Birleşme ve satın almalar konusunda Türkiye seçim gündemiyle frene bassa da, 2024 trendlerinin rüzgârı ülkeye pozitif yansıyacak. Türkiye’nin birleşme ve satın almalar konusunda deneyimli hukuk bürolarından Pekin- Bayar-Mizrahi, bir yıl önce global Norton Rose Fulbright’la güçlerini birleştirdi. Her iki ofisin de başındaki isimlere göre; 2024’ün global şirket evliliklerinde, Türkiye’nin güçlü olduğu “teknoloji”, “sağlık” ve “finansal kurumlar” öne çıkıyor. Türkiye siyasi gerilim hattını azaltırsa bu alanlarda hem yatırım çekmeye hem de yurtdışında büyük anlaşmalar yapmaya aday.
Geçen yıl toplamda 296 satın alma ve birleşme işlemi gerçekleşmiş. Aralarında Türk Telekom, Avrasya Tüneli, Getir gibi işlemlerin yer aldığı satın alma ve birleşme büyüklüğü 7,5 milyar dolar olmuştu. 75 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de ticari pek çok anlaşmada müvekkillerini temsil eden Pekin-Bayar-Mizrahi Hukuk Bürosu’nun ortaklarından Selin Bayar ve Norton Rose Fulbright Birleşme ve Satınalma ile Menkul Kıymetler Küresel Başkanı Ayşe Yüksel Mahfoud EKONOMİ’nin sorularını yanıtladı.
Selin Bayar, Türkiye’nin en eski hukuk bürolarından biri olduklarını anımsatarak, “Üçüncü kuşağım” diyerek, “Biz büyük çoğunlukla Türkiye’ye yurtdışından gelen yabancı sermayeyi temsil eden bir firma olarak hizmet veriyorduk. Hem bizim için hem de Norton Rose Fulbright için Türk firmalarının globalleşmesi bir fırsat. Biz yurtdışına açılmış olduk, onlar da Türkiye ayaklarını sağlamlaştırdılar. 1 Ocak 2022’de resmi olarak işbirliğine gitmiş olduk. Çok uyumlu bir şekilde çalışmaya başladık. Hem Türkiye’de hem yurtdışında ticari anlamda hukuki hizmet veriyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin çok dinamik bir ülke olduğunun altını çizen Bayar, “Özel sektör hangi regülasyonlar gelirse gelsin, uyum sağlama yeteneğine sahip” dedi, ve şunları söyledi: “Meslekte neredeyse 30’uncu yılım. Ne ekonomik krizler gördük, unutuyoruz. Şu anda hem beyin göçü var hem de yurtdışına yatırım hızlanmış durumda. Ama Türkiye’ye yabancı sermayenin ilgisi bitmiş değil. Bundan 6 ay önce toplantı yaptığımızda ‘Seçime kadar satın alma ve birleşme konularında hiçbir şey olmaz bekleyelim’ diye konuşuyorduk. Tam tersine, büyük ilgi gördük. Elbette anlaşmalarda sona gelmiş adımlar henüz yok, ama ilgi var. Bu da bizi meşgul tutuyor.” Bayar, zaman zaman Türkiye’de sektörel bazda rüzgar olduğunu da anlattı. Bir dönem medya, telekom gibi alanlar öndeyken, bir dönem de banka satın almaları, birleşmeleri olduğunu hatırlatarak, “Şu an enerji sektörü revaçta. Bu konuda Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen yabancıda hep iştah vardı. Ama esas hem Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen hem de Türkiye’den çıkmak isteyen teknoloji şirketleri gelişti. Onlarca küçük, ama yaptığı iş büyük start-up var. Bu anlamda Türkiye bir hub olmuş durumda. Bunun başını çeken birkaç oyun şirketi var. Peak Games gibi… Teknoloji deyince iş insanlarının gözleri parlıyor. Aynı şekilde buradaki Türk start-up’lar da sadece Türkiye’de kapalı kalmamak için dünyaya açılma derdindeler” diye konuştu.
“Çıkan her yenilikte hukuk, Türkiye’de sonradan geldi. Bankacılıkta da teknolojide de böyle oldu” diyen Bayar, “Önce ortalığa bir şey dökülüyor. Sonra tedbirler alınıyor. Kripto para konusunda da yaşananlarda bunu gördük. Türkiye’nin tüm krizlere karşı ayakta kalmasının sebebi, yaşadığı krizi avantaj olarak kullanıp bu alanda doğru regülasyonlar çıkarmasıdır. Bankacılık buna güzel bir örnek” şeklinde konuştu.
Dünyada çıkan yeni regülasyonları da Türk firmaları için yakından takip ettiklerini anlatan Bayar, “AB’nin sürdürülebilirlik adımlarını onlarla ticaret yapmak takip ediyoruz. Türkiye’de sürdürülebilirlik, sadece çevre olarak algılandı. Çok az şirket kendini denetletiyor. Halbuki bu işin gezegenimizle birlikte kurumsal yönetim ve sosyal sorumluluk ayağı var. Norton Rose Fulbright’ın tüm dünyadaki deneyiminden, Türk firmalarını faydalandırıyoruz. Ortaklığımızdan sonra bir ESG departmanı kurduk. Hukuki mevzuata hakim olup danışmanlık vermeye başladık” dedi.
Pekin-Bayar-Mizrahi Hukuk Bürosu’nun yönetim katının yüzde 70’ini kadınların oluşturduğunu söyleyen Bayar, “Planladığımız bir şey değil. Ama kadınlar, çok başarılı avukatlar. Ben üçüncü kuşağım. Bu sene, 77’nci yılımızı kutluyoruz. Bu firmayı dedem Fethi Pekin kurdu, annem Şefika Pekin büyüttü. Ben onların eserine yaşatıyorum. Meslektaşlarımızın da önünü açılıyoruz. Kadın ağırlıklı bir ofis olduğumuz için belki mesleğe yeni başlayan kadınlar buraya başvurmayı daha kolay görüyorlar. Bazen bir toplantıya giriyoruz, Amazonlar gibiyiz” diye konuştu.
Norton Rose Fulbright Birleşme ve Satınalma ile Menkul Kıymetler Küresel Başkanı Ayşe Yüksel Mahfoud, aynı zamanda İstanbul ofisini de yönetiyor. 53 ülkeden sorumlu… Türkiye ile yaptıkları işbirliğini değerlendiren Yüksel Mahfoud, “Kurumumuzun uzağında bir pazara girdiğimiz zaman, daha küçük başlıyoruz. Bu kadar çok insana bu kadar büyük bir yatırım, güven olmadan başlanmaz. Ancak bizim karşılıklı güvenimizle bu işbirliğine imza atıldı” şeklinde konuştu. Türkiye’den yurtdışına açılan firmaların, neden böyle bir yol seçtiğini sorduğumuz Yüksel Mahfoud, şunları söyledi: “Türk şirketlerinin yoğunluklu olarak yaşadıkları sorunlar nedeniyle Türkiye’den çıkmak istediklerini düşünmüyorum. Şirketler başarılarından dolayı çıkıyorlar. Teknoloji, müteahhitlik alanları bunlara çok iyi örnekler. Müteahhitlerimiz altyapı projelerinde önemli görevler aldı. Şu anda biraz durgunluk var ama Rusya, BDT ülkeleri, Ortadoğu ve Afrika’da önemli işler yaptık. Altyapı ve enerji alanında şirketimizin Latin Amerika’daki başarıları çok konuşulmaya başlamıştı. Hatta Latin Amerika’daki avukatlarımız, duydukları bazı Türk şirketleri ile onları tanıştırmamı istediler. Şu anda biraz durgunluk olsa da Türk teknoloji şirketleri revaçta. Hem dışarda büyümek hem dışardan finansman bulmak için harekete geçmiş durumdalar. E-ticaret şirketleri daha çok Avrupa’ya gidiyor, oyun şirketleri dünyanın her yerine gidiyorlar. Finansman arayışı ise ABD’den. Girişim sermayesi de, özel hisse satışı da, Nasdaq’da halka açılmak da takip edilen konular. Elbette şirketler Nasdaq'ta zorlandıkları için bugünden ziyade daha ileriye bakıyorlar. Ortadoğu’dan çok finansman arıyorlar, hem de çok finansman geliyor. Abu Dabi Borsası Türk teknoloji şirketlerini oraya getirmek için çaba sarf ediyor.”
Önümüzdeki yıl için global trendlere bakınca ilk üçte teknoloji, sağlık ve finansal kurumları gördüklerini söyleyen Yüksel Mahfoud, “Bu da Türkiye için en güçlü üç alan. Önümüzdeki dönem Türkiye birleşme ve satın alma piyasası için çok iyi olabilir. Eskiden globalde bir kavramın rüzgarı estiği zaman Türkiye’ye çok geç gelirdi. Şimdi daha çabuk geliyor. Böylece yabancı yatırımcı da geldiğinde daha hızlı uyum sağlıyor. Türkiye ile ilgili diğer dikkat çekici alanlar; madencilik ve yenilenebilir enerji. Hatta hidrojenle ilgili webinarlar yapıyoruz. Bir de fintech’ler hızlı gelişecek” dedi.
Yüksel Mahfoud, “Firma olarak, şirket avukatı, işlem avukatı olmaktan çıkıp, daha fazla danışman, strateji geliştirici, daha geniş bakan bir hukuki danışmanlık yapmaya başladık. ESG daha fazla patladı. Eskiden hukuk büroları daha çok şirketlerin hukuk departmanları, proje müdürleri ya da avukatları ile görüşürken, artık yönetim kuruluyla direkt çalışıyor. Biz de şirketler için risk haritaları çıkartıyoruz. Çok yeni bir çalışma yaptık. Mesela ABD’yi ve Kanada’yı içine alan Kuzey Amerika için rekabet hukuku şirketleri çok sıkıştırıyor. Bir de siber güvenlikten korkuluyor. Avrupa’da ve Ortadoğu’da sürdürülebilirlik konuları var” açıklamalarında bulundu.
Teknolojinin hukuki süreçlere önemli bir etkisinin olduğu da Ayşe Yüksel Mahfoud’un dikkat çektiği konulardan biri. Yüksel Mahfoud, “Hem kendi iş süreçlerimizde hem de dosyalarda daha çok teknoloji kullanıyoruz. Elbette yapay zeka kullanılacak. Ancak insanlar bu kararların üzerinden geçecek. Bir de örnek vereyim, müteahhitlerle çok konuşuyoruz. Bir projede neler olmuştu, ne gecikmişti, ne zamanında olmuştu... Eskiden sayfalarca dosya okur hazırlanırdık. Şimdi ufak bir app’imiz var. Diyelim ki 5 senelik bir inşaat, ilerde bir dava olduğu zaman fotoğrafından, tüm işlemlere kadar hızlıca istediğiniz sorunun cevabı elinizde oluyor. Norton Rose Fulbright’ın bünyesinde 200 yazılım mühendisi çalışıyor. Hukuki ürün inovasyonu yapıyorlar” şeklinde konuştu. Selin Bayar da, şunları ekledi: “Bir dava geldiğinde, daha önce bu alanda alınmış kararları mutlaka tararız. Bunu online’a taşımış birkaç kurum var. Onlardan hizmet alırız. Ama yapay zeka geldiğinde ‘bunu bana bul’ diyeceksin. 5 dakikada bunu bana listeleyecek. Limitsiz bir alan…”