Yaz sıcaklarının ülkemizde aşırı artması, sel felaketlerinin hem ülkemizde hem Avrupa’da yaşanıyor olması ve Marmara Denizi’nde en son yaşanan kirlilik sorunu çevreye olan duyarlılığı daha da artırıyor. Gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakma duyarlılığını aksiyona dönüştürmemiz gerekiyor. Bunun ilk adımı Kyoto Sözleşmesi ile atıldı ve Paris Anlaşması ile devam ediyor.
Paris Anlaşması’nın uygulamasına yönelik en somut adımlar, en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği (AB) tarafından Yeşil Avrupa Mutabakatı (Europe Green Deal) ile atılıyor. 2050 yılına kadar karbon salınımının nötr olması hedefini bağlayıcı bir şekilde AB müktesebatına dahil etme hedefi içinde olunması bekleniyor.
Bu kapsamda, ileri seviyeye çıkarılacak emisyon azalımı önlemleri nedeniyle yoğun enerji üretiminin AB sınırları dışına çıkmasının (karbon kaçağı/carbon leakage) ve bunun sonucunda AB ekonomisinin negatif etkilenmesinin önlenmesi için “Sınırda Karbon Vergisi Uygulaması (Carbon Border Adjustment Mechanism-CBAM)” üzerinde bir hazırlık yapılıyor.
Sınırda Karbon Vergisi (CBAM) için yasal düzenleme süreci başladı
CBAM ile mevcut olan AB Emisyon Ticareti Sistemi (EU ETS), ithal malları kapsayacak şekilde genişletiliyor. 14 Temmuz 2021 tarihinde Avrupa Komisyonu, AB'nin ekonomisini ve toplumunu iklim hedeflerini karşılayacak şekilde dönüştürmek için çeşitli önerileri içeren bir paket (fit for 55 package) yayınlandı. Bu paketin içinde bir CBAM kurma önerisi de yer alıyor. Aslında bu konu Avrupa Komisyonu'nun 27 Mayıs 2020 tarihli Covid-19 kurtarma planında duyurulmuştu ancak şimdi bu paketin bir parçası olarak tüm ayrıntılarıyla yayınlanmış oldu.
Taslak olarak yayınlanan CBAM Yönetmeliği’nin, 1 Ocak 2023’te yürürlüğe girmesi planlanıyor ancak 31 Aralık 2025'e kadar da bir geçiş dönemi yoluyla CBAM'ın aşamalı olarak uygulanması hedefleniyor. 1 Ocak 2026'dan itibaren CBAM tam olarak yürürlüğe girecektir.
Hangi ürünleri kapsıyor?
Mevcut yönetmeliğin 1 sayılı listesinde CBAM tatbik edilecek ürünlere yer verildiği görülüyor. Bu ürünler şu anda çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre ve elektrikle sınırlı. Avrupa Komisyonu'na göre şimdilik bu ürünlerin yüksek bir karbon kaçağı riski içeren ürün grubu olarak tespit edildiği anlaşılıyor. Ayrıca bu eşya listesinin artırılması da mümkün gibi görünüyor.
Gümrük tekniği olarak bu eşyaların bir anlam ifade etmesi için gümrük tarife cetvelindeki sınıflandırmasının tespit edilmesi gerekiyor.
Sistemin nasıl çalışması planlanıyor?
CBAM’ın, AB’ye ithalat esnasında alınması planlanıyor. Bunun için ilk etapta kapsamdaki ürünlerin ithal edilmesi için yetkili olmak gerekiyor. Bu yetkili kişiler ancak kendi adına serbest dolaşıma giriş için gümrük beyannamesi veren veya bu beyannamenin verildiği kişi olabiliyor. Ek olarak, beyan sahibinin AB'de yerleşik olması gerekiyor.
Süreç yetkili ithalatçıların yapmış olduğu ithalat ile başlıyor. Bu ürünlerin AB’ye ithal edilmesi halinde CBAM uygulamasına tabi olunuyor. Burada gümrük rejimi olarak serbest dolaşıma giriş rejimi esas alınıyor. Buna ilave olarak, Hariçte İşleme/Dahilde İşleme rejimleri kapsamında 1 sayılı listede yer alan malların AB’ye ithal edilmesinde CBAM tatbik edileceği şeklinde düzenleniyor. Ödenecek CBAM bedeli, ilgili düzenlemenin III numaralı ekinde detaylı açıklanıyor.
Ayrıca, Ek 1'de listelenen malları ithal etmek için CBAM sertifikaları satın alınması gerekiyor. CBAM sertifikalarının, CBAM Yönetmeliği Ek 1'de listelenen ithal mallardaki toplam gömülü emisyonlara karşılık gelmesi gerekiyor. CBAM sertifikaları, teslim tarihinden önceki takvim yılı için her yılın verilmesi gereken CBAM beyannamesi ile teslim ediliyor.
Diğer taraftan, ithalat işlemleri ile süreç sona ermiyor. İlave olarak yıllık bir CBAM beyannamesi verilmesi gerekiyor. Bir takvim yılı boyunca ithal edilen kapsamdaki eşyalar için 2026 yılına kadar izleyen ayın 31 Mayıs tarihine kadar yetkili beyan sahipleri tarafından yıllık CBAM beyannamelerinin hazırlanması gerekiyor. Bu beyannamenin; i) toplam miktar, ii) gömülü emisyonlar, iii) CBAM sertifikası sayısı, iv) menşe ülkede ödenen karbon maliyetleri gibi bilgileri içermesi gerekiyor. Geçiş döneminde gümrük beyannamesi sahibi tarafından sunulacak olan üç aylık raporlar yeterli görülüyor.
Ne yapılmalı?
AB, en önemli ticaret ortağımız. İhracatımızın yaklaşık yarısını AB’ye gerçekleştiriyoruz. Bu nedenle AB’de yaşanan bu gelişmeyi çok dikkatli takip etmemiz gerekiyor. Her ne kadar AB’deki ithalatçı ödeyecek olsa da bizim ürünlere yönelik bu ek maliyet pazar kaybımıza neden olabilir. İhracatın bir kuruşunun bile ciddi anlamda önemli olduğu bu dönemde bu pazar kaybına tahammül edemeyeceğimiz aşikâr. Bu bağlamda Ticaret Bakanlığı ‘Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı yayımladı. Bu planın ihracatta rekabetçiliği güçlendirmesi ve iklim değişikliği politikalarına uyumun sağlanmasına yönelik bir yol haritasına dönüşmesi hepimizin arzusu.
Diğer taraftan, Taslak olan düzenlemede muaf olan ülkelere de yer veriliyor. İzlanda, Liechtenstein, Norveç ve İsviçre’yi içine alan EFTA ülke menşeli ürünler CBAM’dan muaf tutuluyor. Yine Büsingen, Heligoland, Livigno ve Ceuta ya da Melilla olarak adlandırılan bölge menşeli ürünler için de aynı şekilde muafiyet uygulanıyor. Ancak, AB ile gümrük birliğimiz olmasına karşın bize bir muafiyet sağlanmadığı anlaşılıyor. Bu durum AB ile olan gümrük birliğimizin devamlılığı ve ayrıca gümrük birliğinin bir an önce güncellenmesinin yapılması açısından büyük önem arz ediyor.