6 siyasi partinin “aynı gemideyiz” duruşu

Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

“Muhalefetin ortak çalışmasının odak noktasını ‘çoğunlukçu değil, hükümetlerin Meclis’e hesap verdiği, güvenoyu mekanizmasının yeniden devreye alındığı, çoğulcu parlamenter sisteme geçiş’ oluşturuyor. Partiler, önümüzdeki ilk seçime “siyasi anlayışımız farklı, ama aynı gemideyiz” mesajıyla gireceklerini açıklayacaklar.”

Farklı siyasi gelenek ve hassasiyetleri temsil eden 6 siyasi partinin “güçlendirilmiş parlamenter sistem” ilkeleri üzerinde titizlikle yürüttükleri ortak çalışma bugün kamuoyuyla paylaşılacak kıvama gelmiş bulunuyor. Parti temsilcileri, hazırlanan metnin “anayasa taslağı değil, parlamenter sistemin ilkeleri” olduğunu ısrarla vurguluyorlar.

Genel olarak ortak çalışmanın odak noktasını ‘çoğunlukçu değil, hükümetlerin Meclis’e hesap verdiği, güvenoyu mekanizmasının yeniden devreye alındığı, çoğulcu parlamenter sisteme geçiş’ oluşturuyor. Yasama ve yürütmeyle ilgili bazı sıkıntıları iktidar çevrelerinde bile zaman zaman dillendirilen, çoğunluk hakimiyetine dayanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin öngörülecek bir geçiş sürecinde terkedilmesi, 6 muhalefet partisinin üzerinde uzlaştığı ana hedef.

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi genel başkan yardımcıları düzeyinde sürdürülen çalışmaların tamamlanmasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun daveti üzerine parti liderleri 12 Şubat tarihinde Ankara’da bir araya gelmişti. 
Bugün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, kamuoyu önünde “parlamenter sistemin güçlendirilmesi” taahhüdünü imzalayacaklar. Liderler, topluma önümüzdeki ilk seçime “siyasi anlayışımız farklı, ama aynı gemideyiz” mesajıyla gireceklerini açıklayacaklar.

Türkiye’nin sorunları uzlaşma gerektiriyor

Sert siyasi kutuplaşmanın sorunları daha içinden çıkılamaz hale getirdiğini, siyasi gücün tek merkezde toplanmasının çoğu zaman karar süreçlerinde toplumsal faydayı sürekli gözeten aklın yakalanmasını engellediğini son üç yılda deneyimledik. Elbette ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş halkın oyuyla, referandumla gerçekleşen anayasa (rejim) değişikliği ile oldu. Ancak bu değişikliğin vadettiği yasama ve yürütme süreçlerinde etkinlik, nitelik artışı sağlanamadı. Özel sektör, büyük beklentiyle desteklediği karar süreçlerindeki hızlanmadan beklediği ölçüde faydalanamadı. Yılların birikimiyle oluşan kamu yönetiminde kurumsal kapasite erozyona uğradı.

Türkiye, jeopolitik konumu nedeniyle kuzeyden güneye, batıdan doğuya çatışma bölgeleri arasında yer alıyor. İkinci yılını dolduran Covid salgını, göçmen sorunu, giderek ağırlaşan ekonomik sıkıntılar, sorunların çözümünü ancak toplumsal uzlaşmayla, top yekûn destek ile çözülebilecek noktaya hızla getiriyor. İktidarıyla muhalefetiyle Türkiye’nin, er ya da geç sorunlarını çoğulcu demokrasi rejimi ve hukuk devleti ortamında çözmeye evrilmesi en büyük dileğimiz.  

Muhalefet partilerinin ekonomik taahhütleri yolda

Türkiye’nin 1876’da başlayan parlamento deneyimini geçmişte aksayan yönlerini de dikkate alan “güçlendirilmiş parlamenter sistem” ilkelerinin açıklanmasının ardından, 6 muhalefet partisi ekonomi politikalarıyla ilgili temel ilkeleri de açıklamaya hazırlanıyor. Partilerin ekonomi kurmayları ekonomin ortak temel ilkeleri ve mevcut ekonomik sıkıntıları da dikkate alarak olası bir iktidar değişiminde uygulanabilecek stratejiyle ilgili de çalışma yürütüyorlar. Muhalefet partilerinin ekonomi alanındaki taahhütlerini de birkaç hafta içinde açıklamaları bekleniyor.

Tüm yazılarını göster