Dünya garip bir dönemden geçiyor. Küresel düzeyde üretimde, ihracatta ve ithalatta düşüşler gözleniyor. Bölgesel istikrarsızlıklar, petrolde üretim kısıtlamaları, yükselen milliyetçilik herkesi etkiliyor. Güçlü ekonomiler hapşırdığında zayıf ekonomilerin grip olduğu da bilinen bir gerçek.
Yaşlılığımdan mıdır bilemiyorum. Son yıllarda türeyen ve akademik bir karşılığı olmayan kendinden menkul “stratejist” unvanı çok komiğime gidiyor. İşte o meşhur stratejistlerin “bir haftada biter” dedikleri Rusya-Ukrayna savaşı bir buçuk yıldır sona ermedi. Doğal olarak, petrol fiyatları ile gıda güvenliği için hayati önem taşıyan buğday ve mısır fiyatları da istikrara kavuşmadı. Öte yandan, batı dünyasının Rusya’ya karşı uyguladığı ambargo da sonlanmadığı gibi giderek daha rijit düzenlemeler yürürlüğe konuldu. Doğal olarak hem bir bölge ülkesi olması hem de kırılgan bir ekonomiye sahip olması nedeniyle, Türkiye son gelişmelerden en fazla olumsuz etkilenen ülkeler arasında yerini almaya devam ediyor.
23 Haziran 2023 tarihli Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde yayımlanan (AB) 2023/1214 sayılı Konsey Tüzüğü ile “Ukrayna’daki durumu istikrarsızlaştıran Rusya’nın eylemleri ışığında kısıtlayıcı tedbirlere ilişkin (AB) 833/2014 sayılı Tüzüğü” tadil edildi.
Yeni Tüzük ile Rusya'nın savunma ve güvenlik sektörünün teknolojik gelişimine katkıda bulunabilecek yasaklı ürünler listesi genişletildi. Elektronik bileşenler, yarı iletkenler, elektronik devre ve kart imalat ekipmanları, çeşitli kimyasallar, optik bileşenleri, metaller ve seyir aletleri ile denizcilik teçhizatları da yasak listesine girdi.
İlk düzenlemede, AB menşeli olsun ya da olmasın askeri malzeme ve silahlar ile Rusya’nın askeri kullanım için tedarik etmek istediği çift kullanımlı mal ve teknolojinin Rusya'daki herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye, kuruluşa veya kuruluşa doğrudan veya dolaylı olarak satılması, tedarik edilmesi, devredilmesi veya ihraç edilmesi veya Rusya'da kullanılması yasaklanmıştı. Ayrıca Rus kamu bankalarının devredilebilir menkul kıymetlerin ve diğer para piyasası araçlarının doğrudan doğruya alması, satması ve ihracına aracılık etmesi de kısıtlanmıştı.
23 Haziran’da tüzüğe eklenen 12f maddesi ile anılan ürün ve teknolojilerin Rusya’ya transferi için;
- Doğrudan veya dolaylı olarak üçüncü ülkedeki herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye, kuruluşa veya kuruluşa satılması, tedarik edilmesi, devredilmesi veya ihraç edilmesi,
- Üçüncü ülkede üretimi, bakımı ve kullanımı ile ilgili teknik yardım ve aracılık hizmetleri sağlanması,
- Üçüncü ülkede doğrudan veya dolaylı olarak finansman veya mali yardım temin edilmesi,
- Fikri mülkiyet haklarının ve ticari sırların satılması, lisanslanması veya devredilmesi veya bu haklarla korunan ticari sır veya bilgilere erişim veya yeniden kullanım hakkının verilmesi,
Yasaklandı.
Buna ilaveten, ileri ürün ve teknolojileri Rusya’ya transfer edebilme riski bulunan üçüncü ülkelerin belirlenerek, bu ülkelerin de ambargo kapsamına alınması hükme bağlandı.
Yürürlüğe konulan yeni düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması ve önlemlerin arkadan dolanarak delinmesi yönündeki girişimlerin engellenmesi amacıyla, AB’nin üçüncü ülkelerle işbirliğini artıracağı hususu da anılan metinde dile getiriyor. Ambargo kararının bekçiliğine soyunan Gürcistan gibi ülkelere atıf yapan ibare ile bu ülkelerin işbirliği yapması halinde, AB tarafından mali yardımlarla destekleneceği de dolaylı olarak ifade ediliyor.
(AB) 2023/1214 sayılı Konsey Tüzüğü’nün girizgâh bölümünde, Rus menşeli petrol ve petrol ürünlerinin başka gemilere transferi ve uluslararası piyasaya dağıtımına da ciddi kısıtlamalar getiren düzenlemelere yer verilmiş. Buna göre, gemiden gemiye transfer yaptığı yönünde makul şüphenin olması durumunda dahi anılan gemilerin AB limanlarına girişine ve çıkışına izin verilmeyecek. Bu amaçla, Avrupa Deniz Güvenliği Ajansı (EMSA) yardımıyla “Birlik Denizcilik Bilgi ve Değişim Sistemi” (SafeSeaNet) kullanılarak şüpheli gemiden gemiye transferler ve deniz araçlarına yasa dışı müdahale ve kapatma girişimleri izlenecek.
Kararda Almanya ve Polonya’ya Rusya’dan Druzhba petrol boru hattının kuzey kesimi üzerinden ham petrol tedariki için tanınan geçici istisnanın da sona erdirilmesi gerektiği de belirtiliyor.
Öte yandan, AB’ye ihraç edilen işlenmiş demir-çelik ürünlerinin Rus menşeli demir ve çelik girdileri kullanılarak üretilip üretilmediği konusunda da daha çok kanıtlayıcı belge aranmaya başlanacağı ifade ediliyor.
Yine Rus teknoloji firmalarının AB üyesi ülkelere sağladığı hizmetlerin tasfiyesi için süre kısıtı konuluyor. Buna göre, Rus operatörler 31 Mart 2024 tarihine kadar üye devletlerdeki hizmet yatırımlarına son verecek.
Putin’in savaşı finanse etmekten bıkan Rus oligarklarına aba altından sopa göstermek amacıyla mı başlattığı, batının kışkırtmasıyla mı yola çıktığı net olarak ortaya çıkmayan Yevgeny Prigozhin liderliğindeki Wagner Özel Kuvvetlerinin Moskova’ya doğru yürüyüşü sonlandırıldı ve sorun şimdilik dondurucuya taşındı. Ancak, bu olay bir ülkede “resmi ordu” dışında “özel kuvvet” kurmanın ne kadar sakıncalı olduğu gerçeğini de ortaya koydu. Zamanında bütün dünyayı titreten “Kızıl Ordu”nun yerinde şimdilerde yeller esiyor.
Tüm bu zorluklara karşın zengin enerji kaynakları ve yaygın tahıl üretimi ile Rusya dünya ekonomisinde yine önemli bir pozisyona sahip. Biz ise Rusya-Ukrayna savaşının kaybedenleri saflarında kendimize yer aramakla meşgulüz. Üstelik OECD Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından Türkiye “Gri Liste”ye alındığından, işimiz daha da güç. Salt bu nedenle bile yabancı banka ve yatırımcılarla ilişki kurmakta zorlanıyoruz.
Böyle bir iklimde, başta gemi taşımacılığı sektörümüz ve demir-çelik sektörümüz olmak üzere hepimize düşen görev Türkiye’yi “ambargoyu delen ülke” pozisyonuna düşürmemek olmalıdır. Girişimcilerimizin kısa vadeli konjonktürel kazançlar için ülkemizi daha fazla zor durumda bırakacak girişimlerden kaçınması zorunlu görülüyor.