Önce başlıkta sanki şifre gibi duran sayıları açıklayayım. 85 milyon Türkiye nüfusunu, 800 ise ayda 5 milyon lira, hatta daha fazla para harcayan ama hiç gelir beyan etmeyen ve bu yüzden peşlerine düşülecek kişi sayısını gösteriyor.
800 sayısı basında yer aldı ama 5 milyonu ifade eden Maliye Bakanı Mehmet Şimşek. Bakan Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Aylık harcamaları 5 milyon liranın üzerinde olup hiç gelir beyan etmeyen kişileri gerçek kazançlarını vergilendirmek üzere denetim kapsamına alıyoruz” dedi.
■ Bu 800 kişi nasıl belirlendi, bilmiyorum.
■ Bu durumdaki kişilerin sayısı tam 800 mü, yoksa 800’e yakın da yuvarlatılıp böyle mi denildi, onu da bilmiyorum.
■ Gelir beyan etmeyenlerin yüksek harcamadan sonra takibe alınma sınırı aylık tam 5 milyon lira mı, emin değilim. Örneğin gelir beyan etmeyip ayda 4.9 milyon lira harcamak takibe alınmayı gerektirmiyor mu, bilemiyorum.
Hepsi bir yana... Diyelim Maliye sınırı 5 milyon lira ve üstü olarak belirledi. Belli bir dönemde yapılan incelemelerde de tam 800 kişi belirlendi.
Şimdi o kişilerin üstüne gidilecek, harcamaları incelenecek ve gelirin kaynağı bulunarak vergilendirilecekmiş.
Buna itiraz eden olur mu? Türkiye’nin nüfusunu 85 milyon kabul edersek bu 800 kişi ve yakınları dışında kalan herkes sözü edilen bu denetimi ve bu kişilerin vergilendirilecek olmasını canıgönülden destekliyordur.
Kulağa ne kadar da hoş geliyor...
“Maliye vergi ödemeyen zenginlerin üstüne gidiyor!”
Gidebilir mi acaba?
Bu soruyu Türkiye’nin sayılı vergi uzmanlarından sevgili dostum Ozan Bingöl’e sormayı düşünüyordum ki Ozan’ın sosyal medyadaki paylaşımını gördüm.
Ozan Bingöl paylaşımında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e bir anlamda yanlış bilgi verildiğini, mevzuatın bu durumdaki kişilerin (belirlenebilse bile) üstüne gidilmesine uygun olmadığını dile getiriyordu:
■ Nereden buldun yasası yok!
■ Harcama beyanı gibi bir sistem yok!
■ MASAK kapsamında nakit işlem bildirimi yok!
■ Mal bildirimi, gizlilik esası ile beş yılda bir veriliyor.
■ Yani kısaca mevzuatta bizim bildiğimiz kadarıyla bir gerçek kişinin harcama tutarını görebileceğiniz bir düzenleme yok! Varsa da Sayın Bakan kamuoyuna açıklarsa biz de öğrenmiş oluruz.
■ Ayrıca bu düşünce tarzı kayıt dışılıkla mücadeleye katkı vermez aksine kayıt dışılığın önünü açar.
Sevgili Ozan söylenecek ne varsa zaten söylemişti. Ama yapılmak istenenin kayıt dışılığın önünü nasıl daha da açacağını merak edip sordum:
“Şimdi, belirlendiği söylenen bu insanlar belli ki kayda girecek şekilde harcama yapmış. Örneğin kredi kartı kullanmış. Şimdi siz bu insanların üstüne, zaten gidemezsiniz de, gideceğim dedikçe bu harcamaların da kayıt dışı yapılmasına yol açmış olursunuz. Bu kişiler artık örneğin kredi kartı kullanmaz da nakit harcar.”
Umutlu olmayı istemek iyi de...
Başlıkta da vurguladım, 85 milyonun 800 kişi eksiği Maliye’nin arkasında...
Ama bu işin olabilirliği mevzuat açısından yok!
Hadi mevzuat engeli bir şekilde aşılsa bile, aşılamaz da, aşılsa bile acaba bu 800 kişiye diş geçirmek mümkün olabilir mi?
Bir de şunu anlayamıyorum...
“Yapıp açıklamak varken, yapacağım diye ilan etmek ve çok muhtemeldir ki başarılı olamamak... Maliye en başta böyle bir açıklama yapmak zorunda olmadığına göre, biraz sessiz ve derinden gitmeyi tercih etse...”
Yıllardır bitmeyen terane!
Vergi konusunda sözüm ona yapılanlar, her yıl alınan “müthiş” önlemler, bitmek bilmeyen vaatler adeta bıktırdı! Gerçekten bıktırdı!
İşte o yüzden “Yapacağız” yerine “Yaptık” diye ortaya çıkılması gerekiyor artık.
Yıllar önce kaleme aldığım ve bu köşede mayıs ayında da yer verdiğim bir yazı var. Vergiyle ilgili olarak otuz yıl önce de çok büyük adımlar atıyormuşuz!
Üyesi olduğum Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin (EMD) Ekonom adlı yayınının 1996 yılının eylül ayı sayısında vergi konusunda neler yapılmasının öngörüldüğünü ve bunların basında nasıl yer aldığını sıralamışım.
Aslında yaklaşık otuz yıl önceki yazımda yalnızca hükümetleri ya da Maliye Bakanlığını değil, medyayı da eleştirmiştim; çünkü yapılan açıklamalar sorgusuz sualsiz bir şekilde haber yapılıyordu. Bu durum şimdi de değişmedi, hatta daha beter oldu.
Yazım Ekonom’da 1996’da yayımlanmıştı ama haberler 1993 ve 1994 yıllarından, yani tam otuz yıl öncesinden. Neler mi var, buyurun...
■ Bir gazetenin 22 Ağustos 1994 tarihli manşeti: “Kaçak muslukları kapatılıyor!” Vergi sisteminde köklü değişiklikler için kollar sıvanmış ve devletin gelirlerinde büyük kayba yol açan vergi yasalarındaki boşlukları “tuğla tuğla” kapatacak 78 maddelik yeni tasarı hazırlanıyormuş...
■ Bir başka gazetenin 23 Temmuz 1994 tarihli başlığı: “Maliye ev sahiplerinin yakasına yapışıyor!”
■ Tarih 8 Ağustos 1994, başlık “Vergiye büyük gözaltı” diye atılmış. Habere göre Başbakan Tansu Çiller’in talimatıyla (demek ki o zaman da talimatsız iş yapılmıyormuş) tarihin (ne demekse) en kapsamlı vergi denetimi başlatılmış. Maliye Bakanlığı bünyesindeki müfettişler, hesap uzmanları ve gelirler kontrolörleri bölgelere dağılmış, ayrıca özel vergi timleri oluşturulmuş. (Yakın zamanda da enflasyon timleri oluşturulmuştu değil mi...)
1993 ve 1994 yıllarına ait diğer başlıkları da şöyle sıralamışım:
■ Zenginlere ağır vergi.
■ Vergi casusları gündemde.
■ Maliye göz açtırmıyor.
■ Sanatçılara büyük gözaltı.
■ Gazinoda şampanya patlatmadan önce vergisini ödeyecekler.
■ Maliyeciler konser izliyor.
■ Maliye’nin balyoz operasyonu.
■ Vergi idaresi sil baştan.
■ Havuz başındaki sulu partiye, kuş sütü eksik yaş günü, nikah töreni kutlamasına yakın takip.
■ İstisna ve muafiyetler kalkıyor.
■ Lüks tüketip lüks yaşayan daha çok vergi ödeyecek.
■ Rantiye kesime ilave vergiler düşünülüyor.
■ Mükellefler yakın takibe alınacak.
■ Vergi kaçakçısına ağır cezalar gelecek.