıp yerel seçime odaklanalım… Muhalefet tarafında ise iki partinin seçimlerde alacakları sonuçlar kendi içlerindeki hesaplaşmalar/tartışmalar açısından önem arz ediyor. Bu partilerden biri CHP diğeri DEM.
İYİ Parti ise farkındaysanız gündemde değil. Evet, orada da seçim sonrası bir tartışma yaşanacak ama pandemi günlerinde yüzde 20’lere yaklaşan bir partinin ve liderinin şimdilerde yüzde 4-5’lerle ifade edilmesi mevcut gündemin dışına itilmesine yol açıyor. Bu arada Zafer Partisi ile Yeniden Refah Partisi’nin oy oranlarının giderek arttığı bir süreçteyiz. Eğilim seçim sonuçlarına da yansırsa, 1 Nisan’dan itibaren başka dengeler, ittifaklar ve başka bir siyasi aritmetik konuşmaya başlarız.
Küçük bir örnek vereyim…
Ocak ayında açıklanan 2024 yılı siyasi parti üye sayılarına göre, geçen yıl en çok üye kazanan parti Yeniden Refah Partisi (YRP) oldu. Unutmadan, partiler aday listelerini 20 Şubat saat 17.00’ye kadar teslim edecek. Yani o güne kadar kimi pazarlıklar sürecek ve kimi isimlerin değişmesi gündemde olmaya devam edecek.
Tekrar dönelim CHP ve DEM’e…
Önce kısa bir hatırlatma yapayım… DEM, Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni’yi İBB başkan adayı olarak gösterdi. Eşbaşkanlık sistemi uygulayan partinin pusuladaki adayı Beştaş olacak. Toplam 40 il ve 16 büyükşehir için adaylarını duyuran partinin Adana için karar vermediği, Ankara için değerlendirme yaptığı söyleniyor. Parti ayrıca Antalya, Bursa ve Eskişehir’de aday gösterdi. (Bu illerdeki CHP’li adaylar sanırım bu durumdan hoşnut olmamışlardır.)
İki açıklama, iki ayrı bakış
Selahattin Demirtaş, DEM’in aday duyurusundan önce eşi Başak Demirtaş aracılığıyla bir mesaj paylaştı.
“DEM Parti ile AKP arasında bir görüşme trafiği var mı bilmiyorum. Ama eğer yoksa bu, iki parti için de büyük bir eksikliktir” diyen Demirtaş, DEM Parti’nin CHP’yle daha sık bir araya gelmesi gerektiğini söyledi. Demirtaş, yerel seçim için “Bizim için 31 Mart seçimlerinden çok, 1 Nisan ve sonrası önemlidir” dedi.
DEM Parti’nin Mardin BB Başkanlığı için aday gösterdiği Ahmet Türk ise “Özgür Özel demokratik bir insan ama parti içinde Kürtleri kucaklayacak, hak ve özgürlüklerini sahiplenecek bir yapının CHP’de olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.
Bu iki açıklamanın ardından “peki ne oluyor” sorusunun yanıtını bulmaya çalışalım.
Başak Demirtaş’ın İBB Başkan adaylığına talip olup geri çekilmesi İstanbul’daki oy dağılımını az ya da çok, şöyle ya da böyle etkiler. Etkiler etkilemesine ama tartışma bununla sınırlı değil. Tartışma, Demirtaş’ın adaylığa talip olup vazgeçmesindeki gelgitte yatıyor. Misal, partinin nasıl daha etkili bir hale getirilebileceğine dair bir fikir ayrılığı… Misal, DEM’in siyasi arenada nerede konumlanacağına ilişkin bir ihtilaf… Yani ortada “DEM kategorik olarak muhalefetin yanında ve iktidarın karşısında konumlanmalı” önerisiyle, “DEM, iktidar ve muhalefet karşısında esnek konum almalı” önerisi arasında “derin” bir tartışma yaşanıyor… Diğer yandan DEM ile seçmeni arasındaki ilişkilerde de bir sorun yaşandığı görünüyor. Demirtaş’ın adaylık açıklamasından mutlu olan/heyecanlanan taban şimdi Başak Demirtaş’ın adaylığını geri çekmesi/çektirilmesi karşısında ne tepki verecek? Görünen hiç olmazsa bir kısım partili açısından bir mutsuzluk halinin yayıldığı…
CHP’nin uzun aday seçimi
Gelelim CHP’ye…
Siz bu satırları okurken sanırım CHP (nihayet) bütün adaylarını açıklamış olacak. İstanbul ve Ankara’daki kritik ilçelerdeki belirlenen adaylar aynı zamanda seçim sonrası yaşanacakların işaret fişeği olacak.
Aslında verilen “namus” sözleri yerine getirilmiş ve her yerde ön seçim yapılmış olsa, adaylar belirlenmiş ve çalışmalara başlanmış olacaktı. Nitekim cingöz yöneticilerin “bizde olmayan belediye başkanlıkları için o seçim çevrelerinde ön seçim yapalım. Hem ön seçim yaptık deriz hem o seçim çevrelerinde alınacak sonuçların sorumluluğunu tabana yıkarız” düşüncesiyle hareket ettikleri yerlerde adaylar çoktan seçim çalışmalarına başlamış durumdalar. “Ön seçim için zaman yok” diyenler zamanı pazarlıkla geçirdiler yani. Ha bu arada CHP aday tanıtımını 18 Şubat’ta yapacak. 20’sinde de aday listeleri seçim kuruluna teslim edilecek. Son iki günde değişen isim olur mu? Olur mu olur!
Fazla uzatmadan CHP’nin içinde durum şu: Dört ayrı grup 1 Nisan’ı bekliyor. Bir yanda İmamoğlu ekibi, diğer yanda Özelci’ler, öteki tarafta Kılıçdaroğlu destekçileri, beri tarafta örgütün kendilerine kulak verilmesini isteyen emekçileri… Bu dört grup, belirlenen adaylar, kazanılan - kaybedilen seçim çevreleri üzerinden bir hesaplaşmaya girecek. Seçim sonrası olağanüstü kurultay bu nedenle kaçınılmaz görünüyor. Ve unutmadan ekleyelim Kılıçdaroğlu’nu son kurultayda destekleyen delege, milletvekili sayısı aynen duruyor. Bu durum da ister istemez parti içindeki seçim sonu hesaplaşmasında Kılıçdaroğlu’nu anahtar isim haline getiriyor…