6-10 Ocak tarihleri arasında kutlanan Enerji Verimliliği Haftası, enerji kaynaklarının akılcı, israf edilmeden, uygun miktarda ve verimli kullanılmasını, enerji verimliliği konusunda bilincin yaygınlaşmasını ve farkındalığın küresel düzeyde artırılmasını amaçlıyor.
Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda öncelikli iki alan yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği. Türkiye Ulusal Enerji Planı kapsamında, 2035 yılında güneş kurulu gücünün 52 bin 900, rüzgar kurulu gücünün 29 bin 600, hidroelektrik kurulu gücünün 35 bin 100, jeotermal ve biyokütle kurulu gücünün ise 5 bin 100 megavata çıkarılması hedefleniyor.
2030 Enerji Verimliliği Stratejisi ve Eylem Planı ise, GSYİH başına tüketilen enerji miktarının 2000 yılına göre yüzde 42 azaltılması ve 2024-2030 döneminde toplamda 37.1 MTEP (milyon ton petrol eşdeğeri) birincil enerji tasarrufu sağlanmasını öngörüyor. Belgede yer alan stratejik amaçlar uyarınca; yeşil dönüşümü ve enerji verimliliğini teşvik edecek yatırımlar ve yenilikçi finansman araçları desteklenecek, binalarda enerji verimliliği için kamunun öncülük yapacağı iyileştirme programı yürütülecek. Bina ve hizmetler, enerji, ulaştırma, sanayi, tarım, start-up ve dijitalleşme ile birden fazla sektörü ilgilendiren eylemlerin yer aldığı yatay konular olmak üzere 7 sektörde toplamda 61 eylemin yer aldığı 2030 Enerji Verimliliği Stratejisi ve Eylem Planı ile 2024-2030 yılları arasında 20,2 milyar dolar enerji verimliliği yatırımı yapılması hedefleniyor. 2024- 2030 yılları arasında Türkiye’nin birincil enerji tüketiminde yüzde 16 oranında azaltıma denk gelen bu hedefin gerçekleşmesi ile aynı zamanda 100 milyon ton CO2 eşdeğer sera gazı azaltımı sağlanmış olacak.
• Gayrimenkul ilanlarına yapıların Enerji Kimlik Belgesi (EKB) bilgisinin eklenmesi için gayrimenkul sektörüyle işbirliği yapılacak.
• Konutlar için sunulan yalıtım kredisi imkanı gözden geçirilecek ve etkinliği artırılacak.
• Binalarda enerji verimliliği konusu mühendislik ve mimarlık fakültelerinin müfredatlarına dahil edilecek.
• Mevcut doğal gaz hatlarının alternatif gazları (sentetik gazlar, hidrojen vb.) taşımaya uygun hale getirilmesi için mevzuat çalışması yürütülecek.
• Şehir merkezlerinde motorlu araç kullanımına kapalı, bisiklet ve yaya yolları, alanları oluşturulacak.
• Şehirlerde düşük karbon emisyonlu bölgeler oluşturularak bu bölgelere büyük tonajlı araçların ve otomobillerin girmesini sınırlayan caydırıcı önlemler alınacak.
• Aydınlatma direği ünitelerinin şarj istasyonu olarak kullanılabilmesi için teknik şartnamelerde düzenlemeler yapılacak.
• Şarj istasyonlarında zaman ve konum bazlı dinamik fiyatlandırma yapılacak.
• Araç ve insan yoğunluklarını tespit edebilen yapay zekaya dayalı uygulamaların kullanılması teşvik edilecek ve bu sayede sinyalizasyon sürelerinin ayarlanması için mekanizmalar geliştirilecek.
• Yüksek yakıt tüketimi veya emisyon değerine sahip araçların daha fazla vergi ödeyeceği bir motorlu taşıt vergi sisteminin geliştirilmesine yönelik etki analizi çalışması yapılacak.
• Piyasaya sürülen tüm araçların CO2 emisyonu bilgilerinin kaydedildiği bir veri tabanı oluşturulacak.
• Kamu binalarının mimari, elektrik, otomasyon, mekanik ve iklimlendirme projeleri, bölgesine özgü özellikler ve iklim koşullarına göre hazırlanacak.
• Yüksek Hızlı Tren hatlarında yük taşımacılığına yönelik çalışma yapılacak.
• Toplu taşıma araçlarının kat ettikleri yolların uzunluğu ve yakıt tüketimleri ile ulaşım talepleri izlenerek yol güzergâhları optimize edilecek.
Enerji verimliliği sektörünün, iki önemli nedenden dolayı zor bir yılı geride bıraktığını ifade eden Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği (EYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Onur Ünlü, bu nedenleri; ekonomideki mali sıkılaştırma nedeniyle kredi faizlerinin yükselmesi ve enerji fiyatlarının global arenada önceki iki yıla göre düşük seyretmesinden dolayı geri ödeme sürelerinin uzaması olarak sıralıyor.
“Bu zorlayıcı koşullara rağmen enerji verimliliği sektörü geçtiğimiz yıla benzer, hatta ondan biraz daha iyi bir durumda yılı tamamlıyor. Bu başarıyı sağlayan faktörler ise iklim değişikliğiyle mücadele bilincinin giderek artması ve uluslararası tedarik zincirlerinden gelen yoğun baskı etkili oldu. Bu kapsamda işletmeler yüksek faize rağmen yatırım yaptı. Yeni yatırımlar az olsa da iyileştirme projelerine yoğun ilgi gösterildi” diyen Ünlü’nün değerlendirmeleri şöyle:
“Bu yıl yalnızca işletmelerin değil, kamunun da enerji verimliliği alanındaki çalışmalarına hız kazandırdığı bir dönem oldu. Bunun ilk önemli adımı da 2024 yılı başında açıklanan ve EYODER olarak bizim de hazırlık sürecinde bilfiil yer aldığımız Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı idi. Bu plana göre ülkemiz 2030 yılına kadar sadece enerji verimliliği ile enerji tüketimini yüzde 16 düşürerek 100 milyon ton emisyon azaltımı hedefliyor. Bu kapsamda gerçekleştirilmesi hedeflenen 20 milyar dolarlık yatırım tutarının 7 milyar dolarının da sanayide olması planlanıyor. Bu plan dahilindeki hayata geçirilen çalışmalardan biri de Maden Kanunu’nda enerji verimliliğine yönelik yapılan kritik düzenlemeler oldu. Özellikle VAP kapsamındaki enerji verimliliği projelerindeki üst limitin ve gönüllü anlaşmalardaki limitin yükseltilmesi bu alanda yatırım hedefleyen firmaların önünü açtı. Bir diğer önemli konu ise geçmişte sadece enerji verimliliğine yönelik 5. Bölge yatırım teşviki sağlanırken bunun kapsamı genişletilerek enerji, su, kaynak verimliliği gibi yeşil dönüşüm süreçlerini kapsayan projelere Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından daha kolay bir prosedürle 5. Bölge yatırım teşviki sağlanacak modele geçildi.”
“EYODER olarak 2025 yılında, Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’nda yer alan, başta sigortacılık ve bankacılık alanında olmak üzere ilgili tüm mevzuatların hayata geçmesini bekliyoruz. Sigortacılıkta Enerji Performans Sözleşmelerini destekleyecek ve risklerin yönetilmesine imkan sağlayacak poliçeler, yeşil dönüşüm sürecini hızlandıracak eylemlerin başında geliyor. Sürdürülebilir iş modellerini teşvik etmeyi amaçlayan bir sınıflandırma sistemi olan taksonomi ise işletmelerin bankalardan ve finans kuruluşlarından daha uygun kredi koşullarıyla finansman sağlamasına olanak tanıyor. Bunlara ek olarak İklim Yasası’nın çıkması ve Emisyon Ticaret Sistemi ile ilgili mevzuatların yürürlüğe girmesi de enerji verimliliği yatırımları için bir katalizör görevi üstlenecek. Son olarak Ticaret Bakanlığı’nın Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteği olan Responsible Programı da ihracatçı firmaların gerek yeşil dönüşüme hazırlık süreci gerekse finansal destek noktasında son derece önemli bir gelişme.”
2025, özellikle AB’ye ihracat yapan firmalar için de kritik bir yıl. Çünkü 2026 yılı itibarıyla işletmeler Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kanalıyla ek maliyetlere ve idari yükümlülüklere, döngüsel ekonomi kapsamında ise kaynak yoğun sektörlerden başlamak üzere daha yüksek ürün standartlarına maruz kalacak. Bu noktada işletmelerin enerji verimliliği başta olmak üzere atacağı doğru adımlar hem AB ile ticaretimizde rekabet avantajımızı korumamızı sağlayacak hem de iklim krizine karşı daha sürdürülebilir, dirençli ve yenilikçi bir ekonomi temelinin atılmasına yardımcı olacak. Tüm bu gelişmelerin ışığında, bu yıl bekleyen projelerin 2025’te daha hızlı bir şekilde hayata geçeceğini öngörüyoruz.. Önümüzdeki yıl bu alandaki en önemli gelişmeler binalar tarafında yaşanabilir. Çünkü binalardaki VAP desteklerinin artması bekleniyor. Dolayısıyla otel, alışveriş merkezi, hastane gibi ticari binalardaki enerji verimliliği yatırımları ciddi bir ivme kazanacak.”