Geçen hafta açıklanan tüketici güven endeksi Aralık ayında 58.8 oldu. Kasım ayına göre endekste düşüş görsek de 2018’in Aralık ayına göre burun farkı ile artış yaşandı. Yani 2019 yılını 2018’in küçük bir adım da olsa önünde kapattık. Aslına bakarsanız önemli olan bu değil. Önemli olan tam 16 aydır gerilemekte olan tüketici güvenindeki seyrin nihayet az da olsa pozitife geçmiş olması.
Tüketici güven endeksi Ağustos 2018’de gerilemeye başladı. Daha sonra açıklanan her verinin önceki yılın altında kaldığını gördük. Ta ki bu aya kadar. Aralık 2019’da endeks tekrar yıllık bazda artmaya başladıysa da hala son derece düşük. Tüketici tarafında durum bu. Üretim tarafındaki son durumu da bu hafta göreceğiz.
Üretim tarafında dört endeksimiz var: sanayi (reel kesim), inşaat, perakende ve hizmet. Güven endekslerindeki ilk bozulma Mart 2018’de inşaat sektörü güven endeksinde başlamıştı. Ondan bir ay sonra perakende ve hizmet sektörleri eksiye düşmeye başladı. Sanayi güven endeksi diğer sektörlerden bir müddet sonra Haziran 2018’de yönünü aşağı çevirdi. Dört sektör endeksindeki negatif seyir Ağustos ve Eylül aylarında sona erdi ve her endeks 2018’deki değerlerinin üzerinde değerler almaya başladı.
Yani üretim tarafındaki güven endeksleri tüketici güven endeksine göre daha önce gerilemeye başladı ve yine tüketici güveninden daha önce yükselişe geçti. Tüketim tarafındaki güvenin daha geç bozulması ve daha geç toparlanmasını nasıl açıklamak gerekir? Bunun cevabını başka bir güne bırakalım.
Bu Çarşamba sabah 10’da TÜİK, inşaat, perakende ve hizmet sektörleri güven endekslerinin, Perşembe sabah 10’da TCMB, reel sektör (sanayi) güven endeksinin Aralık sonuçlarını açıklayacak. Dört endekste de Aralık değerlerinin, 2018 Aralık değerlerinin üzerinde geleceğine kesin gözüyle bakabiliriz.
Yani 2019’un son günlerinde geleceğe yönelik güven ve beklentiler, geçen senekinden daha iyi durumda. Özellikle üretim tarafında durum bu iken tüketici tarafında daha zayıf bir performans var.
Brexit’te dönüm noktası
Geçen hafta Brexit sürecinde de bir dönüm noktası oldu.
Üç yılı aşkın süredir devam eden belirsizliğin sonuna gelmiş görünüyoruz. 20 Aralık’ta Avam Kamarasında yapılan ve 234’e karşı 358 ile sonuçlanan oylama ile, İngiltere’nin 31 Ocak 2020’de AB’den ayrılması kesinleşti.
Küresel etkilerin ne yönde ve ne boyutta olacağına, bundan sonra İngiltere’nin AB ile yapacağı ticaret müzakerelerinin kapsamı belirleyecek. Türkiye’nin bu süreçten nasıl etkileneceği ise, İngiltere ile yapacağı anlaşmalara bağlı olacak.
Daha önce farklı kurumlar tarafından yapılan araştırmaların hepsinin sonucu şunu gösterdi: İngiltere AB ile ve Türkiye de İngiltere ile ne kadar derin ve geniş birer anlaşma yapar ise, Türkiye bu süreçten o kadar karlı çıkacak. Tam tersi durumda ise o kadar zarar görecek.
11 milyar dolar ile İngiltere Türkiye’nin ihracatında ikinci sırada yer alırken, 7.5 milyar dolar ile en çok ithalat yaptığımız 7. ülke. Bunun yanı sıra doğrudan yatırımlar ve portföy yatırımlarında, turizmde Türkiye için çok önemli bir partner.
İşte bu nedenle gerek hükumet gerek STK bazında önümüzdeki dönemde İngiltere ile daha yakın ve proaktif müzakere yürütülmesi gerekiyor.