7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin (1) Seri No.lu Genel Tebliği 27 Kasım gün ve 31317 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu tebliğ ile 7256 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinin Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye istinaden söz konusu kuruma bağlı tahsil dairelerince takip edilen amme alacakları, il özel idareleri ile belediyeler ve Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarına (YİKOB) ait alacakların yapılandırılmasına ilişkin hükümlerin uygulanmasına dair usul ve esaslar belirlenmiştir.
7256 sayılı Kanun’un birinci maddesinde kanun kapsamına giren alacaklar, alacaklı idareler ve alacak türleri itibarıyla tanımlanmış ve kanunun yayımı tarihi itibarıyla (27 Kasım 2020) kesinleşmiş alacaklar kapsamına alınmıştır.
Kanun kapsamında yapılandırılacak alacakların, kanun yayım tarihi olan 27 Kasım 2020 tarihi itibarıyla (bu tarih dahil) kesinleşmiş olması gerekmektedir. “Bu bağlamda bir alacağın kesinleşmesi, alacağın varlığının hukuk düzeninde ihtilaflı olmaması veya ihtilaflı hale gelme olasılığının kalmamasıdır.”
“Alacakların kesinleşmesi, düzenledikleri veya ilişkili oldukları kanunlardaki hükümler nedeniyle farklı şekilde gerçekleşebilmektedir.”
Bazı alacakların kesinleşme süreçleri
a) Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergiler ve vergi cezalarının kesinleşmesi;
1) Beyanname ile beyan edilen vergiler beyan edildiği tarihte (ihtirazı kayıtla verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin dava konusu yapılması halinde bu vergiler kesinleşmemiş alacak olduğu halde 7256 sayılı Kanun’un 2’nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendine istinaden bu durumdaki vergilerin de yeniden yapılandırılması mümkün bulunmaktadır.)
2) İkmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergiler ile kesinleşen vergi ve cezalarına ilişkin düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesinin tebliği üzerine,
- Süresi içerisinde dava açılmamış olması veya açılmış olmakla birlikte yargılama aşamalarının son bulması,
- Uzlaşma hükümlerinden yararlanılarak uzlaşılması,
hallerinde söz konusu olacaktır.
Vergi Usul Kanunu’nun “Tahakkuk” başlıklı 22’nci maddesinde “verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödemesi gereken bir safhaya, gelmesidir” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre “verginin ödenebilir hale gelmesi” verginin tahakkuku olarak tanımlanmıştır.
“Tahakkuk” vergi hukukunun bir kavramı olduğu halde “kesinleşmiş” yargılama hukukunun kavramıdır.
Vergi alacağının tahakkuku ile kesinleşmesi genellikle aynı zamanda gerçekleşmekle birlikte farklı olan durumlar da mevcuttur.
Örneğin ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergi ve kesilen cezalar vergi/ceza ihbarnamesiyle mükelleflere tebliğ edilmekte, mükelleflerce ilk derece mahkemesi olan vergi mahkemesinde dava konusu yapılabilmekte ve vergi mahkemesince de bu cezalı tarhiyatların onanması (davanın reddedilmesi) halinde bir üst yargı merciine başvurabilmektedir.
İtiraz/istinaf incelemesi bölge idare mahkemesinde, temyiz incelemesi Danıştay’da devam eden vergi ve cezalara ilişkin tarhiyatlar vergi mahkemesi kararının vergi dairesine tebliğ üzerine tebliğ tarihi itibarıyla Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesine göre geçime faizi hesaplanarak “tahakkuk” ettirildiği halde, bir üst yargı merciinde yargılamanın devam etmesi nedeniyle bu alacakların “kesinleşmiş alacak” olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, 7256 sayılı Kanun’un yayımı tarihi itibarıyla ilk derece yargı kararı üzerine tahakkuk ettiği halde yargılamanın devam etmesi nedeniyle kesinleşmemiş olan alacaklar Kanun kapsamına girmemektedir.
b) İdari para cezalarının kesinleşmiş alacak olabilmesi için idare yaptırım kararlarına karşı süresi içerisinde dava açılmaması veya dava açılmış olmakla birlikte yargılama aşamalarının son bulması gerekmektedir.
Ancak; 2829 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyeti Seçimi Hakkında Kanun ve 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun gereğince verilen idari para cezaları hakkında dava yolu bulunmadığından, bu idari para cezaları verildikleri tarih itibarıyla kesinleşmektedir.
c) Ecrimisillerin kesinleşmiş alacak olarak değerlendirilmesi için ecrimisil ihbarnamesi/ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin tebliğ üzerine süresi içerisinde dava açılmamış olması veya dava açılmış olmakla birlikte yargılama aşamalarının son bulması gerekmektedir.
ç) Yukarıda yer verilen alacakların dışında kalan ancak Kanun kapsamına giren diğer alacakların kesinleşmiş alacak olarak değerlendirilebilmesi için söz konusu alacakların varlığının hukuk düzeninde ihtilaflı olmaması veya ihtilaflı hale gelme olasılığının kalmaması gerekmektedir.
Feragat yoluyla kesinleşme süreci
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda feragat hakkında özel bir düzenleme yapılmadığı halde anılan Kanun’un 31’inci maddesinde, feragat konusunda 1086 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.
Ancak, 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile 447’nci maddesinde 1086 sayılı Kanun’a yapılan atıfların Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na yapılmış sayılacağı hususu düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307’nci maddesinde “feragat davacının talep sonucunda kısmen veya tamamen vazgeçmesi” şeklinde tanımlanmıştır. Söz konusu Kanunun 309’uncu maddesinde feragat beyanının dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği, 311’nci maddesinde ise feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı düzenlenmiştir. Ayrıca, yargılamanın her aşamasında davacının feragatte bulunması mümkündür.
Buna göre açılmış bulunan davadan davacının feragati ile davacı dava dilekçesindeki talep sonucunun tamamından vazgeçmiş sayılmakta olup, davadan feragat, davacının tek taraflı bir irade beyanı ile yapılıp tamamlandığından, feragatin geçerliliği için feragatin davalı tarafından kabul edilmesine gerek bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu uyuşmazlığının feragat nedeniyle son bulduğunu tespit etme görevi mahkemeye aittir. Mahkemenin, davacının beyanının gerçekten feragat olduğunu ve kanunun öngördüğü şekilde yapıldığını tespit etmesi durumunda davadan feragat nedeniyle uyuşmazlığın son bulduğuna karar vermesi gerekmektedir.
Yukarıda ifade edildiği üzere feragat davacının talep sonucunda vazgeçmesi olup, feragat ile davacı, dava dilekçesinde belirttiği talepten tamamen veya kısmen vazgeçmiş olmaktadır. Davadan feragat ile davacı sadece davasından feragat etmiş olmaz, aynı zamanda söz konusu dava ile istemiş olduğu haktan da tamamen vazgeçmiş olacaktır. Feragat eden davacı artık bu konuda yeniden dava açmayacağı gibi, feragatin her türlü sonucunda da katlanmak zorunda olup davadan feragat edilmekle dava sona ermekte ve kesin hükmün sonuçları doğmaktadır.
7256 sayılı Kanun kapsamına tür ve dönem olarak girdiği halde varlığa ilişkin dava açılmış olan alacaklardan; söz konusu kanunun yayımı tarihinden önce davadan tamamen feragat edilmiş ve feragate ilişkin mahkeme kararı ile kesinleşerek taraflardan birine ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş alacak olması şartıyla kanundan yararlanıla bilinecektir.
Bu durumda da feragat edilen davaya konu olan ve kapsama giren alacakların tamam esas alınarak kanun hükümlerinin uygulanması gerekecektir.