Müttefik (?) iki ülke olan ABD ile Türkiye’nin son zamanlarda anlaşamadıkları çok sayıda konu bulunmaktadır. Bu konulardan bir tanesi de vergiye ilişkindi. Ancak yakın zamanda iki ülke dijital ekonominin vergilendirilmesi konusundaki anlaşmazlığı sona erdirecek bir uzlaşıya vardılar. Söz konusu uzlaşının detaylarına geçmeden önce konuyu biraz hatırlamakta fayda var. Bugün bol dipnotlu bir yazıyla karşınızdayım…
Dijital ekonominin büyümesiyle birlikte ortaya çıkan Facebook, Amazon, Google, Apple gibi teknoloji devi şirketlerin yeterince vergilendirilmediği gerekçesiyle OECD bünyesinde uzun süredir çalışmalar yapılmaktaydı. Söz konusu çalışmaların bir türlü sonuçlanamaması nedeniyle Fransa, Hindistan, İspanya, İtalya, İngiltere gibi birçok ülke dijital hizmet vergisi (DVH) gibi vergiler ihdas ederek teknoloji devi çok uluslu şirketleri vergilendirme çabasına girdiler. 2019 yılında Türkiye’de bu kervana katıldı ve dijital ortamda sundukları hizmetlerden Türkiye’de 20 milyon TL ve dünya genelinde 750 milyon Euro veya muadili yabancı para karşılığı Türk Lirası’nı aşan hasılatı olan şirketlerin hasılatı üzerinden %7,5 oranında dijital hizmet vergisi alınmasını öngören kanunu kabul etti. (Dijital hizmet vergisi konusunda daha önce kaleme aldığım yazılarıma yazının sonundaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.[1])
Dijital hizmet vergilerinin hedefindeki şirketler ABD menşeli olunca, ABD söz konusu vergiyi uygulayan ülkelere karşı misillemede bulunmak üzere soruşturmalar açmış ve bu soruşturmalar sonunda dijital hizmet vergilerinin kendi şirketlerine ayırımcılık yaptığı gerekçesiyle söz konusu vergiyi uygulayan veya uygulamak üzere olan ülkelere karşı misilleme yapacağını duyurmuştu. Bu misilleme de söz konusu vergileri uygulayan ülkelerden yapılan ithalatlarda uyguladığı gümrük tarifesini artıracak olması şeklinde tezahür etmiş ama henüz uygulama yapılmamıştı. Elbette bu misillemeden Türkiye de nasibini aldı. (ABD’nin misillemesi konusunda daha önceki yazılarıma yazının sonundaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.[2])
Bütün bunlar olurken OECD bünyesinde yıllar süren çalışmalar meyvesini vermeye başladı ve bu senenin yaz aylarında önce G7 ülkeleri, sonrasında G20 ülkeleri dijital ekonominin vergilendirilmesi konusunda uzlaşıya vardıklarını açıkladılar. Çok uluslu şirketlerin vergilendirilmesinde iki sütunlu bir yaklaşım öngören söz konusu uzlaşıya ilişkin olarak OECD tarafından 8 Ekim 2021 tarihinde bir açıklama yapılmış olup[3] bugün itibariyle 137 ülke bu uzlaşıyı benimsediklerini açıklamışlardır. (Uzlaşmaya varılan iki sütunlu yapıya ilişkin yazıma aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.[4]) Uluslararası vergilendirme kurallarını yeniden belirleyen bu iki sütunlu yapının birinci sütununa göre küresel hasılatı 20 milyar Euro’yu, karlılığı %10’u geçen şirketlerin %10 üzerindeki karının %25’i mal ve hizmet sunulan pazar ülkelerden elde edilen hasılat esas alınarak bu ülkelere paylaştırılacak, bunun karşılığında da pazar ülkeleri dijital hizmet vergilerini kaldıracaktır. 2022 yılında imzaya açılacak uzlaşının 2023 yılında uygulamaya geçirilmesi planlanmaktadır. Sütun-1’in kapsamına yaklaşık 100 adet şirketin girmesi beklenmektedir. İkinci sütun ise 750 milyon Euro’yu aşan geliri olan çok uluslu şirketlerin %15 küresel asgari kurumlar vergisine tabi tutulmasını öngörmektedir.
İki sütunlu yeni yapı üzerinde uzlaşıya varılması sonrasında, ABD dijital hizmet vergisi uygulayan ve misillemede bulunacağını ilan ettiği ülkelerle tekrar masaya oturup anlaşmaya başladı. ABD Hazine Bakanlığı, 21 Ekim 2021’de Avusturya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere ile Sütun-1’in uygulamaya gireceği geçici dönemde dijital hizmet vergilerinde nasıl bir geçiş yapılacağı konusunda anlaştıklarını duyurdu.[5] 22 Kasım 2021 tarihinde ise Türkiye’nin de bu anlaşmaya dahil olduğu Türkiye Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ABD Hazine Bakanlığı tarafından duyuruldu[6]. ABD Hazine Bakanlığı, en son 24 Kasım 2021 tarihli açıklamasıyla Hindistan’ın da söz konusu anlaşmaya dahil olduğunu açıkladı.[7]
ABD’nin dijital hizmet vergisi (Hindistan’da dengeleme vergisi olarak uygulanmaktadır.) uygulayan ülkelerle anlaşmaya varması önemli bir gelişmedir. Varılan anlaşmaya göre söz konusu ülkeler, Sütun-1’in uygulamaya gireceği tarihe kadar dijital hizmet vergisi almaya devam edecekler, ama bu vergileri ödeyen şirketler geçiş sürecinde ödedikleri dijital hizmet vergilerini Sütun-1 uygulamaya girdikten sonra ödeyecekleri kurumlar vergisinden düşeceklerdir. Diğer bir ifadeyle, geçiş döneminde tahsil edilen dijital hizmet vergileri gelecekte tahsil edilen kurumlar vergisinden mahsup edilecektir. ABD de ticaret önlemlerine ilişkin müeyyidelerini uygulamayacaktır.
Varılan anlaşmanın detaylarına baktığımızda aşağıdaki tanım ve işleyişle karşılaşmaktayız.
Kredi tutarı, çok uluslu şirketin Sütun-1 kapsamında ödeyeceği kurumlar vergisi tutarından mahsup edilecek, mahsuptan sonra bir tutar kalırsa sonraki yıllarda hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilmek üzere devredilecektir.
Konuyu bir örnekle açıklarsak; Türkiye’nin 1.1.2024 tarihinde Sütun-1’i uygulamaya koyduğunu ve dijital hizmet vergisini kaldırdığını varsayalım. A çok uluslu şirketi 1.1.2022-31.12.2023 arası geçici dönemde 500 TL dijital hizmet vergisi ödemiş olsun. A şirketinin yıllar itibariyle kurumlar vergisi yükümlülüğü ise şu şekilde olsun: 2024 yılında Türkiye’deki toplam kurumlar vergisi yükümlülüğü 300 TL olup bunun 100 TL’si Sütun-1 kapsamında; 2025 yılında Türkiye’deki toplam kurumlar vergisi yükümlülüğü 400 TL olup bunun 150 TL’si Sütun-1 kapsamında; 2026 yılında Türkiye’deki toplam kurumlar vergisi yükümlülüğü 500 TL olup bunun 200 TL’si Sütun-1 kapsamındadır. ABD ile varılan anlaşmaya göre A şirketinin Türkiye’deki vergisel durumu aşağıdaki şekilde olacaktır.
Geçiş dönemi Sütun-1 Tutarı: 100 x 730/365= 200 TL
Kredi Tutarı: 500 (DHV) -200 = 300 TL
2024 | 2025 | 2026 | ||
1 | Sütun-1 kapsamında hesaplanan kurumlar vergisi | 100 | 150 | 200 |
2 | Diğer hesaplanan kurumlar vergisi | 200 | 250 | 300 |
3 | Toplam hesaplanan kurumlar vergisi (1+2) | 300 | 400 | 500 |
4 | Mahsup edilecek Kredi Tutarı | 300 | 200 | 50 |
5 | Sütun-1 kapsamında ödenecek kurumlar vergisi (1-4) | 0 | 0 | 150 |
6 | Ödenecek diğer kurumlar vergisi (2) | 200 | 250 | 300 |
7 | Toplam ödenecek kurumlar vergisi (5+6) | 200 | 250 | 450 |
8 | Sonraki yıla devreden Kredi Tutarı (4-1) | 200 | 50 | 0 |
ABD ile varılan anlaşma uyarınca, Türkiye Sütun-1’i uygulamaya başlayacağı tarihe kadarki geçiş döneminde tahakkuk ettirdiği dijital hizmet vergisinin, geçiş döneminde Sütun-1’e göre tahsil etmesi gerektiği varsayılan kısmı düştükten sonra kalan bakiye değeri ilgili şirketlere gelecekte ödenecek kurumlar vergisinden mahsup etmek suretiyle iade edecektir. Bu durumda, dijital hizmet vergisi bir çeşit ön vergilemeye dönüşmüş durumdadır. Türkiye’nin dijital hizmet vergisine ilişkin karnesi ise aşağıda yer almaktadır.
(milyon TL) | 2020 (tahsilat) | 2021-Ekim (tahsilat) | 2022 (bütçe) | 2023 (bütçe) | 2024 (bütçe) |
DHV | 1.060 | 2.138 | 2.733 | 3.107 | 3.520 |
Toplam Vergi Geliri | 833.250 | 904.545 | 1.430.041 | 1.650.363 | 1.881.392 |
Oran (%) | 0,13 | 0,24 | 0,19 | 0,19 | 0,19 |
Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere, DHV’nin toplam vergi gelirleri içindeki payı kabaca binde 2 düzeyindedir. Peki bu vergiyi gerçekte kim ödemektedir? Her ne kadar dijital hizmet vergisinin mükellefi dijital hizmet sunan şirketler olsa da, bu vergi dolaylı bir vergi olarak tasarlandığından söz konusu şirketlerce ödenen DHV fiyat mekanizması ile hizmetlerin tüketicilerine yansıtılmaktadır. Dolaysıyla, bu vergiyi gerçekte Türkiye’de dijital hizmetlerden faydalananlar ödemektedir. Bu durumda, Sütun-1 kapsamında mahsuben iade edilecek vergiler aslında teknoloji şirketlerinin değil, bizim ödediğimiz vergilerdir. Yani, devlet bizim ödediğimiz vergileri bu şirketlerin Türkiye’de gelecekte ödeyecekleri vergiden mahsup edecektir. DHV’nin %7,5 gibi yüksek bir oranda uygulanıyor olması da daha fazla verginin iade edilmesi sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle, dijital hizmet vergisi bir an önce kaldırılmalıdır. Eğer söz konusu verginin devam etmesi arzu ediliyorsa, en azından Cumhurbaşkanı Kanun ile kendisine verilen yetkiyi kullanıp oranı %1’e indirmelidir.
Sözün özü: Kendi vatandaşının ödediği vergiyle yabancıyı finanse etme!
[1] https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/dijital-hizmet-vergisi/464210
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/dijital-hizmet-vergisine-iliskin-degerlendirmeler/468782
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/maliye-internete-erisimi-engelleyebilecek/469082
[2] https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/abdnin-dijital-hizmet-vergisi-misillemesi-ve-turkiye/471910
[3] https://www.oecd.org/tax/beps/statement-on-a-two-pillar-solution-to-address-the-tax-challenges-arising-from-the-digitalisation-of-the-economy-october-2021.pdf
[4] https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/uluslararasi-vergilendirmede-kartlar-yeniden-dagitiliyor/629372
[5] https://home.treasury.gov/news/press-releases/jy0419
[6] https://hmb.gov.tr/duyuru/mevcut-tek-tarafli-onlemlerle-ilgili-olarak-1-sutunun-yururluge-girisi-oncesi-ara-donemdeki-gecis-yaklasimina-dair-uzlasma-hakkinda-turkiye-ve-amerika-birlesik-devletlerinin-ortak-b