ABD’nin dış politika öncelikleri Türkiye’yi zorlayacak

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “insan hakları reform paketini” açıkladığı gün, ABD’de Dışişleri Bakanı Anthony Blinken da Başkan Joe Biden döneminin Amerikan dış politika önceliklerini sıralayan bir konuşma yaptı.

Blinken’ın konuşmasında en dikkat çeken detay, ABD’nin önümüzdeki dört yıl boyunca insan haklarını dış politika öncelikleri arasına koyması oldu. Demokrasisi güçlü olmayan ülkelerin, ABD açısından da “güvenilmez ortaklar” olduğunu söyleyen Blinken, bu konuda çok çarpıcı ifadeler kullandı: “Demokrasiler zayıf olunca, hükümetler insanlarına hizmet edemezler; ülke o kadar kutuplaşmış olur ki, bir şeyleri yapabilmek çok zorlaşır; ülkeler içerden gelen aşırı hareketlere ya da dışardan gelebilecek müdahalelere açık olurlar. Bu durumdaki ülkeler de ABD açısından daha az güvenilir hale gelirler.”

“Askeri güç kullanarak demokrasi getirmeyi denedik; sonuç vermedi”

Blinken’ın konuşmasında Amerika’nın uluslararası alandaki darbe ve askeri müdahalelerle anılan geçmiş politikaları konusundaki özeleştirisi de dikkat çekici. ABD’nin “pahalı askeri müdahalelerle demokrasiyi geliştirmeyi ya da otoriter rejimleri güç yoluyla yıkmayı denediğini” vurgulayan Blinken, “Ancak bu taktikler sonuç vermedi, demokrasi geliştirmeyi kötü gösterdi ve Amerikan halkının güvenini kaybetti. Artık işleri farklı yapacağız” diye konuştu.

Bundan sonrası için bu konuda izlenecek taktiği ise “Kendi örneğimizin gücünü kullanacağız” cümlesiyle özetleyen Blinken, “Diğer ülkeleri kilit reformları yapmak, kötü yasaları değiştirmek, yolsuzlukla mücadele etmek ve adil olmayan uygulamalara son vermek konusunda cesaretlendireceğiz, demokratik davranışı teşvik edeceğiz” dedi.

Blinken, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına verdikleri özel önem çerçevesinde, dünyada kadın ve kız çocuklarına, LGBTQI’ye, dini, ırksal ve etnik azınlıklarına karşı adaletsizliğe karşı duracaklarını da vurguladı.

“Afganistan ve Ortadoğu’daki uzun ve pahalı operasyonlardan ders aldık”

Ortadoğu’da ve Afganistan’da gerçekleştirilen uzun ve pahalı askeri operasyonlardan “zor yoldan dersler çıkarıldığını” da söyleyen ABD Dışişleri Bakanı, bu yüzden Başkan Biden’ın askeri harekatın değil, diplomasinin hep önce geleceğine dair söz verdiğini belirtti. Ancak bu söze rağmen, Amerikan vatandaşlarının hayatları söz konusu olduğunda askeri güce başvurmaktan çekinmeyeceklerini de söyleyen Blinken, buna örnek olarak da geçen hafta Irak’ta İran yanlısı milislere yönelik gerçekleştirilen nokta operasyonları gösterdi.

“Daha kapsayıcı bir küresel ekonomi...”

Blinken’in saydığı dış politika öncelikleri arasında dikkat çeken bir başka unsur, ABD’nin önümüzdeki dört yıl boyunca “daha istikrarlı ve daha kapsayıcı bir küresel ekonomi” peşinde koşacağını açıklaması oldu.

Ekonomi konusunda da “derslerin zor yoldan öğrenildiğini” söyleyen Blinken, şöyle konuştu;

“Bazılarımız daha önce, Amerikalıların bunlardan genel olarak ekonomik çıkar elde ettiğini, bu anlaşmaların küresel ekonomiyi bizim istediğimiz şekilde düzenlediklerini düşündükleri için serbest ticaret anlaşmalarını savundular. Ancak bunu yaparken, bunlardan kimin olumsuz etkilendiğini, olumsuz etkilenenlerin yaşadıklarını nasıl telafi edeceğimize dair yeterince çaba harcamadık.”

Blinken, yeni dönemde bu konudaki yaklaşımın farklı olacağını da vurgulayarak, “Bundan böyle ülkelerin bizim fikri mülkiyet haklarımızı çalmalarını durdurmak ya da kendi para birimlerinde adil olmayan bir avantaj elde etmek için manipülasyon yapmalarına son vermek için elimizdeki tüm imkanları kullanacağız. Kazanma şansımızı ortadan kaldırdığı için yolsuzlukla savaşacağız” dedi.

Çin’le mücadele de öncelikler arasında

Blinken, Amerikan dış politikasının önceliklerini sayarken, Çin konusuna ayrıca vurgu yaptı.

Rusya, Kuzey Kore ve İran gibi ülkeler ile Yemen, Etiyopya ve Burma’daki krizlerin Amerikan dış politikası açısından ciddi meydan okumalar içerdiğini kaydeden Blinken, ancak ABD için 21. yüzyılın en büyük jeopolitikal testinin Çin’le ilişkiler olacağını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı, “Çin, ekonomik, diplomatik, askeri ve teknolojik gücü ile istikrarlı ve açık bir uluslararası sistem için çok ciddi sorun teşkil ediyor” dedi.

Blinken’in saydığı diğer Amerikan dış politika önceliklerini ise, COVID-19 ve iklim kriziyle mücadele, daha açık göç politikaları, teknoloji alanında Amerikan liderliği, müttefiklerle daha yakın işbirliği oldu.

Joe Biden göreve geldiğinden beri ABD’nin Türkiye’ye yaklaşımını özetlemek gerekirse;

LGBTQI hakları konusunda Ankara’nın resmen uyarılması; Boğaziçi Üniversitesi krizi konusunda Washington’un takındığı öğrencilerden yana tavır; S-400 konusunda “müttefiklik hukukunun” öne çıkarılıp yaptırımların savunulması, ABD Başkanı Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la kişisel doğrudan temastan ısrarla kaçınması, Blinken’ın yaptığı konuşmayla uyumlu duruyor.

Belli ki Ankara da durumun farkında...

Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP’nin lideri Bahçeli’nin bir hafta önce ağır ifadelerle yüklendiği Boğaziçi öğrencilerine, bir hafta sonra daha kapsayıcı ve anlayışlı yaklaşması;

Erdoğan’ın açıkladığı insan hakları ve ifade özgürlüğü reform paketi, Türkiye’deki iktidar koalisyonunun aldığı yeni tutumun en belirgin örnekleri.

Ankara’nın bu son adımlarının inandırıcılığı ise bambaşka bir konu elbette.

Tüm yazılarını göster