AB’nin doğal gaz planları yeşil gelecek hayaline aykırı

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Küresel Enerji İzleme Merkezi (Global Energy Monitor- GEM) tarafından hazırlanan “Dönüm Noktasında Gaz - AB Neden Gaz Altyapısını Geliştirmeye Devam Etmemeli?” isimli rapor, AB’nin doğal gaz yatırım hedeflerinin, iklim değişikliğiyle mücadele için mutabakata varılan politikalar ile çelişki içinde olduğuna dikkat çekiyor.

Raporda yer alan bilgilere göre, Avrupa Birliği finansal fizibilitesi bulunmayan yeni doğal gaz altyapısına, kamu ve özel finansmanlar aracılığıyla 117 milyar euro yatırım yapmayı planlıyor. Bu yatırımların 52 milyar eurosu boru hatları, 12 milyar eurosunu LNG ithalat terminalleri, 53 milyar eurosunu ise gaz kaynaklı enerji terminalleri oluşturuyor.

Avrupa’nın doğal gaz ithalat kapasitesinin yüzde 30 artması anlamına gelecek olan bu yatırımların, AB'nin net sıfır emisyon taahhüdüne, Avrupa Yatırım Bankası'nın Kasım 2021 yılı itibariyle fosil yakıt finansmanını aşamalı olarak sonlandırdığını belirten kararına ve Avrupa Yeşil Anlaşması hedeflerine tamamen aykırı olduğu ortada.

Yalnızca İngiltere ve Almanya'da yeni doğal gaz altyapısına yapılan 35,9 milyar euro değerindeki yatırım, Avrupa'daki tüm yeni doğal gaz altyapısının yüzde 30'unu oluşturuyor. Doğal gaz yatırımlarının büyüklüğü açısından bu iki ülkeyi 14 milyar euro ile Yunanistan, 13,4 milyar euro ile Polonya, 12,8 milyar ile Romanya ve 11,6 milyar euro ile İtalya izliyor. Kullanım ömrü kırk yıldan fazla olan doğal gaz altyapılarına bugün yapılacak yatırımlar, iklim hedeflerine ulaşmayı imkansız kılmanın yanı sıra, enerji sisteminin daha uzun bir süre fosil yakıtlara dayalı olmasına yol açacak. Oysa, Avrupa Komisyonu tarafından yapılan gelecek tahminleri, 2030 yılı için belirlenen iklim ve enerji hedeflerine ulaşmak için doğal gaz tüketiminin yüzde 29 azaltılması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu arada, proje aşamasında bulunan sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) istasyonlarının yüzde 10'dan az bölümünün inşaat aşamasına geçmiş olması, iklim hedeflerini tehlikeye atan bu durumun sonlandırılması için hala zaman olduğu anlamına geliyor.

"AB adeta bahis oynuyor"

Danışmanlık şirketi Artelys tarafından yapılan araştırmaya göre, AB’nin enerji arzında meydana gelebilecek en büyük kesinti durumunda bile, AB’nin 4. Ortak Menfaat Projeleri listesinde yer alan doğal gaz projelerine ihtiyaç duyulmayacak. Rapora göre yalnızca bu listede yer alan projelerin taşıdıkları atıl varlık riski 29 milyar euroya ulaşıyor. Avrupa Parlamentosu 10 Şubat ile başlayan haftada bu listenin onaylanması ya da reddi için oy kullanacak.

Küresel Enerji İzleme Merkezi’nin kurucusu ve yöneticiliğini yapan Ted Nace AB’nin doğal konusundaki yaklaşımını şu sözlerle değerlendiriyor: "Almanya ve Yunanistan gibi Avrupa ekonomileri, iklim hedefleriyle uyumluluğu ve finansal fizibilitesi olmayan yeni doğal gaz altyapısı projeleriyle adeta bahis oynayarak milyarlarca dolarlık zarara yol açıyor. Anlaşma, milyarlarca euro değerindeki atıl varlık riskinden tasarruf etmenin yanı sıra, iklim hedeflerimize ulaşmak üzere temiz enerji yatırımlarının ihtiyaç duyduğu finansmanı sağlayabilir. Bu durum doğal gaz gibi fosil yakıtlara yapılan yeni yatırımlarının yeniden değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor.”

Metan gazının küresel ısınmaya etkisi karbondioksitten fazla

Fosil gaz olarak da bilinen doğal gazın, iklim hedeflerine ulaşmak için önemli olduğunu savunan sektörün iddialarının aksine, bu santrallerin metan sızıntıları önemli bir risk unsuru oluşturuyor. Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından yayınlanan son değerlendirme raporuna göre, 100 yıllık bir zaman diliminde metan gazının küresel ısınmaya etkisi karbondioksitten 34 kat daha fazla.

AB’nin Yeşil Anlaşması’ndan en çok Rusya zarar görecek

Geçtiğimiz hafta Financial Times’da Avrupa’nın Yeşil Anlaşması (The Green Deal) hakkında bir makale kaleme alan King’s College Politika Enstitüsü Başkanı Nick Butler’ın sözleri dikkat çekici: “Yeşil Anlaşma, son yirmi yılda Avrupa enerji politikasını temelden değiştiren en büyük yenilik. Sektördeki şirketlerin, Yeşil Anlaşma’nın sağlayacağı dönüşümü yadsımamaları gerekiyor. Avrupa Komisyonu’nun Yeşil Anlaşma’yla ilgili olarak henüz ele almadığı en önemli konu, durumun ticaret üzerindeki etkisi. Anlaşma, Avrupa'nın petrol ve doğal gaz ihtiyacını azaltarak mevcut ticaret ilişkilerini kökünden değiştirecek. Durumdan en çok zarar görecek olan taraf, son iki yılda Avrupa’nın enerji ithalatının en büyük tek tedarikçisi olan Rusya. Rusya, yeni boru hatları inşa ederek, Avrupa’nın doğal gaz piyasasından pay almayı başarsa da, önümüzdeki on yıl içerisinde, Avrupa yeşil geleceğini kucaklarken, sektörün maliyet etkin bir şekilde karbondan arındırılmaması sebebiyle, etkinliğini yitirebilir.”

Tüm yazılarını göster