Son aylarda Türkiye’nin ülke risk primlerinde istikrarlı bir yükseliş var. Günlük hayatta bunun etkilerini henüz doğrudan hissetmiyor olsak da, CDS primlerinin yükselmesi pek çok açıdan ekonominin dengesi için bir tehlike işareti.
CDS nedir, nasıl belirlenir?
En basit halinden başlayalım. “Credit Default Swap”ın baş harflerinden oluşan bir kısaltma. Borcun ödenmeme riskine karşı ödenen sigorta primi anlamına geliyor. Devletlerin, yerel yönetimlerin ve şirketlerin çıkardıkları borçlanma senetlerinin vadeleri geldiğinde ödenmemesi riskine karşılık yatırımcıların ödedikleri bir kefalet bedeli olarak da düşünülebilir.
Uluslararası yatırım bankaları, CDS'leri ilgili ülkenin makroekonomik göstergeleri ve bunların trendlerindeki değişimleri dikkate alarak çıkarır ve borcun ödenmemesi durumunda ödemeyi bu bankalar üstlenmiş olur. Doğal olarak ekonomik göstergeleri sağlam ve borç geri ödememe ihtimali düşük ülkelerin CDS primleri düşük, geri ödemekte sorun yaşayacağı düşünülen ülkelerin risk primi yüksek değerler alır.
CDS primlerini neler etkiler?
CDS primlerini ekonominin tansiyonu olarak görmek mümkün. Ülkenin ekonomik bünyesi bağışıklık sistemi ne kadar zayıfsa risk primi de o denli yükselir. Cari açık, bütçe açığı, büyüme, işsizlik, enflasyon, döviz rezervleri, bankacılık sisteminin sağlığı gibi ülkeye has göstergeler CDS primlerini etkileyebildiği gibi, savaş, kuraklık, salgın, küresel ekonomik krizler gibi dış faktörler de CDS’lere yön verir. Ülkelerin CDS’leri aynı zamanda piyasada işlem gördüğü için sürekli olarak değişir ve herhangi bir ülkenin en kısa vadeli ekonomik göstergesidir.
Türkiye’nin CDS primleri neden yüksek?
Önem sırasına göre olmamakla birlikte, Türkiye’ni risk priminin son dönemde hızla yükselmesinde etkili olan faktörleri şöyle özetlemek mümkün:
● Enflasyonun aşırı yükselmesi,
● Enflasyondaki artışa karşı etkili adımlar atılmaması,
● Kurdaki oynaklık,
● Para politikasındaki belirsizlik,
● Kurdaki yükselişi engellemek/yavaşlatmak için yüklü miktarda döviz satışı
● Net döviz rezervlerinin çok düşük olması,
● Merkez Bankası bağımsızlığı algısının zayıflaması
● Cari dengenin bozulması,
● Enerji fiyatlarının yüksekliği,
● Rusya-Ukrayna Savaşı,
● Diğer ülkelerin Merkez Bankalarının faiz artırımına başlaması
Türkiye’nin risk primi 2018’den itibaren yüksek seyrediyor. Ancak 2021’i ikinci yarısından beri akran ülkelerden ayrışarak çok daha yüksek değerler almaya başladı.
Diğer ülkelerin CDS primleri kaç?
15 Temmuz tarihli www.worldgovernmentbonds.com verilerine göre, CDS primi en düşük olan ülke, 13 baz puan ile Hollanda. Onu Almanya ve İngiltere takip ediyor. ABD’nin primleri 20 baz puan düzeyinde. Akdeniz ülkelerindeki primler daha yüksek. İspanya ve İtalya listedeki en riskli Avrupa Birliği ülkeleri. En yüksek CDS primi 13 bin 775 ile Rusya’ya ait. Türkiye 883 puan ile ikinci, Brezilya 324 puan ile üçüncü sırada.
Yüksek CDS primlerinin etkileri nelerdir?
CDS primlerinin yükselmesi, borçlanma maliyetinin de artması anlamına geliyor. 300 baz puanın üzerinde CDS’e sahip ülkeler aşırı riskli kabul ediliyor. Yüksek CDS, yüksek risk anlamına geldiği için, CDS primleri yüksek olan ülkelerin dış borçlanma faizi de yükseliyor. Ancak arada doğrusal bir ilişki yok. Bu, Türkiye’nin borçlanması için de geçerli. Hazine, şubat ayında yüzde 7,25; martta yüzde 8,60 faizle borçlanmıştı. Son tahvil ihracındaki faiz, 2006’dan sonraki en yüksek faiz oranı olmuştu.
Bununla birlikte bir ülkenin CDS primlerinin aşırı yükselmiş olması, o ülkenin borçlarını ödeyemeyeceği anlamına değil, ödeyememe olasılığının arttığı anlamına geliyor.