Seçimler sonuçlandı, ve günlük hayata ve problemlere geri döndük. Ancak halihazırda ekonomide ciddi dengesizlikler var, ve bunların bir an önce çözülmesi gerekiyor. Kısaca özetlersek: - CARİ AÇIK: Cari açık coşmuş durumda. İlk 3 ay toplamı 23.6 milyar dolar gibi dudak uçuklatan bir rakamdı. Nisan ayına ilişkin rakamlar henüz yayınlanmadı ancak dış ticaret açığının bu ayda 8.9 milyar dolar olması, bu ay görünmeyenler kalemlerinin (ağırlıklı turizm gelirleri) mevsimsel nedenlerle düşük kalması gibi sebeplerle cari açığın 5 milyar dolar civarında gerçekleşmesi beklenebilir.
Esasında cari açığı bu kadar artıran önemli bir unsur altın ithalatı idi. İlk 4 ayda 13 milyar dolar kıymetli maden ithal edildi. (Geçen sene aynı dönemde sadece 3.4 milyar dolar ithalat yapılmıştı.) Hepimiz bu altına hücumun ana sebebinin TL’nin reel getirisinin çok eksi tutulmasından kaynaklandığını biliyoruz. Ayrıca altın ithalatı seçimler yaklaşırken yatırımcıların daha sağlam (ve kasada tutulabilir) varlık arayışına da hizmet etti. Çözüm: Daha konvansiyonel ve gerçekçi faiz politikalarına dönülürse bu talebin azalacağı muhakkak.
- DIŞ TİCARET: Cari açıktan bağımsız olarak son dönemde ihracat performansımızda da bir düşüş var. Tabii ki, yaşadığımız büyük felaket ihracatımızı menfi yönde etkiledi. Nisan’daki gerilemede ise 2022 Nisan’ına göre çalışılan gün sayısındaki azalmanın önemli payı var. Ancak tüm bunlardan bağımsız olarak (ve Avrupa’nın büyüme beklentilerinin son dönemde pozitife dönmüş olduğunu da akılda tutarak) ihracatımızın istenilen düzeyde artmadığı ortada. Bu konuda bakılabilecek önemli bir gösterge “ihracat miktar endeksi”dir. Bu endeksin zaman içinde seyrine baktığımızda ihracatın yaklaşık 1.5 senedir yerinde saydığı görülüyor. Çözüm: TL’nin hızla değerlendiğinden hareketle bir miktar devaluasyon yapılması ihracata yeniden bir ivme kazandırabilir. Bu ilelebet TL’yi zayıf tutarak ihracatımızı artırmaya çalışmalıyız anlamına gelmemeli. O durumda sadece mallarımızı ve işgücümüzü ucuza satmış oluruz. Öte yandan, kur gerçekçi seviyeye taşınarak ihracat daha yüksek bir platoya yükseltilebilir.
- PARA POLİTİKASI: Türkiye’deki politika faizi ve çeşitli piyasa faizlerine bakan bir kişi para piyasalarında çok ciddi dengesizlikler olduğunu görebilir. (Örnek: politika faizi yüzde 8.50, ticari kredi faizi yüzde 14.50, mevduat faizi 32.50 !!!) Bu dengesizliklerin temel sebebi bir iddia uğruna (ve/ veya belki de finansal olarak zor durumda bulunan şirketlere eksi reel faiz ile fon temin edebilmek maksadıyla) çok düşürtülen politika faizleri sonucunda piyasaları toparlayabilmek için çeşitli Çözüm: Gerçekçi bir para politikasına dönüş. Bu da öncelikle politika faizinin enfl asyon beklentileriyle uyumlu hale getirilmesi ile mümkün. Açıkçası 15 dakikalık iş (tabii istenirse.)
- DÖVİZ REZERVLERİ: Seçimler yaklaştıkça rezervler giderek daha hızlı erimeye başladı. Öyle ki, Sene başından 18 Mayısa kadar brüt rezervlerdeki kayıp 27 milyar dolara ulaştı. (Bilindiği gibi çeşitli rezerv hesaplamaları var. Uluslararası Brüt Rezervler Merkez Bankası’nın müdahele için kullanabileceği (ancak orta vadede mutlaka yerine koyması gereken) dövizlerden oluşuyor. Bunların içinde altın varlıkları ve hem yabancı devletlerle, hem de yerli bankalarla yapılan swaplar da var.) Kullanılabilir rezervlerin hızla gerilemesi kurlar üzerine artı bir baskı getiriyor ve kontrolsüz devaluasyon endişelerini de artırıyor. Çözüm: Yukarıda bahsettiğim diğer konularda çözüm sağlanırsa, rezervler de otomatik olarak artış eğilimine girecektir.
- ENFLASYON: Son gelen rakamlar ve 12 aylık bazda düşüşler yanıltmasın. Evet daha Kasım’da yüzde 85’lerdeyken şimdi enfl asyon yüzde 40’larda. Ancak aylık enfl asyon rakamlarına baktığımızda hâlâ enfl asyonu makul sayılabilecek seviyelerde tuttuğumuz 2005-2020 yılları arasındaki değerlerin çok üzerinde kaldığımız görülüyor. Çözüm: Enfl asyon beklentilerinde kemikleşme olmaması ve bu sürecin bir fasit daireye dönmemesi için para politikası kanalıyla iç tüketimin baskılanması gerekiyor. (Açıkçası, 10 ay sonra yerel seçimlerin yapılacağını dikkate alırsak, sonuç alma konusunda en ümitsiz olduğum makro gösterge de bu).