Zamanında Apple distribütörü olarak tanıdığım Bilkom için bugün, Türkiye’de yeni nesil sınai üretimi ve tedarik zincirini şekillendiren bir şirket ifadesini kullanabiliyorum. İfade gözünüze büyük göründüyse, ifadeye değil Bilkom’un yaptıklarına bakmanızı öneririm.
Bir işi ne kadar iyi yaptığınızı, o işe ne ölçüde sahip ve hâkim olduğunuz belirler. Bunu Bilkom’a uyarlarsam, “Bilkom Güvencesiyle” sloganından bahsetmem gerekiyor. Türkiye’de bir dönem zincir mağazalarda bir markanın ürününü satın aldığınızda ve bir sorun yaşadığınızda ürünü markanın kendisine ulaştırıyordunuz. Büyük sıkıntıydı. İkinci Dünya Savaşı’nı görmüş rahmetli babaannemin tasarruf ederek yaşadığı –ve bizim torunlar olarak anlamadığımız- hayatına benziyor ama bu örnekle başlamak istedim.
Bunun nedeni, büyük laflar etmek ve ihtiyacı karşılayan işler arasındaki farka dikkat çekmek. Türkiye’yi Apple ile tanıştıran Vural Yılmaz’ın kurduğu Bilkom, 1984’te Komili Grubu ve 2000’de Koç Grubu bünyesine dahil olurken Apple’ın Türkiye’de Apple IMC organizasyonunu kurması ile geleceği tartışılan bir şirket haline geldi. Bu dönemde kendisini dönüştürmeyi başaran şirket, bugün dünyanın kendi alanında lider markalarının Türkiye distribütörlüğünü yapıyor.
Son toplantılarında PlayStation’ın distribütörlüğünü aldıklarını açıklayan Bilkom Genel Müdürü Fikret Ballıkaya’nın yine en fazla karşılaştığı soru, servis ve desteğin nasıl olacağını konu aldı. İyi bir oyuncu olan Ballıkaya’ya oyunlar hakkında sorular soranlar da tatmin edici yanıtlar aldılar. Finansal sonuçlar zaten haber değeri taşımıyor çünkü halka açık bir şirket olması nedeniyle Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) medyadan iyi bir kaynak. Yine de Ballıkaya’nın 2023’te 2022’ye oranla iki katına büyüdüklerini belirttikten sonra “yüzde 97’lik büyüme için herhalde iki kat diyebiliriz” diye ayrıntılandırdığı büyüme verisi, şirketin son 5 yılda lira bazında 10, dolar bazında ise iki kat büyüdüğünü gösteriyor.
Ancak Bilkom’un hikâyesinde rakamlardan daha önemli bir başlığı, yokluğunun yarattığı etki oluşturuyor. Bilkom’un artık Türkiye distribütörlüğünü yapmadığı Fitbit’te saat kordonunun kopan parçası için dükkan gezmekten hacı olduk. Herhalde internetten başka bir kordon alıp sorunu çözeceğiz ama renk uyumu bozulacak. Bu, Bilkom’un odaklandığı tüketici deneyimindeki rolünü açıklayan bu örnek ancak benim kişisel deneyimim çok da kişisel boyutla ilgili değil.
Bilkom ile Bergama Tapınağı’nın orijinal halini deneyimlemeyi sağlayan akıllı telefon ve tablet uygulamasını yerinde görmek için Bergama’ya gittiğimde, tapınağın UNESCO tarih mirasına dahil edilmesi söz konusuydu. Teknoloji ve tarihi birleştiren çok iyi ve basit bir uygulama Bilkom’u açıklamak açısından önemli. “Roket teknolojisi” yerine belirli bir noktada cihazı kalibre ederek uygulama içinden deneyimi yaşatmak, işe muazzam değer kazandırıyordu.
Yeni ekonomimizin ihtiyaç duyduğu yapı taşları
Bergama’da aldığım ders, Bergama Tapınağı’nı bir yandan UNESCO tarih mirasına dahil etmek isterken diğer yandan kolay çıkılsın diye teleferik kurma şeklindeki Türkiye gerçeğiydi. Tur şirketleri Bergama’yı sadece bir bak-geç noktası olarak kurguladıklarından bölgede, tarımda ihtiyaç duyulan suyu biriktirmek için benzer öneme sahip bir diğer tarihi eseri sular altında bırakacak bir baraj kuruluyordu. Parayı tarımdan kazanan çiftçiler, bu tarihi miras konusunda herhangi bir hassasiyete sahip değildi. TCL’in Türkiye’de üretime başlaması ve ofis açmasının hikâyesi, bu açıdan büyük önem taşıyor.
TCL televizyon işini Türkiye’de Bilkom ile kuruyor
Bilkom-TCL ilişkisinin 2023 sonuna kadar uzanan dört yıllık hikâyesinde Türkiye içindeki satış rakamları 15 bin, 35 bin, 70 bin ve 135 bin olarak yani her yıl iki katına büyüme ile gerçekleşiyor. Bir analist, 2023’teki pazar payını adet bazında yüzde 3,6 civarında hesaplarken Ballıkaya ciro bazındaki payın yüzde 5 civarında olduğunu söylüyor. Bir diğer analist, ithalata dayalı modele oranla TCL’in yüzde 60’a varan maliyet avantajına sahip olabileceğini ifade ediyor.
Bu da, TCL’in Çerkezköy’deki Arçelik fabrikası içinde üretilmesinin değerini gösteriyor. İhracat başladığında bu değerin daha da yükseleceğinden kuşku yok. Pandemi dönemimde TCL kadrosu Türkiye’ye gelemezken bu üretim hattının yatırımını yapan ve kuran Bilkom’un yeni değer önermesini yazarken bu örneği baz almamız önem taşıyor.