ABD-Çin gerilimi tırmanıyor

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

ABD ile Çin arasındaki gergin ilişkiler, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyareti sonucu yeni bir zirveye tırmanmış görünüyor. Bilindiği gibi, Çin Tavyan’ın bağımsız bir ülke olmayıp, Çin’in bir parçası olduğunu iddia ediyor. Dolayısıyla, Ada’da egemen olmadığını gözler önüne seren her türlü jest veya siyasi eyleme karşı son derece duyarlı. Tayvan’ın. bağımsızlığı sorunu Çin’deki iç savaş dönemine uzanıyor. Bu savaş sonunda Komünistler Çin anakarasını ele geçirirken, Çin’in o dönemdeki Cumhurbaşkanı ve Kuomingtang Partisi’nin önderi Çankayşek ve ona bağlı güçler, 1949 yılında Formosa Adası’na sığınmışlardı. O dönemden beri Tayvan siyasi mahiyeti tartışılan bir siyasi varlık oluşturmuştur. Çankayşek tekrardan Çin’e dönüp hakimiyeti ele geçirmeyi düşlemiş, Komünistler ise egemenliklerinin daha sonra Tayvan diye tanınan Formosa’yı da kapsaması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.

Tayvan’ın belki bağımsız bir ülke olarak gelişmesi mümkün olurdu, fakat Amerikalılar bunu engellemişlerdir. Komunistlerin Çin’e hakim olduğunu reddeden ve ülkenin bir gün “kurtarılabileceğini” ümit eden ABD, Birleşmiş Milletler’in en güçlü ve etkin üyesi olarak, anakarada hakim olan Komünist yönetimin temsilcilerinin Tayvan’ın işgal ettiği temsilcilik koltuğuna oturmalarını 1971 yılına kadar engellemiştir. Bu yıl Başkan Richard Nixon Komünist rejimin yerleştiğini ve değiştirilemeyeceğini, dolayısıyla Çin’in meşru hükümetini oluşturduğunu kabul etmiştir. Bu gelişmeye uygun olarak, diğer ülkeler de Tayvan’daki diplomatik temsilciliklerini kapamışlar, ilişkilerini ticaret ofisleri ve benzeri araçları kullanarak sürdürmeye yönelmişlerdir. Çin’in kendisi ise Tavyan ile karmaşık ilişkiler kurmayı yeğlemiş, bir yandan Ada’nın Çin’in ayrılmaz bir parçası olduğunu iddia ederken, diğer yandan şimdilik egemenliğinin burayı kapsamadığını teslim eden çok yönlü ilişkiler kurmuştur.

Son yıllarda Çin, Tavyan’a ilişkin tutumu dahil, dış siyasetinde daha müdahaleci bir yaklaşım benimsemiştir. Bir yandan askeri kabiliyetlerini geliştirirken, diğer yandan Tavyan’ın şu veya bu şekilde sonunda kendisi ile birleşeceğini vurgulamaya başlamıştır. Çin’in artan iktisadi gücüyle bağlantılı olup güçlenmekte olan bu yaklaşımı, bir sonraki uluslarası rekabet alanının Pasifik ve başlıca hasmının Çin olacağını hesaplayan ABD’nin direnciyle karşılaşmaktadır. Amerikalılar Çin’in bölgedeki iktisadi gücünü zayıflatmaya ve askeri gücünün yayılmasını engellemeye dönük çok yönlü bir strateji izlemektedir. Örneğin Obama, Transpasifik Ortaklığı başlığı altında Çin’in güçlenmesinden endişelenen Kanada, Pasifik’te kıyısı olan Latin Amerika ülkeleri ve bazı Asya-Pasifik ülkelerini bir araya getirmeye çalışmış, ancak onu izleyen ve “her işi ABD kendi başına yapabilir” düşüncesinin temsilcisi Trump, ortaklarını ortalıkta bırakarak, bu ülkelerin Çin ile ilişkilerini yönetmek için yeni yollar aramalarını teşvik etmiştir. 

Ülkesinin Çin’i tek başına durduramayacağını gören Biden, yeniden müttefikleriyle işbirliğine yönelmiştir. ABD’nin Avrupa ve Ortadoğu güvenliğinin sağlanmasında önemli bir rol üstlenmeden dünyanın önde gelen ülkesi konumunu koruyamayacağını gördüğünden, küresel bir koalisyon inşa etmeye girişmiştir. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi, ülkesinin Avrupa güvenliğini tasarlamakta ve uygulamaktaki öncü rolünü yeniden üstlenmesi, bu amaçla Çin dahil birçok sorunla ilgilenecek bir güvenlik camiası oluşturması için ihtiyaç duyduğu fırsatı yaratmıştır.

AB üyesi olsun veya olmasın, Avrupa ülkelerinin ABD tasavvurları ve özlemleri ile tamamen aynı yönde düşüncelere sahip oldukları pek açık değildir. Birçok ülkenin Çin ile canlı bir ticareti vardır. Şu sıralarda hiçbiri ciddi bir Çin tehlikesi algılamamaktadır. Bununla birlikte, çoğu Avrupa ülkesi Çin’in izlediği bazı politikaları kabul edilebilir bulmamaktadır. Otoriter yönetimden ve Çin’in izlediği bazı politikalardan duyulan memnuniyetsizlik bir yana, Sincan’da temerküz kamplarını hatırlatan kampların  varlığı insanlarda özel nefret uyandırmaktadır. Nitekim, bazı ülkeler Sincan’da imal edilen malların ithalatını yasaklamıştır. Yeni nesil internet sistemlerinin kurulmasında Çin’e bağımlı olmaktan endişe duyulmakta, Çin’in yürüttüğü sanayi casusluğu faaliyetinden de çekinilmektedir. Ancak, tercihler Çin’i tamamen karşıya alan bir tutumun benimsenmesi yönünde değildir.

Çinlilerin sert biçimde eleştirdiği Pelosi ziyareti mevcut ilişkiler düzenini nasıl etkileyecek? Çin’in giderek yoğunlaşan müdahaleci ve tahrikkar yaklaşımından rahatsızlık duyan Pasifik ülkeleri açısından bakıldığında, ziyaret Amerikan savunma taahüdünün teyidi olarak görülebilir.  Ancak, yapılanların Çinin saldırganlığını tahrik etmiş olma olasılığı, bu güven teyidini zayıflatmaktadır.  Nitekim, tahmin de edilebileceği gibi, Biden’in onaylamadığı Pelosi ziyareti Tayvan etrafında Çin’in hakiki malzemenin kullanıldığı askeri tatbikatlar yapmasına davet çıkarmıştır. ABD’nin Avrupalı müttefikleri açısından bakıldığında ise, dikkatlerinin tamamen Ukrayna’ya odaklandığı bir dönemde en önemli husus ABD eylemlerinin Rusya ve Çin’in daha fazla yakınlaşmasına yol açmasıdır.

Tüm yazılarını göster