Küresel konjonktür tüm bölgelerin ekonomik görünümü değiştirebilecek birçok belirsizlik barındırıyor, dolayısıyla sene başlarken yapılan tahminler hızla revize edilmeye başlandı. Pandemi ile ilgili riskler azalırken, Ukrayna'daki krizin ekonomik duyarlılık üzerinde beklenenden daha güçlü bir etkisi olabileceği ve arz yönlü kısıtlamaları yeniden kötüleştirebileceği değerlendiriliyor. Ukrayna’da yaşanan kriz insanlığı derinden etkilemenin yanı sıra küresel ekonomiye de ciddi ölçüde zarar veriyor. Makroekonomik açıdan bakıldığında yüksek gıda ve enerji fiyatlarının reel geliri azaltması ve dünya ithalat talebini düşürmesi kaçınılmaz görünüyor.
Avrupa, hem Ukrayna’nın hem de Rusya’nın mal ticaretinde çok büyük paya sahip. Bu ticari bağla birlikte konum olarak da krizin yaşandığı coğrafyaya yakınlığı nedeniyle kriz, Avrupa Birliği ekonomisi üzerinde ciddi etkiler bırakıyor. IMF yaklaşık 5 milyon mülteciyle kıtanın İkinci Dünya Savaşı’ndan bugüne dek gördüğü en büyük göçün gerçekleştiğini belirtiyor. Polonya, Romanya, Macaristan ve Moldova ise bu göç dalgasından en çok etkilenen ülkeler olarak öne çıkıyor. IMF de büyüme tahminlerini bu zorlukları yansıtacak şekilde düşürdü. 2022 yılında gelişmiş Avrupa ekonomileri için büyüme tahminini 1 puan düşürerek %3 olarak revize ederken 2024 tahminini %2,2 olarak açıkladı. Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık gibi ekonomilerin bu yıl içerisinde daralabileceği de beklentiler arasında yer alıyor. Euro bölgesi için tahminleri ise 2022 yılı için %2,8 olurken 2023 yılı için %2,3 olarak belirtiliyor. Rusya ve Ukrayna için yapılan 2022 tahminleri ise açık şekilde daralmaya işaret ediyor. Avrupa Merkez Bankası kriz nedeniyle manşet enflasyonun önümüzdeki aylarda yüksek kalacağını öngörüyor.
AB ekonomisi 2022 yılına önceden tahmin edilenden daha zayıf bir şekilde girmişti. Geçtiğimiz yıl pandemi öncesi üretim seviyelerini gördükten sonra sonbahar tahminlerinde ılımlı bir yavaşlama bekleniyordu ancak büyümeye yönelik rüzgarlar o günden bu yana yoğunlaşıyor. COVID-19 salgını da daha önce görülmemiş bir ekonomik daralmaya neden olsa da Avrupa’nın son vaka dalgasına hızlı ve koordine bir yanıt verdiği değerlendiriliyor. Ancak bunun yanı sıra, COVID-19’un önceden var olan güvenlik açıklarını ortaya çıkardığı belirtiliyor. Nüfusun yaşlanmasının etkileri, üretkenlikte görülen zayıf büyüme ve hızlanan iklim değişikliği kökenleri, pandemi öncesine dayanan zorluklardı. Artan gelir ve servet eşitsizliği, üye devletlerarasındaki farklılıklarla birlikte eğitimde görülen eşit olmayan erişim ekonomik büyümeyi etkileyerek AB’nin sosyal dokusu üzerinde baskı oluşturuyor. Pandemi bu zorluklara yenilerini eklemiş oldu. Bunlara ek olarak, alınan önlemlerin kamu ve özel sektör borçlarıyla ilgili dengesizlikleri de artırdığı ifade ediliyor.
Yarı iletkenlerin ve bazı metal emtiaların kıtlığı, kalıcı lojistik ve tedarik darboğazları, artan enerji fiyatları üretim üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. Beklenenden daha güçlü olan enflasyonist baskıların, hane halklarının satın alma gücü üzerinde baskı oluşturmaya devam etmesi bekleniyor.
Avrupa Merkez Bankası Euro Bölgesi GSYİH büyümesinin 2022’nin ilk çeyreğinde düşük kalacağını öngörüyor. IMF tarafından Nisan ayında yayınlanan Bölgesel Ekonomik Görünüm raporuna göre ülkelerde görülmesi beklenen savunma harcamaları mali baskıları artırabilir.
Avrupa Komisyonu’nun Nisan ayı tüketici anketine göre Ekonomik Duyarlılık Göstergesi ve İstihdam Beklentileri Göstergesi’nin hem AB'de hem de Euro Bölgesi’nde gerilediği ifade ediliyor. Ekonomik Duyarlılık Göstergesi’nin Nisan ayındaki düşüşünün sanayi, perakende ticaret, inşaat ve tüketiciler arasında kötüleşen güvenden kaynaklandığı belirtiliyor. En büyük AB ekonomileri arasında İspanya ve Fransa'da önemli ölçüde düşüşler görülürken Almanya ve Hollanda'da genel olarak sabit kaldığı ifade ediliyor.
Tüketici güvenindeki düşüşün, hane halklarının kendi geçmiş mali durumlarına ilişkin değerlendirmelerindeki ve büyük satın alma yapma niyetlerindeki belirgin düşüşlerden kaynaklandığı değerlendirilirken tüketicilerin gelecekteki mali durumlarına ilişkin beklentilerinin Mart ayında görülen sert düşüşün ardından hafifçe yükseldiği görülüyor.
Avrupa Merkez Bankası tarafından Euro bölgesi dış talep büyümesinin 2022 yılında 2021 yılındaki %9,9 seviyesinden %4’e düşmesi bekleniyor. Bu oranın 2023 yılında %3,2’ye düştükten sonra 2024 yılında %3,6’ya gelmesi bekleniyor.
Ukrayna krizinin Baltık ekonomilerinin de makroekonomik görünümünü kötüleştirerek stagflasyon riski yarattığını belirten Fitch Solutions, bölge ekonomilerinin gayri safi yurtiçi hasıla tahminlerini aşağı yönlü revize ediyor. Letonya, Litvanya ve Estonya için büyüme tahminleri sırasıyla %3,5, %2,5 ve %3,5 oranında. Benzer bir durum Orta ve Doğu Avrupa ekonomileri için de söz konusu. Bu ekonomilerin Rusya ve Ukrayna ile ticari bağları daha zayıf olsa da GSYİH büyüme beklentileri aşağı yönlü revize ediliyor. Bulgaristan için %3,1 oranında büyüme beklenirken Hırvatistan için %3,8, Çek Cumhuriyeti için %3,5, Macaristan için %2,9, Polonya için %3,3, Romanya için ise %3,9 oranında büyüme öngörülüyor. Türkiye için büyüme oranının ise %4’ten %3’e düşmesi bekleniyor. Orta ve Doğu Avrupa piyasalarında yıllık ortalama enflasyonun 2021 yılında görülen %4,1 olan bölgesel ortalamadan 2022 yılında %7,7’ye yükseleceği tahmin ediliyor.
Avrupa Komisyonu’nun Bahar Dönemi Ekonomik Beklenti Raporu bugünlerde yayınlanacak. 3 ay önce yayınladıkları kış dönemi raporuna kıyasla AB ve Euro bölgesi ekonomik görünümüne dair tahminlerde ne ölçüde değişikliğe gittiklerini göreceğiz. Elbette istatistiki tahminler nadiren doğru çıkar, ancak bazıları çok yakın oranda gerçekleşir. Tüm bu belirsizlikler tahmin ufkunu oldukça kısaltıyor.