Türkiye ile ABD arasında son yıllarda giderek artan gerginlik malum;
ABD'nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki PKK terör örgütü uzantısı PYD-YPG'ye verdiği destek nedeniyle zaten var olan gerginliğe son dönemde İsveç'in NATO üyeliği ile Gazze meselesinde Ankara ile Washington'un "ayrı kamplarda durmaları" da eklendi.
ABD yönetiminin Ankara'ya söz vermiş olduğu F-16 savaş uçaklarının satışı bizzat Amerikan Kongresi eliyle "dondurulmuş" haldeyken, şimdi de "ekonomik anlaşmazlıklar" su yüzüne çıkma eğilimine girdi.
AMERİKAN HAZİNE YETKİLİSİNİN KRİTİK ZİYARETİ
ABD Hazine Bakanlığı Terör ve Finansal İstihbarat Müsteşarı Brian Nelson'ın Rusya-Ukrayna savaşı ile Gazze krizi merkezli Türkiye ziyareti bunun somut örneği. Nelson daha önce de Türkiye'yi ziyaret etmiş, görüşmelerinde ABD yönetiminin Rusya'ya koymuş olduğu yaptırımlar konusunda hem Türk hükümetine, hem de özel sektör temsilcilerine ayrıntılı bilgilendirme yapmıştı. Nitekim Nelson'un 2023'ün ilk haftalarındaki ziyaretinin ardından Amerikan Hazinesi Rusya bağlantılı olarak bazı Türk şirket ya da şahıslarına yaptırım koydu.
Ankara son dönemde Rus ödeme sistemlerinden, Rusya'ya kayıtlı uçakların Türkiye'deki faaliyetlerine kadar bir dizi konuda Washington'un uyarılarını dikkate alıp önlemleri sıkılaştırmıştı. Ancak belli ki Ankara'nın aldığı önlemler Washington açısından "yeterli" görülmemiş olmalı ki, Nelson ikinci kez Türkiye'yi ziyaret programına koydu.
Burada şu notu da düşmek gerek;
Amerikalı yetkililer, ikili siyasi ilişkileri konuşmak için bu kadar sıklıkla Ankara'ya gelmiyorlar. ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın Gazze krizinin ortaya çıkmasının ardından Ortadoğu ülkelerini bir değil, bir kaç kez ziyaret ederken, Türkiye'ye ancak ikinci turunda,Türk yetkililerin sitemlerinin ardından gelmesi bunun işareti. Tabi buna, ABD Başkanı Joe Biden'ın Beyaz Saray'da üç yılı doldurmasına rağmen, üstelik Erdoğan "Herhalde bizi bundan sonra Biden ağırlar" bile demişken, Türkiye Cumhurbaşkanı'na herhangi bir davette bulunmamasını da eklemek gerek.
HAMAS'IN FİNANSMANINA KARŞI ULUSLARARASI "GÖREV GÜCÜ"
Nelson'un aynı yıl içinde Türkiye'ye yaptığı bu ikinci ziyarete, Rus dosyasına bir de "Hamas dosyası" eklenmiş görünüyor.
Ziyaretin, ABD'nin birkaç gün önce Hamas'ı "terör örgütü" olarak tanıyan bir grup Batılı ülkeyle birlikte "uluslararası görev gücü" kurulduğunu duyurmasının hemen ardından gelmesi de ayrıca önemli; Amerikan Hazine Bakanlığı'nın açıklamasına göre, Avustralya, Kanada, Estonya, Fransa, Almanya, İsrail, Lihtenştayn, Lüksemburg, Hollanda, Yeni Zelanda, İsviçre, İngiltere ve ABD'nin mali istihbarat birimlerinin katılımıyla kurulan görev gücü, Hamas'a giden paraların izini sürmeyi, bu para akışını durdurmak için "ortak eylem yapmayı" amaçlıyor.
Hamas'ın İsrail'e karşı yürüttüğü savaşı finanse etmek ve kendisini "terörist" listesine dahil eden ABD'nin yaptırımlarını delmek için Ortadoğu ülkelerinde "yaratıcı" finansal sistemler kurmuş olduğu da pek sır değil; Batı basını ise, bu "yaratıcı" para toplama ve sevketme sistemlerinin Türkiye'ye de uzanmış olduğunu yazıp çiziyor son dönemde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Hamas'ı bir terörist örgüt olarak kabul etmiyoruz" açıklamasının ardından, Brian Nelson'un apar topar hem Ankara'yı, hem de özel sektörle görüşmek için İstanbul'u ziyaret etmesini bu açıdan okumak gerekiyor.
Nelson'un ziyaretinin zamanlaması ile ilişkili bir başka ilginç gelişme ise, Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra tutuklanan, Ankara-Washington siyasi ilişkilerinde ciddi meselelerden biri olan ABD Konsolosluk çalışanı Metin Topuz'un tahliye edilme haberi oldu.
Tesadüf müdür? Rahip Brunson hakkındaki yargı sürecinin ABD-Türkiye ilişkilerinde nasıl etki yaptığı düşünüldüğünde, bir soru işareti oluşuyor elbette.