Küresel piyasalarda, salgının seyri, ABD-Çin ilişkileri, aşı gelişmeleri, merkez bankaları politikaları ve teşvik paketlerine yönelik gelişmeler takip edilen konu başlıkları olmaya devam ediyor. Enflasyonun küresel piyasa teması haline gelme olasılığının yüksek olduğunu, ABD kasım ayı seçimlerine yönelik belirsizliklerin riskli varlıklar açısından önemli olacağını düşünmeye devam ediyoruz. Son anketler doğru çıkarsa, yani Demokratlar seçimi belirgin biçimde kazanırsa; seçim sonrasında karmaşık ve uzun sürebileceği beklenen süreç daha düşük bir ihtimal halini alıyor. Bununla birlikte büyük mali genişlemeci politika olasılığı da yükseliyor. Piyasaların da bu olasılığı seçim sonrası fiyatlamaya başlayacağını düşünüyoruz.
Ekim ayı başında yayınladığımız strateji raporunda da ifade ettiğimiz gibi piyasalardaki düzeltme sonrası küresel riskli varlıklara yönelik kısa vadeli görüşümüz daha olumlu yöndeydi. Nitekim riskli varlık sınıfında yer alan küresel hisse senetlerinde düzeltme süreci ardından yükselişlerin etkili olduğunu takip ettik. Geçen hafta ise Johnson & Johnson’ın aşı deneylerini askıya aldığına, antikor çalışmaları yapan ilaç firması Eli Lilly’nin deneylerini durdurduğuna dair açıklamaları, Avrupa’da açıklanan kısıtlamaları önlemleri, bazı büyük bankalardan ekonomiye yönelik temkinli yorumlar ve teşvik paketine yönelik endişeler piyasalardaki iyimserliği sınırladı ve zirve seviyelere yaklaşan piyasalar baskı altında kaldı.
Cuma günü Pfizer'in kasım ayı sonuna kadar Koronavirüs (Covid-19) aşısı için acil kullanım izni başvurusunda bulunabileceği haberleri dikkat çekerken, teşvik paketi görüşmelerinin yeniden ivme kazanması ile birlikte yeni haftaya daha olumlu başlangıç yapıyoruz. Son haberlere göre ABD Temsilciler Meclisi Sözcüsü Nancy Pelosi teşvik paketinin 3 Kasım’daki başkanlık seçimi öncesine yetişebileceğine işaret etti.
Bu hafta yurt içinde TCMB faiz kararı (Bloomberg anketine katılan 19 ekonomistin medyan beklentisi haftalık repo faizinin yüzde 10,25’ten yüzde 11,75’e yükseltilmesi yönünde), küresel ekim ayı öncü PMI endeksleri takip edilecek önemli makro gündem konuları olarak öne çıkıyor. Ayrıca hafta boyunca FED üyelerinden gelecek açıklamalarla birlikte, 3 Kasım ABD seçimleri yaklaşırken Trump ve Biden arasında Perşembe günü gerçekleşmesi beklenen başkanlık münazarası da önemli olacak. Münazara sonrası anketlerde Trump ve Biden arasındaki fark daralırsa, Biden’ın belirgin farkla kazanacağını fiyatlama eğiliminde olan piyasalarda riskli varlıklar üzerinde olumsuz etkisi olabilir.
Pandemi sonrası V şeklindeki toparlanmanın ardından, dördüncü çeyreğe girerken küresel büyümenin güç kaybettiğini görüyoruz. Koronavirüs (Covid-19) yeni vaka sayılarındaki artışlar ve yeni kısıtlama önlemleri de bu görünüme destek oluyor. Eylül ayı öncü küresel PMI endeksleri gibi bazı makro veriler üçüncü çeyreğin sonunda ekonomik büyüme hızının yavaşladığını göstermişti. Hatta yeni vaka sayılarındaki artışlarla birlikte Fransa ve İspanya gibi bazı ülke PMI’ları daralma bölgesine geçmişti. Momentum kaybı sinyalleri gördüğümüz ABD ISM imalat ve tarım dışı istihdam verisinde de benzer görünüm ön plandaydı. Bu doğrultuda açıklanacak verilerde büyümede tepe oluşumu olasılığına yönelik sinyaller aranacağını hatırlatalım. Bu hafta açıklanacak ekim ayı PMI endekslerinde eylül ayında öne çıkan momentum kaybının devam etmesi bekleniyor. Özellikle Avrupa’da artan yeni vaka sayıları ve ek kısıtlamaların hizmetler sektörü üzerinde olumsuz etkisi yaratması muhtemel gözüküyor. Bu görünümün, ekonomide ikinci bir dip yaşanabileceğine dair korkuları tetiklemesinin yanı sıra, yeni teşvik paketi beklentilerini destekleyen bir dinamik olduğunu da belirtelim.