ABD hapşırsa dünya nezle olur; Fed faiz artırırsa Türkiye ekonomisi yavaşlar

Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Başlıktaki “ABD hapşırırsa dünya nezle olur” sözü diplomaside ve siyasette çok sık kullanılır. ABD’nin dünyadaki hâkim pozisyonunu gösteren bir sözdür. Aslında bu sözün ilk çıkışı 19’uncu yüzyıl ortasına gider. Orjinali “Fransa hapşırırsa Avrupa nezle olur”dur. İlk defa Avusturyalı siyasetçi Klemens Metternich kullanmıştır. 20’inci yüzyılda ise ABD küresel siyaset ve ekonomide hâkim duruma geçince bu sözdeki Fransa yerini ABD’ye, Avrupa ise dünyaya bıraktı.

Son örneğini geçen hafta yaşadık. ABD hapşırdı dünya piyasaları nezle oldu. Geçen hafta açıklanan enflasyon rakamlarının beklenenden yüksek çıkması Fed’in faiz artırımına gidebileceği endişesi yarattı. Fed yetkilileri daha sonra yaptıkları açıklamalar ile piyasaları yatıştırdılar. Son 12 yılın en yüksek artışının COVID-19 önlemleri nedeniyle kapanan Amerikan ekonomisinin tekrar açılmaya başlamasına bağlı geçici bir tepki olduğunu söylediler. Piyasalar sakinleşti. Ancak geçen hafta yaşananları bir defalık bir gelişme olarak görmek yerine, ileride yaşanacakların kısa bir provası olarak görmek daha doğru olur.

Fed faiz artırınca neler oluyor?

Fed şu anda sıfıra yakın seviyelerde tuttuğu faizleri, eninde sonunda, belki de çok da uzak olmayan bir zaman diliminde artıracaktır. İşte o zaman olacakları, geçmişteki faiz artırımlarından sonra yaşananlara bakıp öngörmek zor değil.

Fed faiz artırınca ABD’de büyüme yavaşlıyor ama geçmiş örnekler gösteriyor ki, diğer ülkelerdeki büyüme de ABD’de olduğu gibi hız kesiyor. Mesela 1970’lerin sonunda ve 80’lerin başında  böyle olmuş. ABD’de faizler yükselmiş, dünyadaki büyüme hız kesmiş. Birçok gelişmekte olan ekonomi yavaşlamış. Hatta bazı gelişmekte olan ekonomilerde yavaşlama daha yüksek boyutta bile olmuş. 1990’ların sonunda ABD’de faizler yine yükselmiş, birçok gelişmekte olan ekonomide büyüme yine yavaşlamış.

En yakın örneğini ise 2013’ten sonraki parasal sıkılaşmada gördük. O dönemde de  aynı tablo ile karşılaştık. Dolayısıyla geçmişte ne olduysa bundan sonraki Fed faiz artırım sürecince de aynı şeyler yaşanacaktır. Bir hesaba göre ABD faizlerindeki 1 puanlık artış ABD’de GSYH’yı 0.7 puan ve diğer ekonomilerde ise 0.5 ila 0.8 puan arasında etkiliyor.

ABD’deki faiz artırımı bizi nasıl etkiliyor

Fed faiz artırımının diğer ekonomilere etkisi 3 ana kanaldan oluyor: 1) Kur ve kur rejimleri, 2) ABD ile olan ticaret, 3) Dış kırılganlık. Gelişmiş ekonomilerde etki daha çok kur ve ticaret kanalı üzerinden olurken, gelişmekte olanlarda asıl etki ekonomilerinin kırılganlığından kaynaklanıyor. Türkiye de bu ülkelerden biri.

Kırılganlık yaratan çok faktör var ama başlıcaları cari açık, rezervler, enflasyon ve dış borç. Bu kırılganlıklar faiz artırım dönemlerinde kırılgan ekonominin dış finansmana erişimini kısıtlıyor, finansman maliyetini ise ciddi şekilde etkiliyor. 2014 sonrası Fed’in başlattığı faiz artırım sürecinin Türkiye’ye olan etkisi hala hafızalarımızda çok taze. O süreç başladıktan sonra Türkiye ekonomisi bir daha istikrar yüzü görmedi desek abartılı olmaz. Çünkü bu döneme çok fazla kırılganlıkla yakalandı.

Kırılganlığı yüksek olanlar Türkiye örneğinde olduğu gibi faiz artırımından ABD ekonomisinden daha bile fazla etkilenebiliyorlar. Buna karşı gelişmekte olan bir ekonomi olduğu halde ev ödevlerini yapan, ekonomisine zamanında çeki düzen vermiş ve dayanıklılığını yapısal önlemlerle artırmış olanlar dış şoklarla daha iyi baş edebiliyorlar.

Fed faiz artırır mı?

ABD faizlerinin ilelebet böyle düşük kalacağını beklemek saflık olur. ABD ekonomisi normale döndükçe şu anda istisnai olarak gevşek tutulan para politikası da sıkılaşacaktır. Fed’in enflasyonda hedefi yüzde 2. Enflasyonun bu seviyeyi aşmasını ya da çok altında kalmasını istemiyor ve para politikasını buna göre belirliyor, faiz adımlarını buna göre atıyor. Baktığı diğer bir şey ise enflasyondaki yükselmenin geçici olup olmadığı. Mesela Nisan enflasyon artışını geçici gördüğü için bir aksiyon almadı. Eğer artışın geçici olmadığını ve enflasyonun orta vadede yüzde 2’yi aşacağını öngörürse faizi çekinmeden artırır.

Tüm yazılarını göster