Türkiye ekonomisine ilişkin önemli gelişmeler yaşanıyor ama son günlerde küresel piyasalarda, özellikle ABD’de yaşananlar tüm ekonomileri ve piyasaları etkileyecek nitelikte görünüyor. Yaklaşık bir ay öncesine göre Trump 2.0 döneminin gidişatına ilişkin risk algısı çok ciddi boyutta artmış durumda. Korumacı politika girişimleri olsa bile bu adımları pazarlık sürecinde kullanarak aslında serbest piyasa koşullarından çok vazgeçmeyeceği, savaşı değil barış ortamını daha fazla destekleyeceği, ABD’de vergi indirimleri ile beraber iç talebi dolayısıyla büyümeyi önemli ölçüde artıracağı şeklindeki beklentilerin yerini tam tersi bir tablo almaya başladı.
180 derece dönüş
Güçlü bir korumacılık olmayacak, başta ABD olmak üzere ekonomiler hızlı büyüyecek, şirket kârları artacak beklentileri finansal piyasaları, özellikle hisse senedi piyasalarını olumlu yönde etkiliyordu. Birkaç hafta önce Trump’ın Zelenski ile görüşmesinden sonra 3. Dünya Savaşı’nı bile dillendirmesi, AB başta olmak üzere birçok ülke için korumacı adımları ve tarifeleri güçlendirmesi ve buradan geri adım atmayacağı konusunda sinyaller vermesi risk algısını arttırdı. Elon Musk’ın önderliğinde, ABD’de de çevre, sağlık gibi alanlarda çalışan çok sayıda kamu çalışanı ve bürokratın görevlerine son verilmesi, ABD’ye yönelik tarife misillemeleri ile ABD ekonomisinin resesyona girme kaygılarını arttırdı. Üstelik tarifelerin enflasyonist etkisinin de olacağı artan oranda fiyatlara girmeye başladı. İkisinin beraber olması ise bildiğimiz gibi stagflasyon anlamına geliyor.
Servet etkisi devreye giriyor
Geçtiğimiz hafta sonu Trump’ın Fox TV‘ye verdiği röportajda attığı adımların ABD'yi resesyona sokma ihtimalini dışlamadığını fakat güçlü Amerika için geçici de olsa bu tür sonuçların olabileceğini vurgulaması hafta başından bu yana ABD borsalarını tarihi boyutta kayıplara yöneltti. S&P-500 endeksi 200 günlük hareketli ortalamasının altına düştü. Hisse senedi piyasalarında Dow Jones ve Nasdaq’ta da çok sert gerilemeler olduğunu gördük. 19 Şubat -10 Mart arasında Tesla hisseleri %38,4, Nvidia % 23,2 değer kaybetti. Bu gelişmeler ABD’de zaten gerileyen tüketici güvenini daha da olumsuz etkileme ihtimali taşıyor. Borsadaki sert düşüş servet etkisi yoluyla ABD büyümesini ciddi biçimde aşağı çekebilir. Aynı zamanda enflasyonist beklentilerin yükselmesi ABD ekonomisinin stagflasyona girme riskini doğurmuş durumda. Bu gelişmeler 2026 yılı Kasım ayında yapılacak ara seçimlerde Trump‘ın gücünü zayıflatmaya yönelik gelişmeleri de muhtemelen peşinden getirecektir. Bu durumda Trump‘ın büyümeyi destekleyici maliye politikalarına daha fazla ağırlık vermesi, ABD bütçe açığının beklenenin de üzerinde artarak enflasyon dinamikleri daha da canlandırma ihtimali artabilir görünüyor. ABD’de gerek hisse senedi piyasaları gerek bono piyasaları stagflasyon fiyatlaması içine girmiş durumda.
Güçlü makroekonomik görünümde algı değişti
Buradan terse dönüş olabilir mi? Önemli bir soru olarak karşımızda duruyor. Beklentiler ciddi biçimde gidişatı olumsuz etkileyebilir görünüyor ama makroekonomik görünüm çok sert bir değişim göstermiş değil. Ekonomik veriler hem negatif yönde sürpriz yaratmaya devam ediyor hem de kafa karıştırıyor. Örneğin Atlanta Fed'in şimdi tahmin modeli ile yaptığı öngörü 1. çeyrek için %2’nin üzerinde daralmaya işaret ederken, New York Fed’in tahmini % 1,5 büyüme sinyali veriyor. ABD’deki hava koşullarının son iki ayda olumsuz seyriyle iç talebin düşmesi, Elon Musk‘ın adımlarıyla kamuda yaşanan işten çıkarmalar gerek tüketici güvenini gerek istihdam verilerini olumsuz yönde etkiledi. Önümüzdeki süreçte, ABD’de artan dirençle kamuda işten çıkarmalar hız kesebilir, havaların iyileşmesiyle iç talep verileri tekrar toparlayacaktır. İşsizlik verileri % 4 civarında düşük gelmeye devam ediyor. Bununla birlikte, Trump son dönemdeki duruşunu devam ettirse ABD ekonomisinin stagflasyona girmesi, finansal piyasaların düzeltmenin ötesinde ayı piyasasına girmesi hiç sürpriz olmayacaktır.