ABD Ticaret Temsilciliği, 2 Haziran 2020 tarihinde yaptığı duyuruda[1] dijital hizmet vergisi (DHV) uygulayan veya uygulayacak olan Avusturya, Brezilya, Çekya, Hindistan, Endonezya, İtalya, İspanya, Avrupa Birliği ve Türkiye’ye karşı, söz konusu verginin ABD şirketlerine karşı ayırımcı olduğu, uluslararası vergilendirme ilkelerine aykırı olduğu ve ABD ticareti ve şirketleri üzerinde olağandışı bir yük getirdiği gerekçesiyle soruşturma açacağını ilan etti. ABD, benzer bir soruşturmayı, 16 Temmuz 2019’da aynı vergiyi 2019’da uygulamaya koyan Fransa için de açmıştı.[2] Bu soruşturmaya ilişkin rapor 2 Aralık 2019 ile kamuoyuyla paylaşılmıştır.[3] Raporda, Fransız DHV’sin Setion 301’i (ilgili ABD mevzuatı) ihlal ettiği ve yoğun ikili görüşmeler yapılması, Dünya ticaret Örgütü’ne gidilmesi, Fransa’dan ithal edilecek ürünlere vergi, ücret, tarife vb. ithalat kısıtlamalarının uygulanmasını içeren çeşitli önlemler alınması gerektiğini önermektedir. (Merak edenler rapora https://ustr.gov/sites/default/files/Report_On_France%27s_Digital_Services_Tax.pdf adresinden ulaşabilirler) Söz konusu rapor ertesinde, Fransa’dan ithal edilen ürünlere (özellikle şarap ve peynir) ek vergi konulacağının da konuşulmaya başlanmasıyla birlikte Fransa geri adım atarak verginin uygulanmasını ertelemek zorunda kalmıştı. Soruşturma süreci devam etmekle birlikte sonucu tahmin etmek zor değil.
2 Haziran’daki duyuruyla birlikte, benzer süreç diğer ülkeler için de işleyecek ve büyük ihtimalle benzer tedbirler içerisinde bizim de bulunduğumuz ülkeler için de gündeme gelecektir. Peki, ülkeler neden peş peşe DHV uygulamaya başlamıştır? ABD bu vergiye neden bu kadar sert tepki vermektedir? 5 Mart, 20 Nisan, 27 Nisan tarihli yazılarımızda DHV’ye ilişkin detaylı değerlendirmelerde bulunmuştuk. Özetle, internetin yaygınlaşmasıyla birlikte dijital ekonomi büyük bir hızla büyümeye başlamış, hatta reel ekonomiyi geçmiştir. Bugün dünyanın en büyük 10 şirketinden 7’si teknoloji şirketi olup, dünyanın en zengin 10 kişisinden 7’si servetini dijital ekonomiye borçludur. Nitekim yakın zamanda, sanal oyunlar üretip satan Türk “Peak Games” şirketi ABD’li Zyga şirketine 1.8 milyar ABD Dolarına satıldı. Bu konjonktürde bu paraya bankalar, koca koca fabrikalar satılmaz…
Devletlerin büyüyen bu pastadan pay almak istemeleri anlaşılır ve muteber bir durumdur. Ancak dijital ekonomik faaliyetler, fiziksel bir aktiviteye dayanmadığı, uluslararası işbirliğini gerektirmesi ve uluslararası vergileme kuralları ile ülke mevzuatlarının yetersiz kalması gibi nedenlerle bugüne kadar istenilen düzeyde vergilendirilememiştir. OECD bünyesinde, 1997 yılında elektronik ticaretin vergilendirilmesi amacıyla başlayan çalışmalar, 2013 yılında BEPS ile hız kazansa da henüz nihayete ermiş değildir. Birçok ülke de dijital ekonomiyi vergilendirmek için, en azından uluslararası konsensüs sağlanıncaya kadar, DHV türünden vergiler almaya yönelmişlerdir.
DHV’nin muhatabı aslında yerel oyunculardan ziyade küresel şirketler. Yani hedef Facebook, Apple, Google, Amazon gibi şirketlerdir. Bu teknoloji devlerinin de neredeyse tamamı ABD şirketidir. Dolayısıyla, DHV’ye karşı ABD’nin karşı çıkmasının kendi penceresinden haklı gerekçeleri vardır. (Hoş bu şirketler bu vergileri ödeseler de ilgili ülkedeki şirket ve kullanıcılara yansıtacaktır ama yine de küresel imparator ABD’ye bu nasıl yapılır!)
Soruşturma duyurusunun zamanlaması da manidar. Malumunuz, ABD’de Kasım ayında başkanlık seçimi yapılacak. Trump, seçimi kazanmak için elindeki her kozu oynayacak, dış politika ve ekonomik bütün argümanları şiddetle kullanacaktır. Çin’le olan tansiyon, korona virüs salgını ve bugünlerde bir siyahinin beyaz bir polis tarafından öldürülmesi sonucu ülke çapında yaşanan olaylar nedeniyle zor günler geçirmekte. Ayrıca, “Make America Great Again” (Amerika’yı Yeniden Büyük Yap) sloganıyla başkan olmuş Trump gibi birisi için diğer ülkelerin ABD ekonomisine DHV gibi bir vergiyle kafa tutma cüretini göstermeleri O’nun açısından tolere edilemez bir durum olsa gerek. Özetle, ABD en ağır şekilde misilleme yapacaktır diye düşünüyoruz.
Böyle bir misillemede Türkiye’nin de gerekli projeksiyonları yapması lazım. Öncelikle, son yıllarda bir çok nedenle (Suriye politikası, 15 Temmuz, YPG desteği, Rahip Brunson olayı vb) Ankara-Washington arası ilişkilerin iyi durumda olmadığı ortada. Bu konjoktürde böyle bir soruşturmanın siyasi etkileri de olumlu olmayacaktır. İşin ekonomik tarafına gelirsek, ABD öncelikle Türkiye’den ithal ettikleri ürünlere vergi, tarife, kota gibi uygulamalara gidecektir. Böyle bir durumda nasıl etkileniriz? Bu soruya cevap vermek için ABD ile olan ihracatımıza bakmak lazım.
ABD, Türkiye’nin ihracatı açısından önemli bir ülke. Aşağıdaki tablodan bu durum daha iyi anlaşılmaktadır. TÜİK verilerine göre, ABD 2019 yılında en fazla ihracat yaptığımız 5. ülke iken, 2020 yılının ilk dört aynıda 2. sıraya yükselmekte. Ortalamada Türkiye’nin ihracatının %5’i ABD’ye gerçekleşmektedir. Madalyonun öbür yüzünden bakarsak, ABD’nin Türkiye’den yaptığı ithalatın toplam ithalatı içerisindeki payı ise sadece binde 3,5-4 civarında (33. sırada) seyretmekle birlikte son 10 yılda sürekli bir artış trendi görülmekte (Oran 2010’da %0,22 iken, 2018’de %0,42 olmuştur)[4].
ABD’nin Türkiye İhracatındaki Yeri
| İhracat Hacmi (milyon USD) | Toplam İhracattaki Payı (%) | İhracat Sırası |
2015 | 7.019 | 4,6 | 5 |
2016 | 7.263 | 4,9 | 5 |
2017 | 9.259 | 5,6 | 5 |
2018 | 9.072 | 5,1 | 5 |
2019 | 8.970 | 5,0 | 5 |
2020* | 2.947 | 5,7 | 2 |
* 2020 Ocak-Nisan dönemi verileri Kaynak: TÜİK
ABD’ye yaptığımız ihraç ürünlerine baktığımızda, ilk sıralarda motorlu taşıtlar, halılar ve diğer yer kaplamaları, petrol ve bitümenli yağlardan elde edilen yağlar, uçak-helikopter-turbo jet aksamları, mermer, mücevher yer almakta. ABD’ye ihracat yapan şirket sayısı da gittikçe artmaktadır. 2010’da 331 olan sayı, 2017’de 860, 2018’de 1654 olmuştur. 2018’de toplam ihracatçı firma sayısı 6.492 olup her 4 ihracatçıdan 1’i ABD’ye ihracat yapmaktadır. [5]
Özetle Türkiye’nin ABD’ye ihracatı artan bir ivme sergilemekte olup Türkiye için önemli düzeydedir. ABD’nin DHV nedeniyle Türkiye’ye bir yaptırım uygulaması, Türkiye’den yaptığı ithalat üzerindeki ithalat vergilerini artırması halinde Türkiye bu işten daha zararlı çıkması kuvvetle muhtemeldir. Peki, bu durumu göze almaya değer mi? Bu yazının kaleme alındığı tarihte, DHV’ye ilişkin ilk beyannameler verilmiş durumdadır. Duyumlarımıza göre 100’den fazla şirket DHV mükellefiyeti tesis ettirip beyanname vermiştir. Basında ilk ayki DHV gelirinin 67 milyon TL olduğuna dair haber çıksa da haberde kaynak yer almamaktadır. Biz de bu bilgiyi tam olarak teyit edemedik, ancak öğrendiğimiz kadarıyla bu rakamın “çok” üzerinde bir gelir söz konusudur. İlk ay 100 milyon TL DHV tahsil edildiği varsayılırsa, DHV’den yıllık 1.2 milyar TL gelir sağlanacak demektir. Bunun anlamı, teknoloji devlerinin Türkiye’deki hasılatı yıllık 16 milyar TL civarındadır (yaklaşık 2.3 milyar USD). Doğru rakamları Gelir İdaresi Başkanlığı açıkladığında öğrenmiş olacağız. ABD ile olan ticaretin mi, yoksa elde edilecek DHV gelirinin mi ağır basacağını zaman içinde göreceğiz…
Sözün özü: İdmansız boksör ringde dayak yer.
Dipnot:
[1] https://ustr.gov/sites/default/files/enforcement/301Investigations/DST_Initiation_Notice_June_2020.pdf, erişim tarihi 02.06.2020.
[2] https://ustr.gov/sites/default/files/enforcement/301Investigations/Initiation_of_Section_301_Investigation.pdf, erişim tarihi 02.06.2020.
[3] https://ustr.gov/about-us/policy-offices/press-office/press-releases/2019/december/conclusion-ustr%E2%80%99s-investigation, erişim tarihi 02.06.2020.
[4] TİM, ABD Hedef Pazar Ülke Analizi, 11 Mart 2020, s. 31, 37.
[5] TİM, age, s. 45.