Naci İris
Elektrik Yüksek Mühendisi & Bilim Uzmanı
Başkan George W. Bush döneminde 19 Aralık 2007'de imzalanan “Enerji Bağımsızlığı ve Güvenliği Yasası” kısa adıyla EISA 311 sayfadan oluşuyor ve Amerika için enerji alanında gelecek manifestosu anlamını taşıyor.
15 yılı aşkın bir süre önce çıkarılan yasanın hala birçok maddesiyle ilgili pek bir mesafe kat edilmiş değil.
Yasanın uygulanmasındaki başarısızlığın arkasındaki etkenlerin en önemlisi olarak da, işini kaybetme ihtimaliyle karşı karşıya kalan doğal gaz kuruluşlarının muhalefeti olduğu ifade edilmekte. Dolayısıyla, doğalgazla çalışan cihazlardan kurtulmak yerine, binaların ısıtılması ve soğutulmasındamevcut elektrikli sistemleri terk edip doğalgazlı sistemlere dönüştüren binalar var.
Biden yönetimi; bir fark oluşturmak için, yeni bir yasa çıkarma zahmetine katlanmadan, mevcut şartlarda 2007 yasasının sağladığı ve iklim odaklı düzenleme listesini Enerji Bakanlığı’nda çalışıyor gözüküyor.
Yasanın 433. maddesinde, eski ve yeni yapılan tüm binaların 2030 yılına kadar %100 fosil yakıtsız olarak dizayn edilmesini zorunlu kılan bir bölüm içeriyor. Ancak bu hüküm hiçbir eyalette tam anlamıyla yürürlüğe girmedi, çünkü Enerji Bakanlığı yasayı uygulamaya yönelik düzenlemeleri sonuçlandıramadı.
Amerika’da binaların ısıtılması ve soğutulmasının, önemli bir iklim değişikliğine sebep olduğu ve olumsuz etkilerinin arttığı ulusal basında gündemde tutuluyor. Amerika Çevre Koruma Ajansı EPA’ya göre, ticari binalar ve konut binaları, 2021'de doğrudan sera gazı emisyonlarının %13'ünü oluşturuyor(*) ve bunun çoğu doğal gazdan kaynaklanıyor. Bu nedenleAmerika’da günümüzde en çok tercih edilen çözüm, binalarda doğalgaz kullanımı yerine elektrikli ısıtma soğutma sistemleri kurulması olarak gözüküyor.
Yasa; yayımlandığı tarihten itibaren bir yıl içinde Enerji Bakanlığı’na, 433. maddeyi uygulamak için yönetmelik çıkarmakla görevlendirdi, ancak hala bakanlık bu yönetmeliği çıkarmadı.
Fosil yakıt kullanımının 2010’da %45’lerden 2020 yılına kadar %20 düzeyine ve 2030 yılında ise sıfırlama hedefi bir hayalin ötesine geçemedi. Bu süreçlere uyum takip edilmediği gibi yasanın akıbeti konusunda ülkede birkaç cılız sesin dışında ciddi bir eleştiri de yok.
Doğalgaz sektörünün tüm bileşenleri, işlerini/kazançlarını/geleceklerini kaybetme riski nedeniyle yasanın uygulanmaması için güçlü lobiler oluşturmuş durumda ve kimse bunun önüne geçemiyor. Doğal gazı yasaklamaya yönelik herhangi bir baskı, tüketiciler için maliyetleri artıracak, çevresel ilerlemeyi tehlikeye atacak ve yetersiz hizmet alan fakir halkın enerjiye engelleyeceği unutulmamalı ama görüldüğü üzere güçlüler, dünyanın her yerinde olduğu gibi gelişmiş demokrasisi olan (!) Amerika’da da çıkarılmış yasaların uygulanmasına izin vermiyor.
(*)https://www.epa.gov/ghgemissions/sources-greenhouse-gas-emissions#commercial-and-residential