DÜNYA Gazetesi’nin kuruluş yıl dönümlerinde, gazetenin “ekonomi ihtisas gazetesine” dönüştürülmesinin arka planında erişilebilir ayrıntıları erişebildiğim kadar paylaşıyorum. Cahit Düzel, Asaf Ardak, Alp Orçun, Emine Munyar, Taylan Ertan ve Veysi Seviğ ile yaptığım görüşmelerden edindiğim bilgileri yazıya aktarıyorum ki gelecekte bu konuları merak edenler, nereye bakabileceklerinin izini bulsun. Geçen yıl kaleme aldığım yazıda da belirttim; tanıklarının sağ olduğu bir dönemde böylesi çalışmaları yapmalıyız ki, eksiklerimizi tamamlasınlar ve yanlışlarımızı düzeltsinler. Sahada olayın içinde yaşamış olanlarla yaptığım görüşmelerde aldığım notları yazılı belge haline getirdikten sonra geri dönüşler yapıyorum; sözlü anlatımın “gevşekliği”, “yazılı belge” disiplinine taşınsın istiyorum.
Osman Ata Ataç 2 Mart 2021 tarihli yazısında, DÜNYA Gazetesi’nin 1 Mart 1952’de yayın hayatına katıldığı notunu düşüyor. Gazetelerin iç yönetimlerinde hareketlilikler her zaman olmuştur. Nezih Demirkent bana Hürholding Koordinatörü Osman Nuri Torun’un işine nasıl son verdirdiklerini anlatmıştı. Aradan uzun bir süre geçmeden, o dönemi içerde yaşamış olanların anlatımıyla Arda Gedik ve ekibi, gazetenin sahibi Erol Simavi’ye Nezih Demirkent’in işine son verdiriyor.
DÜNYA Gazetesi’nin ekonomi ihtisas gazetesine dönüştüren sahip- yönetici Demirkent’in yaptığı işin “anlamını” daha derinden kavrayabilmek için gelişmelerin başka boyutlarını da görmek gerekiyor. 1979-1980 yıllarında DÜNYA Gazetesi’nin mülkiyeti İhsan Altınel’e aitti. Daha teknik anlatımıyla İhsan Altınel Holding’in bir iştirakidir. Asaf Ardak, Cahit Düzel’ in 1 Mart 1981’de DÜNYA’nın Genel Yayın Müdürü olduğunu anımsıyor. DÜNYA Gazetesi’nin dönüşüm sürecine katkıları olanlardan biri de Asaf Ardak’dır. Şimdi akıllarda kalmamış olabilir ama İstanbul Ticaret Odası’nın dönemin Basın Sorumlusu Yücel Demirkuş’u da anımsamak gerekiyor.
DÜNYA Gazetesi’nin ekonomi ihtisas gazetesine dönüştürülmesi sürecinde, Saadet Zengin, Neşe Düzel, Nail Beba, Emine Munyar, Yaşar Kaya, Engin Ardıç, Erhan Çayhan, Refik Beler, Meliha Okur, Handan Görgünay, Namık Ahıska, Nurettin Elhüseyni, Seyfi Özgüdür, İsmet Özkul, Haluk Onuk, Gülçin Telci gibi gazeteciler de yer alıyor. Cahit Düzel görevi kabul etmeyince İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde öğretim üye yardımcısı olan Alp Orçun görevi üstlenir. Asaf Ardak Yaz İşleri Müdürü’dür; Erhan Key, Erhan Çayhan da o dönemde ekibe katılan gazetecilerdir.
Alp Orçun, öğrenci hareketleri nedeniyle hapis yatmış, çıkınca da ekonomi konusunda ihtisaslaşan gazetecilik yapmaya karar vermiştir. ANKA Ajansı’nda da deneyim kazanmıştır. Hürriyet, ANKA Ajansı’na abone olduğu için Nezih Demirkent ile de ilişkileri vardır. Biraz özel bir konu ama o dönemin ekonomi gazeteciliğine farklı bir pencere açan Ali Gevgilili’nin asistanı Mukaddes Orçun da Alp Orçun’un eşidir.
Prof. Dr. Orhan Oğuz, siyasetten ayrılınca, İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nin Sultanahmet’teki tarihi binasının yanmasından sonra başkanlık görevine getiriyor. Oğuz, Akademi’yi ayağı kaldırma görevini üstlenince, çevresinde yeni bir ekip oluşturuyor. O ekip arasında Alp Orçun, Rüştü Bozkurt, Ömer Dinçer, Nejdet Tekin gibi kamuoyunun bildiği insanlar da vardır.
Alp Orçun’un anımsadığına göre Nezih Demirkent, 17 Aralık 1981 günü Hürrriyet’teki görevinden resmen ayrılıyor. DÜNYA Gazetesi’nin sahibi olunca dönüşüm çabalarının ilk Genel Yayın Müdürü Cahit Düzel’in istediği yüzde 10 hisse talebi karşılanmayınca görevi bırakması üzerine, Demirkent de 1982 yılının Ocak ayında Alp Orçun’a öneriyor. Alp Orçun, yaklaşık 8 ay sonra 1 Ağustos 1982’de DÜNYA Gazetesi’nin genel yayın yönetmenliği görevine başlıyor. Nezih Demirkent ve Alp Orçun, gazetenin yayın politikasını tartışıyorlar. Ulaştıkları karar şöyle: “Siyasetten uzak durulacak. Ekonomi odaklı haberlere ağırlık verilecek. Standart ekonomi gazetelerinin siyasi ağırlığı vardır; DÜNYA, en azından bu aşamada ‘tek gazete’ olma hedefine yönelecek”
Alp Orçun, bu arada bir iş teklifi daha alıyor. Osman Saffet Arolat, Milliyet’te yönetici konumundadır; Orçun’a DÜNYA’dan ayrılarak kendi gazetelerine gelmesini öneriyor. Alp Orçun’da bilerek kabulü güç koşullar ileri sürüyor; öneriyi, Nezih Demirkent’le de paylaşıyor.
DÜNYA Gazetesi’nin 42 yıllık yayın hayatına ışık tutan bir anısını da paylaşıyor Orçun: “O dönemde projelerimiz ve kredi imkanları da vardı, ama Nezih Demirkent kabul etmedi. Bu tutumu “bağımsız gazete yayınlamanın” gereğiydi onun açısından. İlkeli bir gazetecilik benimseyen Demirkent, ilkeye sadakatini koruyordu. Orçun, bir başka Nezih Demirkent ilkesini daha paylaşıyor: “Başkalarının fikirlerini dinlemek, bilgilenmenin en kısa yoludur.”
Demirkent’in bu ilkeye ne denli sadık olduğunu birebir yaşayanlardanım. Bir hafta sonu Cağaloğlu’ndaki binada yazı işleri katına çıkarken merdivende yakaladı. “Tutturdun bir KOBİ-BOBİ, yazıyorsun. Şu konuyu bana etraflıca anlat” dedi. Hazırlık yaptıktan sonra Alp Orçun’un da katıldığı bir toplantıda uzun uzadıya konunun ayrıntılarını anlattım. O toplantıdan sonra da aramızdaki ilişki vefatına kadar daha sıkılaşarak devam etti.
Sahadaki üreticilerin birikimlerini gazete aracılığıyla bütün ülkeye yansıttığı için yıllar sonra Bülent Eczacıbaşı ile yaptığımız bir söyleşide, kendisinden “Bize Anadolu’yu anlatan DÜNYA Gazetesi olmuştur” değerlendirmesini duydum.
Gazetenin yayımlanmasında önemli emeği olanlardan biri de Asaf Ardak’dır… Ardak, gazetenin ilk baskısını alıp Nezih Demirkent’in odasına çıkıyor. Genel Yayın Müdürü ve bütün yetkililer hep bir orada. Başlıklar, alt başlıklar ve haberler taranıyor,
– Nezih Demirkent, bu disiplinini vefatına kadar hiç gevşetmeden sürdürdü- bulunan eksikler ve yanlışlar hemen düzeltiliyor. Gazete döndüğünde yapılan toplantıların birçoğuna katıldım. Çalışanlara iş titizliğini sürekli hissettiren bu gözetim ve denetim disiplinini çok önemli buluyorum. Ne zaman bu disiplin gevşedi, önemsenmedi, o zaman işler de aksamalar oldu.
Gazeteciliğin başkenti İstanbul olsa da siyaset başkenti Ankara’yı sağlama almadan bir yayının yaşama şansı azdır. Üstelik, o dönemde ekonomik tercihler değişmiş; Ankara’nın ağırlığı da artmıştır. Ankara Bürosu’nun sürekli desteklenmesi gerekmiştir.
Ankara cephesinin komutanları, Taylan Erten ve Vecdi Seviğ’dir. Her ikisi de Ajans TÜBA kadrosundan ayrılmış, DATA adlı haber ve araştırma şirketi kurmuşlardır. TÜBA’nın bütün içeriğini bu yeni yapılanmaya taşımışlardır.
Cahit Düzel, Seviğ ve Erten’i arayarak, “Alman Haber Ajansı DPT’nin Ankara Temsilcisi Raşit Gürdilek’den gelişmeleri öğrendim. Ankara’da bir bürom var, işbirliği yapalım” der.
Taylan Erten İstanbul’a geldiğinde, Cahit Düzel kendisini Nezih Demirkent ile tanıştırıyor. Demirkent, “DATA’nın DÜNYA Gazetesi’ne ‘Taşeron Ankara Bürosu’ gibi çalışmasını öneriyor. Hizmet bedeli fatura karşılığı ödenecektir. Önerdiği hizmet bedeli ise büronun kirasını ve diğer giderlerini karşıladığı gibi, günün koşullarında iki gazeteciyi geçindirecek yeterliliktedir.
Taylan Erten ve Vecdi Seviğ, o günleri gülümseyerek anımsıyor: “Ankara’da iki ortak, durumu değerlendirdik - sanki başka şansımız varmış gibi - Cahit Düzel’e olumlu yanıt verdik” diyorlar.
Nezih Demirkent, 11 Aralık 1981’de Hürriyet’ten ayrılıp DÜNYA’yı yeni bir kimlikle çıkarmaya başladıktan bir süre sonra Ankara’da olup biteni gözetlemek için gidiyor. O an elektrik kesintisi olduğu için 4 kat tırmanarak büroyu görüyor; daha geniş bir büroya çıkılmasını, temsil görevinin de CHP eski milletvekili Akın Simav’a devredilmesini istiyor.
Ankara’da abone işlerini DATA yürütecektir… Dağıtım işlerini Yusuf Baltacı yapacaktır. Büro, yeni bir işyerine taşınıyor; idari işler koordinasyonunu da 1980 öncesinin Basın Yayın Genel Müdür Yardımcısı Uğur Büke üstleniyor. Erten, Büke ve Seviğ, PTT görevlilerine bağış vermeyi beceremeyince birkaç dakika sonra telefon ve telekslerin kesildiğine da tanıklık ediyorlar.
Ankara Bürosu, ilk önemli sınavını 6 Kasım 1983 milletvekili genel seçimlerinde veriyor. TRT haber merkezinde görevlendirilen Aytül Gürtaş, küçük hesap makinesiyle aldığı bilgileri değerlendiriyor. 7 Kasım sabahı DÜNYA Gazetesi’nin son baskısı milletvekili sayısını doğru biçimde okuyucusuna iletiyor.
Ankara Bürosu’nun emektarlarından Naci Akın abone ve dağıtım işlerini omuzlamıştır. Ankara’da abone sayısı 500’e çıkmıştır. Cengiz Özdiker’de “sektör ekleri” sorumlusu olmuştur. Ankara Bürosu’na emek veren isimler arasında Turhan Salman ve Nergis Bozkurt’u da anmalıyız.
İstanbul’a dönersek Vahap Munyar, Sevin Okyay, Enis Berberoğlu’nun katılmasıyla zenginleşen kadronun iş yaşamının birikimleri ayrı bir yazı konusu.
Dönemin koşulları elverdiği ölçüde emekli gazetecileri kollamak Nezih Demirkent’in uygulamalarından bir diğeridir. Fasih İnal, unutulmaması gerekenlerden biri. Ayrıca, Güngör Uras, Cem Alpar, Uğur Tandoğan, Murat Feyman, Veysi Seviğ, Selahattin Tuncer ve bu satırların yazarı da DÜNYA Gazetesi’ne omuz verenler arasında yerlerini alıyor.
Bir çağrı yapmak isterim: Ülkemizde kuruluş ve kurumlar yazılı belgeler halinde “hafıza oluşturma” konusunda üretken değil. Ülkemizin kurumsallaşmış ve sanayinin öncülüğünü yapmış bir sanayi kurumunun, tarihi yazdırılmak istendi; her şeyi kayıtlı olan kurumun arşiv yapısı böyle bir çalışmanın yapılmasını sağlayamadı.
Ülkemizin sanayileşmesinde ayrıcalıklı bir profesyonel olan Dr. Şahap Kocatopçu’nun hayatı yazdırılmak istenince aynı sorunlarla karşılaşıldı. Hayatta “keşke” deme hakkına sahip olmadığıma inanırım. Dingin bir zamanda geriye dönüp neleri eksik bıraktığımı sorguladığımda, Şişecam’da yöneticilik yapanların “sözlü anlatımlarını” – Şişecam Dergisi’nde o görevi kısmen yerine getirdim- yazıya neden aktarmadığımı kendime sorar, onu önemli bir eksiklik olarak not ederdim.
Kuruluş ve kurumların “yazılı hafızasını” oluşturmak, aynı dönemi yaşamış çok sayıda insanın sözlü anlatımı önemli. On tane öznel anlatımdan, büyük bir nesnel anlatıma ulaşılıyor. Gelin DÜNYA’nın dününe ve gününe katkı yapanların anımsadıklarını yazıya dökelim. Burada yazılanların eksikleri varsa tamamlayalım, yanlışlarını düzeltelim… Bu görevi yapalım ki, spekülasyonlar, popüler anlatımlar en aza inmiş olsun….