2024’e başladık. Peki, 2024’ün ekonomik takviminden kim ne bekliyor?
BlackRock: Daha yavaş büyüme, daha yüksek enflasyon, Barclay: Dünya ekonomisinin 2024’te düşük işsizlik oranı ve enflasyonun daha da gerilemesiyle birlikte yavaşlamasını bekliyor.
Amundi: İlk yarıda gelişmiş ekonomilerin yavaşlaması ve ABD’de hafif bir durgunluk nedeniyle küresel büyümenin yavaşlamasını bekliyor. Citi: ABD ekonomisinin 2024 ortasında resesyona girmesini, Avrupa’da zaten başlamış olan ve Haziran ayından itibaren ECB kesintilerine yol açabilecek bir durgunluk bekliyor.
SÜRPRİZDEN SÖZ EDEN YOK
Aslında hiçbirinin beklentileri sürpriz içermiyor. Zira enflasyondan korunma adımları büyüme beklentilerini de tırpanladı. Durgunluk ana temamız olacak. Hatta Fidelity: 2024 için temel senaryolarının döngüsel bir durgunluk olduğunu söylüyor. Kısacası kimse sürpriz beklemiyor.
Gelin bir de bize bakalım. Parasal sıkılaştırmanın başladığı haziran ayından bu yana 34 puanlık faiz artışı gerçekleşti. Enflasyon %64,77 seviyesinde... 2023 üçüncü çeyrek büyümesi %5,9. Bir yandan parasal sıkılaşma bir yandan dünyada durgunluk beklentileri 2024’ün büyümelerini de aşağı çekiyor.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Türkiye bu süreci nasıl geçirecek?
Türkiye seçime odaklanacak. Bu arada ekonomik programı harcamaz isek rezerv biriktirmeye çalışacak. Hele ki OVP’nin enflasyonla mücadele eklentilerine seçim sonrası tanık olacağız. Özetle OVP 2.0’ı biz nisanda konuşacak, mayısta yürürlüğe koyacağız. Burada acı reçetelerle yüzleşeceğimiz kesin. Şayet bir referandum sandığı söz konusu edilmez ise…
Halk bu süreçte ne yapacak?
Bütçesini denkleştirmeye çalışacak. İki yakasını bir araya getirmek için uğraşacak. Kaybetmemenin kazanım olacağı bu yılda vatandaşı zor günlerin beklediğini söyleyebiliriz. Enflasyonla mücadele gerekçesiyle ücret artışlarının uzun süre yapılmayacağı bir sürece girmiş olacağız.
not
2024 YILINDA EMEKLİ AÇLIK SINIRINDA
2024 yılında, Türkiye’nin emeklileri artan yaşam maliyetleri ve ekonomik belirsizliklerle karşı karşıya… Asgari ücret ve çalışanların maaşlarında görülen artışların aksine, emeklilerin aylıkları, mali zorlukları giderecek seviyede değil. Şu anda birçoğu, ay sonunu getirmekte zorlanırken, 7 bin 500 liralık en düşük emekli maaşına gelecek olan mütevazı zam ile emekli, açlık sınırı altında yaşamını sürdürmeye çalışacak. Önceki yıllarda emeklilere yapılan zam vaatleri, mevcut ekonomik koşullarda yetersiz kalmış durumda. Emekliler, yaşam standartlarını iyileştirecek, yıllarca ödedikleri primlerin karşılığını yansıtacak adil bir gelir artışı bekliyor. Onların talepleri, sadaka değil, hak ettikleri bir yaşam standardına ulaşmak. Emeklilik, bir toplumun tecrübe ve bilgi birikimini temsil eder ve emekliler, enerjilerini topluma adadıktan sonra kenara atılabilecek “sosyal atıklar” olarak görülmemelidir.