Hızı kim sevmez! Hele ki hızla değişen dünyada; rekabet avantajının olmazsa olmazıdır. Büyük balığın küçük balığı yuttuğu, eski ekonominin yerini, hızlı balığın yavaş balığı yuttuğu küresel ekonomi okyanusu aldı. Hız üzerinden dönen yapay zekâ rekabeti, 2 nanometre çiplere kadar inmiş durumda…
Hıza methiyeye ara verip; “hız ikliminin” dinamiklerinden bahsedelim. Hız iyidir de riski arttırır. Tedbirsiz hız; felakete koşmanın öteki adı… Altınızda ister bisiklet ister yarış arabası olsun; hız zaman kazandırdığı gibi kontrolü zorlaştırır, denetimi daha da elzem kılar. Bu yüzden optimal hız önerilir.
ARACINIZIN FREN PEDALI, GAZ PEDALINDAN ÖNEMLİ
Bizim inşaatlarda durum tam da budur. Hızla bitirip biran önce satışa geçme baskısı, hızın “tedbir ihtiyacını” da arttırdığı gerçeğini unutturuyor. Unutmayın ki fren; gaz pedalının hemen yanı başına konulmuştur. Üstelik o 2 pedaldan gaz olanından daha hayati olan; şüphesiz hız kesme pedalıdır.
İkinci sorun; bizde sertifikalı işçi anlayışı olmamasıdır. 40 saatlik eğitim gerektiren pozisyon için 1 saatlik üstünkörü alıştırma ile yetinirsen, iki tonluk asansörü yere çakarsın. Eğitimsiz işgücü ile akıllı bina yapacağını sanmak, ahmaklıktır. Binanın akıllısı olmaz, müteahhidin, mühendisin akıllısı olur.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Aşırı hıza dair…
Bilim hızı denetleyemiyor mu?
Bir yere kadar… Ne iş olsa yaparım diyen inşaat işçisi çağı geride kaldı. Betonu göz kararı karmak ve kova ile kalıba dökme dönemi geride kaldı ve yerini üstün standartlar aldı. İnşaat işçiliği de artan hız, gelişen malzeme, karmaşıklaşan işyeri ortamına uygun hale gelmeliydi. Ne yazık ki getiremedik…
Aşırı hız denetimi mümkün mü?
İnşaatında kim kaza ister ki? Bir tek işçinin dahi burnunun kanamasını istemez hiçbir patron. Üstelik ülkemizde sık sık yaşanan asansör kazalarında olduğu gibi işyeri güvenliğine dair bütün tedbirleri aldığını düşünür. Ancak hız denetimini kendine bağlı insanlar yaparsa, alınan tedbirler boşa gider.
not/ERİŞİR MENZİLİ MAKSÛDUNA ÂHESTE GİDEN, TİZ REFTÂR OLANIN PÂYİNE DÂMEN DOLAŞIR
Divan şairi Hâtemi’nin ünlü beyti kadar zarif aşırı hız uyarısı yoktur sanırım. Günümüz Türkçesine dil içi tercüme edersek dediği şu; “Amaçladığı hedefe yavaş ve temkinli bir şekilde giden insan ulaşır. Hızlı giden kişinin ayağına eteği dolaşır.” Gayet net bir uyarı… Hız tamam ama aşırısı cana mala ziyan…
Aslında birbirine zıt iki kuvvetten söz ediyoruz. Hız zaten yol ile zamanın ilişkisi değil mi? Hız artarsa yolu daha kısa sürede alırsın. Hızı azaltırsan o yolu kat etmek, bağıl olarak daha fazla zamanını alır. Fakat burada söz konusu olan ne yolu uzatmak, ne de hız ile gereğinden fazla risk üstlenmektir.
İngilizler; “yavaş yavaş acele et” der. Buradaki kasıt, acele ederken dahi yavaş (temkinli) davranmaktır. Benim bu sözden daha fazla benimsediğim kural ise şudur; “acelemiz var, yavaş gidelim.” Acele ediyorsak aşırı hız hevesine kapılmayalım zira acele ettiğin şeyi de kaybedersin.
Hangi menzil olursa olsun. Hangi projeden bahsediyor olsak da hızlanmak isteyenler, eğitimden geçmek zorundadır. Kontrolsüz güç, güç olmadığı gibi eğitimsiz hız da felaketin habercisidir. Hızlı büyüme sevdasına kapılıp gelir dağılımını bozmak da ekonominin yol kazalarından biri değil midir?
Neticede, ayağı gazda olanın bir gözü de hız tabelasında olmalıdır. Unutulmasın ki 500 beygir gücündeki aracın, fren gücü en az 700 beygir gücünde olmalı ki aşırı hızı denetleyebilesiniz.