Yüksek faiz şirketlerin döviz açık pozisyonlarının tekrar çok hızlı artmasına neden oldu. 2017 yılında pik yaptığı -188 milyar dolar olan döviz açık pozisyon 2023 yılında -82.5 milyar dolara kadar inmişti ve Mayıs 2024’te yüzde 39,4 artarak 115 milyar dolara yükseldi.
Yılbaşından beri TL’nin değerlenmesi şirketlerin bir taraftan döviz tevdiat hesaplarını (DTH) azaltırken bir yandan da döviz kredisi kullanımlarını çok hızlı artırdı. TCMB verilerine göre Yurt İçi ÜFE ve TÜFE endeksli Reel Efektif Kuru (REK) yıl başında sırasıyla 86.55 ve 55.35 iken REK, Temmuz 2024’te 94.4 ve 62.9 oldu ve TL’de değerlenme açık pozisyonları negatif etkiledi. 2018-2023 yılları arasında yaşanan döviz şoklarının şirket bilançoları üzerine etkilerini unutmamalıyız.
Döviz kredileri kullanımı yükseldi
Neden döviz açık pozisyonu bu kadar hızlı artıyor? 2023 yılı sonunda FX kredi kullanımı 128.7 milyar dolar iken Temmuz 2024’te bu rakam yüzde 21 artarak 155.3 milyar dolara çıktı. Çünkü şirketler yüzde 60- yüzde 70 arasında değişen efektif faiz ile kredi kullanmak yerine tercihlerin dolar ve Euro bazlı krediler kullanmaktan yana oldu. Öte yandan 2023 yılı sonunda 109 milyar dolar olan DTH, Mayıs 2024’te yüzde 13,4 azalarak 94 milyar dolara indi. FX kredi kullanımı hızlı artarken DTH’da azalma açık pozisyonun hızlıca artmasına neden oldu. Daha sonra TCMB döviz kredisi kullanım artışına aylık önce yüzde 2 ve daha sonra yüzde 1,5’a indirerek sınırlama getirdi.
2017 yılında -188 milyar dolar olan açık pozisyonun o yıla ait 157 milyar dolar ihracat rakamı ile karşılaştırır isek gerçekten çok riskli bir tabloydu. Ve şirketler kur farkı zararlarından çok olumsuz etkilendiler, öz kaynaklarını kaybeden şirketler için TTK 376’da değişikliğe gidilerek şirketlerin mali yapılarının daha da bozulması önlenmiş oldu. 2024 yılı beklenen ihracat rakamı 260 milyar dolar civarında olacak. 2017 kadar olumsuz bir tablo olmasa da TL’de yüzde 1 değer kaybı 40 milyar TL kur zararına yol açacaktır.
Reel sektörde riskler artıyor
Temmuz 2024 ayında aylık enflasyonun yüzde 3,23 gelmesi politika faizinin indirilmesinde eylül beklentisini biraz zora soktu. TCMB’nin para politikası toplantıları 22 Ağustos, 19 Eylül, 17 Ekim, 21 Kasım ve 26 Aralık’ta yapılacak. Ağustos hariç diğer dört toplantının en az ikisinde politika faizinde indirim olacağını tahmin ediyorum çünkü piyasa sıkışmaya başladı. Son bir ayda bireysel kredi NPL (Sorunlu kredi) yüzde 13 artarken Ticari NPL ise yüzde 11 arttı. Sırasıyla güncel NPL’er 77.3 milyar TL ve 164 milyar TL. Yüksek faizin de bankacılık sektörüne olumlu bir katkısı olmadığı BDDK’nin 30 Haziran 2024 verilerinden belli. 2023/6 ay ile 2024/6 ayını karşılaştırır isek banka karları ancak yüzde 24,3 artarak 314 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla reel sektörde riskler artıyor. Buna bir de kur şoku eklenir ise yönetilemez hale gelir.
Sonuç olarak, piyasada TL kredi efektif faizinin yüzde 60 olması ve TL’yi değerlendirerek YP kredi kullanmayı teşvik etmektedir ve rasyonel bir gelişmedir ancak riskler artmaktadır. 2018-2023 yılları arasında TL’nin değer kaybının getirdiği kur farkı zararlarının bilanço ve nakit akışına olumsuz etkisi unutulmamalıdır. 188 milyar dolardan 82.5 milyar dolara kadar inen açık pozisyon hızlıca yükselmektedir. Önerimiz şunlar:
1. İhracat ve döviz kazandırıcı faaliyetleri arttırarak doğal hedge sağlamak.
2. TCMB kaynaklı TL reeskont kredilerini maksimum seviyede kullanmak.
3. İleri vadeli döviz satın alma anlaşmaları yapmak.
4. İhracatçı ve döviz kazandırıcı faaliyetlerde bulunan firmalar için opsiyon satarak YP kredi maliyetlerini azaltmak.
5. YP krediler için faiz düşüşünden yararlanmak için fixed yerine değişken faizli kredi kullanmak.