Otomotiv yan sanayicisiyken 11 yıl önce bir TÜBİTAK projesiyle ‘arılara sağlıklı ve verimli yuva’ üretmek için yola çıkan Muzaffer Yıldırım’ın ‘özel ve nitelikli sert plastik termo kovanları’ ABD, Kanada, İngiltere, Suudi Arabistan, BAE ve Avustralya başta olmak üzere farklı iklimlerdeki ‘arıcıların ve arıların’ imdadına yetişti. Bugüne kadar (11 yılda) 100 bine yakın kovan üretip satan Apimaye’nin kurucusu Muzaffer Yıldırım, yakın zamanda arıcılık sektörüne dönük 5’inci TÜBİTAK projesine de başladı. Yurt dışında ‘Türk Kovanı’ olarak ün kazanan ürünleriyle ve diğer arı ekipmanlarıyla ‘proje bazlı arılıklar’ kuran Yıldırım‘ın son Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) projesi ‘Yapay Zeka Tabanlı Polen Sınıflandırma Makinesi’ de TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı’nca onaylandı. Bu proje, gıda, tıp, farmakoloji ve kozmetik alanlarında üretim yapanlar için farklı niteliklerde, yeterli miktarda polen üretimini sağlayacak.
Muzaffer Yıldırım, yeni projesi için “Arı poleni içerdiği besin maddeleri bakımından süper gıdadır. Polen tuzaklı kovanlardan hasat edilen polen, çoğunlukla karışım polenlerdir ve standart ürün değildir. Projemizle ‘yapay zeka tabanlı bir sınıflandırma makinesi’ yapacağız ve katma değeri yüksek polen üretimini sağlayacağız. Önce prototip makinemizi yapacağız sonra da seri üretime geçilecek” diyor. Halen aylık ortalama 2 bin kovan ürettiklerini ve bunların yüzde 60’ının ihracata gittiğini belirten Yıldırım, iç pazarda neredeyse tüm ürünlerinin taklit edildiğini üstelik taklitçilerin ‘gıda üretimine uygun olmayan plastik hammadde’ kullanarak ekipman ürettiklerini söylüyor. Bu konuda ilgili kurumların ‘ruhsatlandırma ve standartlar’ için yeni düzenleme yapmasını, denetimleri artırmasını öneriyor. Çünkü kovanların ve ekipmanların nasıl bir plastik hammaddeden üretildiği, boya kalitesi son derece önemli. Kendisinin bu konuda en doğrusunu yapmak için TÜBİTAK ile Ar-Ge projesi geliştirerek ‘malzeme ve ürün ikilemini’ en baştan çözdüğünü vurguluyor. Türk Standartlara Enstitüsü’nün (TSE) de kovan ve arıcılık ekipmanları konusunda daha kapsamlı çalışma yapmasını istiyor. Çünkü taklitçilerle hukuki yoldan mücadele hiç de kolay değil.
Aramco ile Arabistan’da ‘arıcılık projesi’ yaptık
Yurt dışında proje bazlı binlerce kovanlık arılıklar kurduklarını söyleyen Muzaffer Yıldırım, şöyle konuşuyor: “Aramco, Suudi Arabistan Arıcılar Birliği için proje geliştirdi ve bizimle çalıştı. Arılıkların bütün altyapısını biz kurduk, malzemelerini verdik. Mevcut arılıkların modernizasyonunu da yaptık. Çöl iklimine uygun özel üretimler yaptık. Benzer şekilde Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) projeler tamamladık. Çin’de tek projede 10 kovanlık iş yaptık, arıcı adaylarına eğitimlerini de biz verdik. Çin’de 6 bin şubeli bir perakendeci ile ürünlerimizin Çin genelinde satışı için de görüşmelerimiz sürüyor. Talep onlardan geldi. Bangladeş’te de yeni bir projeye başladık. Bu ülkenin Tarım Bakanlığı, proje kapsamında arıcı adaylarına ücretsiz kovan dağıtıyor ve bu kovanların tedarikini biz sağlıyoruz, arıcılık eğitimlerini veriyoruz. Bu projede de şu ana kadar 4 bin kovan teslim ettik, tamamlandığında 13 bin kovanlık bir iş olacak. ABD’de 5 yıldır distribütörümüz var, ekipmanlarımız Amazon’da satılıyor. Bugüne kadar 60 ülkeye ürün sattık, 13 ülkeye düzenli ihracatımız var.”
Tornacı çırağıydı Mercedes’e üretim yapan sanayici oldu
Muzaffer Yıldırım, iş hayatına tornacı çırağı olarak başlamış. Kendi işini kurduktan sonra aralarında Mercedes, Ford, Isuzu, Temsa, BMC’nin de bulunduğu otomotiv sanayi şirketlerine ‘sert plastik aksamlar’ üreterek ilerlemiş. Arılar için ilk ürününü TÜBİTAK projesi olarak geliştiren Muzaffer Yıldırım’ın otomotiv sanayisine dönük üretimleri de devam ediyor. Yıldırım bu konuda şöyle konuşuyor: “Otomotive dışında mobilya sektörüne de sert plastik sandalyeler üretiyoruz. Ancak bütün işlerimiz dikkate alırsak arı ekipmanlarının payı yüzde 60’a ulaşmış durumda.”
İsrail ile bahar havası ekonomiye ne getirir?
İsrail Ankara Büyükelçisi Irit Lillian, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a güven mektubunu sundu ve görevine başladı. İki ülkenin siyasi liderleri ilişkilerin normalleşmesi için tam irade koymuş durumda. Yaklaşık 4 yıl süren çok sıkıntılı dönemin ardından Büyükelçi atanmış olması bu nedenle ayrıca önemli. Öteden beri siyasi ilişkiler fırtınalı olsa da Türkiye ile İsrail arasında ‘kültürel ve ekonomik ilişkilerin her şeye rağmen gelişmeye devam ettiğini’ söyleyebiliriz. ‘Sorunları konuşarak çözmek ve yükselen gerilimlerin sorunsuz alanları olumsuz etkilemesini önlemek’ bence iki ülkenin de menfaatineydi. Türkiye ile İsrail arasında ‘ticaretin ve diğer ekonomik ilişkilerin’ her şeye rağmen gelişebilmesi ‘diplomasi’ açısından bölgedeki diğer ülkelerce de örnek alınmalı. Her sorunda ‘boykot, ambargo, yaptırım silahını’ çekenler ‘barıştan ziyade çatışmalara hizmet ediyor olabileceklerini’ de düşünmeli. Türkiye İsrail örneğinde ticarete bakarsak, 2022 yılının 10 aylık döneminde Türkiye’nin İsrail’e ihracatı yüzde 16 yükselmiş ve 5,8 milyar dolara ulaşmış. İsrail’den ithalat ise aynı dönemde 1,9 milyar dolarda kalmış. Toplam ticaret hacmimiz 7,6 milyar doları aşmış ve muhtemelen birkaç yıla 10 milyar doları bulacak. Bu rakamlar ilişkiler çok kötüyken de çift haneli yükseliyordu. Doğrudan yatırımlar konusunda da performansın çok yüksek olduğunu ve Türkiye’de çok sayıda İsrail firmasının en sıkıntılı zamanlarda bile hiç çekinmeden yatırım yaptığını biliyoruz. Bu nedenle diplomasideki bahar havasının, en çok da iki ülkenin ekonomilerine olumlu yansıyacağını söyleyebiliriz.