Geçen hafta CNBC-e’de bir haber vardı. Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden TOFAŞ, çalışanlarının yüzde 13’ünü işten çıkarma kararı almış. Ancak haberde işten çıkarma kararı kadar, hatta karardan daha fazla dikkat çeken unsur TOFAŞ’ın neden böyle bir yola gittiğini açıklayan iç duyurusuydu.
İç duyuru dediğim aslında TOFAŞ tarafından işten çıkarılan çalışanlara iletilen "İş Akdi Fesih Sözleşmesi" belgesiydi. Belge durumun ayrıntılarını ortaya koyuyor; işten çıkarma kararının temel nedenlerini anlatıyordu.
TOFAŞ’ın hem iç hem de dış pazarlardaki ekonomik koşullar, uzun vadeli ekonomik belirsizlik ve sektörel baskılar nedeniyle bu yola başvurduğu anlaşılıyor. Sadece içerideki değil, aynı zamanda dışarıdaki koşullar da firmayı zorlamış. Mesela Ortadoğu ve Afrika'daki hedef pazarlarında ekonomik ve siyasi koşulların değişmesi ve Avrupa pazarındaki ekonomik durgunluk nedeniyle hedeflenen ihracat rakamlarına ulaşılamamış. İhracat gelirleri azalırken, üretim planları revize edilmiş. Çeşitli tasarruf tedbirleri devreye sokulmuş. Artan sipariş iptalleri ve azalan üretim adetleri nedeniyle başvurulan tasarruf önlemleri yetersiz kalmış. Ve TOFAŞ’ın ifadesiyle oluşan istihdam fazlası “yönetilemeyecek” bir seviyeye ulaşmış.
Herkes ihtiyatlı olmaya çalışıyor
Bugün Türkiye’de farklı sektörlerde başka firmalar da TOFAŞ’ın yaşadığına benzer durumlarla karşı karşıya bulunuyor. TÜSİAD Başkanı Orhan Turan İstişare Konseyi toplantısı açılış konuşmasında, sanayi kesiminin büyümeye bu yıl katkı vermeyeceğini tahmin ettiklerini belirterek “Üretim artışı yoksa sorun vardır. Üretim yavaşlıyorken tüketim canlı kalmaya devam ediyorsa dış açıkla ve enflasyonla mücadele zorlaşır” diyordu. İçinde bulunduğumuz durumu ortaya koyan önemli bir açıklamaydı.
İç talepteki daralma, ihracat pazarlarındaki durgunluk ve TL’nin reel değerlenmesine bağlı olarak ihracatta yaşanan duraklama, yüksek seyreden faizler ve finansmana erişim zorluğu, katılaşan enflasyon ve artan maliyetler nedeniyle şirketler 2024’te zorlandılar. Görünen o ki; gelecek yılın en azından ilk yarısında da bu sıkıntılar devam edebilir. Nitekim TOFAŞ da iş akdi fesih belgesinde “Mevcut durumun önümüzdeki aylarda da devam edeceği öngörüsü ile üzülerek belirtmek isteriz ki son çare olarak iş akdi fesihleri yapılmak zorunda kalmıştır” diyor.
Yani bugünlerde 2025 yılı bütçe ve iş planlarını bağlamakta olan şirketlerin geleceğe dair beklenti ve öngörüleri çok parlak değil.
Görevim gereği her gün iş dünyasının farklı kesimlerinden çok sayıda kişi ile bir araya geliyorum; sohbet ediyoruz. Neredeyse tamamı karar mekanizmalarının üst katında yer alan bu kişilerden edindiğim izlenim, iş dünyasının 2025 yılında olabildiğince ihtiyatlı davranmaya çalışacağıdır. Geçen yıl rafa kalkan yatırım planları, şimdilik raftan inmiş gibi görünmüyor. Yeni planların yapılması için ise belirsizliklerin biraz daha yok olması bekleniyor. Yıl ortasına kadar bu hava devam edebilir ancak içeride ve dışarıdan bazı olumlu sonuçlar alınması ve makroekonomideki dezenflasyon ve dengelenme sürecinde hissedilir bir iyileşme sağlanması halinde iş dünyası 2025 ikinci yarısında daha olumlu bir ruh haline girebilir.