Önce bir özür…
Geçen haftaki “2024 Bütçesi 2023 Yılını Aratmayacak Gibi…” başlıklı yazımızda özellikle 2024 yılı bütçesiyle ilgili bazı rakamların farklı olduğunu gördük. Özellikle bu farklılığın temel nedeni kavramsal anlayıştan kaynaklı. Bilindiği üzere; merkezi yönetim bütçesi genel, özel ve denetleyici ve düzenleyici kurum bütçelerinden ibaret. Biz ifademizi merkezi yönetim bütçesi üzerine yoğunlaştırmış idik. Oysa bilinen bütçe daha çok genel bütçe ve rakamlar da buna ilişkin.
Sonuç itibariyle özetleyecek olursak; bütçe açığı, 2,6 trilyon lira olduğu halde kaleme alırken 1,6 trilyon lira olarak yazmışız ve dolayısıyla bu yanlışı düzeltmemiz gerekiyor.
24 Ocak 1980 sonrası 44 yılda hangi noktadayız?...
Bilindiği üzere, 24 Ocak 1980 kararları Türkiye’nin ekonomi tarihinde bir dönem noktası.
Gerçekten de başlangıçta bir koalisyon hükümetinin aldığı çok radikal kararlar. 24 Ocak kararları sonrasında da 12 Eylül 1980 darbesinin desteğinde bir program. IMF’nin çok etkin rol aldığı stand-by anlaşmasına dayalı bir karar seti.
Bu kararların en tipik özelliği, ekonomide tam ve radikal bir dönüşümün olması. Gerçekten de daha önce uzun yıllar ekonomiye damgasını vuran müdahaleci ve karma ekonomi anlayışının geçerli olduğu yaklaşımdan daha liberal bir anlayışa geçilmiş olması çok önemli.
Şimdi aradan 44 yıl geçti. Ne değişti? Rakamlara bakarken aynı zamanda rakamların içeriğine ve niteliğine de bakmak lazım.
- %32,7 oranında devalüasyon yapılarak günlük kur ilanı uygulamasına gidilmişti.
- Devletin ekonomideki payını küçülten önlemler alınmış, KİT'lerdeki uygulamaya paralel olarak tarım ürünleri destekleme alımları sınırlandırılmıştı,
- Gübre, Enerji">enerji ve ulaştırma dışında sübvansiyonlar kaldırılmıştı,
- Dış ticaret serbestleştirilmiş, yabancı sermaye yatırımları teşvik edilmiş, kâr transferlerine kolaylık sağlanmıştı,
- Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri desteklenmişti,
- İthalat kademeli olarak liberalize edilmiş, ihracat; vergi iadesi, düşük faizli kredi, imalatçı ihracatçılara ithal girdide gümrük muafiyeti, sektörlere göre farklılaşan teşvik sistemi ile teşvik edilmiş idi.
Peki 44 yıl sonra şimdinin ekonomi politikaları nasıl?...
- Önce enflasyon ya da vatandaşın alım gücü başlığı açısında bakalım. Enflasyon, 1980 yılında yüzde 107 olarak gerçekleşti. Şimdi de 2023 sonu itibariyle TÜİK’in resmi enflasyonu yüzde 65 iken, hissedilen enflasyon oranı yüzde 129, ENAG enflasyonu yüzde 127 oldu. Dolayısıyla 44 yıl sonra ve özellikle de bu Hükümetin 22 yılı geride bırakan uygulama döneminde en yüksek enflasyon ile baş başa kaldık.
- Döviz (dolar) 1980 yılında yüzde 32.7 oranında devalüe edildi, kur serbest bırakıldı. Elde döviz bulundurmanın cezası kaldırıldı. Şimdi ise çok farklı bir durum yok. Dövizin kontrol ya da en azından baskı altında tutulduğu algısı hakim. Buna rağmen 2023 yılı boyunca dolar yüzde 61 oranında değer kazanarak 2023 yılı sonu itibariyle 30.28 liraya yükseldi.
- Malum 24 Ocak 1980 kararlarıyla pek çok kamu üretim, dağıtım ve satışları piyasanın kendi dinamizmine bırakıldı. Yani devletin ekonomideki payı küçültüldü. Ama şimdi tersine bir yöneliş var. Devlet eliyle tanzim satış merkezleri kurulması politikalarına geçildi. Tarım satış kooperatifleri satış mağazalarının sayısının bine çıkarılması kararlaştırıldı. Bu gidişat suyun akışını tersine çevirmek gibi algılanır oldu.
- 24 Ocak 1980 kararlarıyla uygulaması kaldırılan devletin piyasalarda fiyat denetimi yeniden gündeme sokuldu. Haksız fiyat artışı yapanlarla mücadele edileceği beyan ve uygulamaları en yetkili ağızlar tarafından ifade edilir oldu. Sinekle mücadele için bataklığı kurutma yerine adeta bataklıkta sinek avlama yolu tercih edildi. Bu da dünya ve ülke gerçeğinin aksi bir tavır olarak şekillendi.
- Devletin sübvansiyon uygulamaları 24 Ocak 1980 kararlarıyla önemli ölçüde yürürlükten kaldırılırken şimdi tersi bir anlayışla devlet belli mal ve hizmet ürünlerinde sübvansiyon uygulamasına geçti. Ulaşım, enerji gibi sektörlerde bunun örnekleri var.
- Bu arada devletin, dış ticarete yönelik 24 Ocak kararlarıyla getirilen liberal politikalarının yerini özellikle ithalatta daha müdahaleci politikalar aldı. Canlı hayvan ithalatını devletin üstlenmesi ve tümüyle özel sektöre yasaklaması bunun son bir örneği.
- …
Bu örnekleri artırmak mümkün.
Altını çizmek istediğimiz husus şu: 24 Ocak 1980 kararları sonrası 44 yılda özellikle rakamsal çerçevede nicel değişim ve gelişimin olduğu açık. Hatta ülkenin başarı hikâyesi yazdığı bir ekonomik program olduğu gerçek. Ama bazı uygulamalar ve sonuçlar itibariyle de nitelik itibariyle 24 Ocak 1980 kararlarının gerisinde kalındığı da bir başka gerçek.
O dönemi yaşayanlar ile o dönemi araştırmak isteyenler için hatırlatma yapmak istedik…