6 ile 8’in şahane uyumu ve figüran sayılar!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Dolar geçen yıl bugünlerde Merkez Bankası'nın döviz satışının etkisiyle 6.8'e demir atmıştı. Bu yıl ise 6 ve 8'in yer değiştirmesiyle oluşan 8.6'lık bir denge görüyoruz. Ancak bu kez denge müdahale ile değil özellikle döviz arzındaki artışla sağlanmış durumda.

Gelin bir yıl önceye dönelim. Günü tam olarak bilme şansına sahip değiliz ama sondan başa giderek, yani oluşan sayılardan yola çıkarak Merkez Bankası’nın kamu bankaları aracılığıyla bol keseden döviz satmaya başladığı dönemi iyi kötü tahmin edebiliriz. Bizleri daha sonra meşhur 128 milyar tartışmasına götüren süreç var ya, işte o dönemden söz ediyoruz.

Merkez Bankası daha önce de zaman zaman satışlar yapıyordu yapmasına da o çok bilindik 6.85 durağanlığı 18 Haziran’da başladı.

Tarih 18 Haziran 2020. Merkez Bankası o gün dolar kurunu 6.85 olarak belirliyor ve bu kur ertesi günün işlemlerinde geçerli olmak üzere ilan ediliyor.

Dolar kuru 27 Temmuz’a kadar geçen sürede yalnızca bir gün 6.83’e iniyor (o da 6.8348), diğer tüm günlerde 6.84 ya da 6.85 düzeyinde oluşuyor. Bir gün bile, bakın bir gün bile 6.85 bir kuruş aşılmıyor, yani 6.86 bir gün bile görülmüyor.

Sonuçta dolar kuru 18 Haziran - 27 Temmuz döneminde, yani 27 iş gününün ortalamasında 6.84 düzeyinde gerçekleşiyor. Aslında o bir günlük 6.83'lük kur olmasa ortalama 6.85'e gelecek. Zaten Merkez Bankası satış kurunun 6.85 olarak bilinmesi de bu yüzden.

İşte bu 6 ve 8'in şahane(!) uyumunun ilk örneğidir.

6 ve 8 başroldedir; 6.80’i 6.84'e tamamlayan 4 de figüran rolündedir.

Dökme suyla değirmen döndürme dönemi 28 Temmuz’da bitiyor. Merkez Bankası piyasadan çekilince “su akıp yolunu buluyor” ve dolar kuru 28 Temmuz’da 6.88’e, 29 Temmuz’da 6.94’e çıkıyor ve artış süreci başlıyor.

6 ile 8 yer değiştirdi

Geçen yılın haziran-temmuz aylarındaki kadar değilse bile yirmi işgününü kapsayan yaklaşık son bir aydır dövizde yine belirgin bir durağanlık var.

Merkez Bankası tarafından 17 Haziran’da 8.62 olarak ilan edilen dolar kuru, aradan yaklaşık bir ay geçti ve 14 Temmuz’da 8.61 düzeyinde kaldı.

Kurda bu sefer geçen yıla göre çok belirgin bir dalgalanma yaşandığı kesin. Kur bu dönemde 8.60 ile 8.75 arasında gidip geldi. Yirmi günün ortalaması ise 8.67 olarak belirlendi.

İşte 6 ve 8'in uyumu bu kez 8 ve 6 biçimini alarak oluştu, figüran da 8.67'nin 7'si oldu.

BUGÜNLERDE NELER YAŞANIYOR?

Geçen yıl dolarda Merkez Bankası satış yaptığı için 6.85 olarak bilinen o malum yatay çizgi oluşmuştu. İyi de bu yıl son bir ayda 8.67 düzeyindeki dengenin oluşmasını sağlayan ne; yoksa Merkez Bankası yine mi döviz satıyor?

Yok yok, Merkez Bankası’nın döviz satması söz konusu değil. Bu yıl denge kendiliğinden oluşmuş durumda... Yani arz ve talep dengesi.

Bir tarafta ekonomik temelli etkenler var, diğer tarafta dış politikadaki gelişmelerin piyasaya olumlu yansıyan, en azından olumsuz olmayan etkileri söz konusu.

Ekonomik etkenler

Ekonomik temelli etkenlerin ilk sırasında hiç kuşku yok ki döviz arzında ortaya çıkan artış bulunuyor. Döviz arzını artıran da yine hiç kuşku yok ki turizm sektörünün bu yıl geçen yılla kıyaslanmayacak ölçüde canlılık kazanması. Tabii ki dış turizmden söz ediyoruz. Gerilmiş bir yay gibi tatil sayıklayanlar, seyahat yasaklarının kaldırılmasıyla birlikte Türkiye’ye akın etti ve bu sayede turizmde büyük bir canlılık yaşanır oldu.

Bir yandan döviz arzı artarken, diğer yandan da döviz talebi büyük ölçüde durdu. Döviz talebinden kastımız da yabancı çıkışı. Özellikle mart ayında olmak üzere mart ve nisanda portföy yatırımlarından yüklü miktarda çıkış gerçekleştiren yabancılar son iki aydır bir anlamda artık daha sakin. Fazla döviz girişi yok ama dramatik bir çıkış da yaşanmıyor.

Böylece döviz arz ve talebinde arz lehine belirgin bir fark oluşmuş durumda. Son dönemde dövizin yatay seyretmesindeki en büyük etkenlerden biri bu.

Dış politikadan yansıyanlar...

Dış politikada da Türkiye’nin canını sıkmayacak gelişmeler yaşanıyor. Ne var ki canımızın sıkılmamasının bir maliyeti var ama o maliyeti görmezden gelmeyi tercih ediyoruz.

Her ne kadar hala her kur yükselişince parmağımızla oraları işaret ediyorsak da yurtdışından herhangi bir atak girişimi olmadığı ortada.

Bir aydır kurun sabit seyretmesi yalnızca dövizdeki arz-talep dengesinin kurulmasına bağlı değil tabii ki. Dış ilişkilerde de “ılık” bir dönem yaşanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden arasındaki görüşme iyi geçti. Artık iyiden ne anlarsanız! Hem zaten Türkiye’nin Kabil havaalanı için pozisyon alması yönündeki isteğe hayır dememesinden sonra bu görüşmenin kötü geçmesi de pek beklenemezdi.

Dış politikada hemen her şey karşılıklı. Örneğin, "Kabil havaalanını koru, Halkbank davası görülmesin” gibi.

Bu davanın görülmesi ertelenirse ve ABD’den Türkiye’ye dönük olumsuz bir mesaj verilmezse bu tabii ki yabancı yatırımcının Türkiye’ye bakışını etkiliyor ve biraz önce sıraladığımız ekonomik etkenlere olumlu yönde yansıma yaşanıyor. Türk menkul kıymetlerine çok sıcak bir ilgi gösterilmiyorsa da kaçarcasına çıkış da söz konusu olmuyor.

Dolayısıyla 6 ve 8 uyumu, 8 ve 6 olarak bir süre daha devam edeceğe benziyor. Ama 3 Ağustos’ta açıklanacak enfl asyon yüzde 19’u bulursa ve bu düzeyin altında kalacak faize bakan vatandaş “Bak bir süredir de ucuz” diyerek yeniden dövize hücum ederse 8 ve 6 arasındaki bu uyum fena halde bozulur.

Tüm yazılarını göster