Türk-İş kısa süre önce Açlık ve Yoksulluk Sınırı Şubat 2023 araştırmasını açıkladı: Açlık sınırı 9 bin 425,15 lira… Dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması için gerekli asgari harcama tutarını ifade eden bu rakam, 2009 yılının Ocak ayında 735 lira olarak hesaplanmıştı. Bu miktardaki para, o tarihte basit bir cüzdanda rahatlıkla taşınabilecek olmanın ötesinde, cüzdanın içinde para olup olmadığı şüphesini bile uyandıracak bir rakamdı. Zira, liradan 6 sıfır atılmasının ardından tedavüle çıkarılan banknot serisindeki 200 TL’lik en büyük kupürden cüzdanınızda dört adet bulunması, fazlasıyla yeterliydi. Bugünün açlık sınırını aynı cüzdana sığdırmak ise olanaksız. Çünkü, 200’lük banknottan 47 adedini sığdırabileceğiniz bir cüzdan yok…
Kullanımdaki banknotların dolaşıma çıktığı Ocak 2009’dan bu yana TÜİK enflasyonu yüzde 650’ye dayanmış. Yani, halen kullanımdaki banknotların dolaşıma çıktığı tarihte 100 TL’ye alınan tüketim sepetindeki ürünler, bugün ancak 750 liraya satın alınabiliyor. En büyük kupür olan 200 TL’nin o dönemdeki alım gücü, bugünün bin 500 lirasına denk geliyor.
TCMB verilerine göre, şubat itibariyle dolaşımdaki banknot miktarının yüzde 28’ini 200, yaklaşık yüzde 33’ünü de 100 TL’lik banknotlar oluşturuyor. İki büyük kupürün toplamdaki payı yüzde 60’ı aşmış durumda. Ocak 2009’da 200’lük kupürün toplam banknot adedi içindeki payı yüzde 3,2, 100’lük kupürün payı ise yüzde 14 seviyesindeydi. Küçük kupürlerden 50, 20 ve 10 TL sayısında düşüşe karşın 5 TL’lik kupür sayısındaki artış ise dikkat çekiyor. Artış, olasılıkla 5 TL’nin artık “bozuk para” niteliği taşımasından kaynaklanıyor.
Banknotların değerinde de benzer bir çarpıklık var. 200 TL’lik kupürlerin dolaşımdaki toplam banknot değeri içindeki payı, 2009 başındaki yüzde 14 seviyesinden şubat ayında yüzde 58’e ulaştı. Dolaşımdaki tüm banknotların değerinin yüzde 90’ından fazlasını 200 ve 100 TL’lik kupürler oluşturuyor. 50, 20, 10 ve 5 TL’lik kupürlerin toplam değeri ise yüzde 10’un altında düştü.
Özetle, Türk lirasının dolaşımdaki küçük kupürle büyük kupür dengesi tersine dönmüş ve TL’nin kupür dengesi yitirilmiş durumda. Bu çarpıklığı gidermek için olağan koşullarda yüzde 700’lük enflasyonun kaçınılmaz sonucu olarak 200'den büyük kupürlerin çoktan tedavüle çıkarılması gerekiyordu. Ancak muhtemeldir ki, otorite büyük küpür tedavül etmeyi yüksek enflasyon karşısında yenilginin teyidi olarak görüyor ve böylelikle enflasyon algısını baskıladığını düşünüyor. Algıyı baskılarken, düşen alım gücüyle cüzdan şişiyor ve belki de kabarık cüzdanın zenginlik göstergesi olduğuna inanıyor.
Görünen o ki, para politikasındaki inatlaşmanın bir benzeri kupür politikasında da yaşanıyor.