Kıştan çıkıp bahara ilerlerken şubat ortasından nisan ayına ulaşırken cemreleri, ekinoksu, nevruzu, Birleşmiş Milletler (BM) günlerini ve Dünya Mutluluk Raporu’nu İstanbul’umuzun mimozalarından erguvanlarına doğru değişiminde izlerken, bilgi, ölçme ve kıyaslamalarla insanı, doğamızı düşünür ve okuryazarım. Mart ayı adlandırması dillerin çoğunda çok benzerdir. Antik Roma Savaş Tanrısı Martius bu aya adını vermişti. Ocak ve şubat ardından mart savaşmak için uygun hava durumu ile şanslı kabul edilirdi. Roma takviminin ilk ayı mart idi. Türklerde de vaktiyle yılın ilk ayı marttı. Üç bin yıldır 21 Mart’taki İlkbahar Ekinoksu, Bahar Bayramı, nam-ı diğer Nevruz’dur. 300 milyondan fazla kişinin kutladığı bugünü, 2010’da BM Dünya Nevruz Günü olarak kabul etti.
Mart yeniden başlama ve umuttur. Sevinç ve coşkuyla İstanbul Teknik Üniversitesi(İTÜ) için 250. yılımızı, cumhuriyetimiz için 100.yılı beklerken, ekonomi ve pandemi toparlansın diye gayret ederken, savaşların bitmesini umarken, deprem ve ardından sel ile doğamız ve bizler afetle darmadağın olduk. Bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalarla birlikte su ve kara ekosistemlerimizdeki tahribat ve yitirdiklerimiz, can kaybımız ruhumuzu hiç olmayan duruma getirdi. Ahir yaşamımda neler neler gördüm. Gördük. Hep umutla çalıştık. Uğraş verdik. Bedeller ağır olsa da geçti gitti. Acılar di’li geçmiş zaman oldu. Mutlu olduk, olamadık. Umudumuzu yitirmemeye gayret ettik. Lakin bu kadarını, bu kadar değişkenli yaşamda dimdik durmanın zorluğunu hiç görmedim. Görmedik. Bu yılki mart en zor mart. Böylesi bahar da çok zor.
Bu yıl 18 Mart Küresel Geri Dönüşüm Günü’nde “Yaratıcı İnovasyon”, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nde “Ormancılık ve Sağlık” ile 22 Mart Dünya Su Günü’nde ise “Değişimi Hızlandırmak” diyerek doğamızı öne çıkardık.Türkiye’mizde doğamız da bizim gibi afetlerle zor durumda. Mavi ve yeşili toplarlamak için çok çalışmalıyız. Çok. İnsan da doğa da mutsuz. Şehirlerimiz mutsuz. Gülümsediğimizde bile içimiz sızlıyor. Mutlu olmanın, mutluyum demenin zor olduğu günler. Hiddetliyiz. Kaygılıyız.Ancak umut gerek.
Yoksulluğu sona erdirme, eşitsizliği azaltma ve gezegenimizi koruma hedefli BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile insanların mutluluğunu ve esenliğini destekleyen ekonomik büyümeye vurgu yapan BM, mutluluk temel bir insan hedefidir diyor. Bu temel hedef için başarılı mıyız? Hayır. 20 Mart Uluslararası Mutluluk Günü’nü 2013’ten beri kutluyoruz.İlk Dünya Mutluluk Raporu 2012’de yayınlandı. Haftabaşında 2023 Dünya Mutluluk Raporu çevrimiçi tanıtımını izledim. 2020 ve 2021 yıllarının ortalamasına göre ülkemiz sıralamada 137 ülke arasında 106’ncı oldu. En mutlu ilk üç ülke Finlandiya, Danimarka ve İzlanda.
Bu yıl dünyada “Düşünceli Olalım; Minnettar Olalım; Nazik Olalım” diyerek kutlamalar yapılıyor. Üyesi olduğum “Mutluluk için Eylem (http://www.actionforhappiness. org)” küresel platformunun herkesin mutluluğa giden yolu farklıdır kabulü ile yaşamı daha mutlu kılmak için on önerisi: Başkalarına nazik davranalım; İnsanlarla bağlantı kuralım; Egzersiz yapalım; Hayatı farkındalıkla yaşayalım; Yeni yeteneklerimizi deneyip öğrenelim; Dört gözle beklediğimiz hedeflerimizi belirleyelim; Zorluklarla başa çıkmak için direnç kazanalım;Kendimize neyin iyi geldiğini arayalım, duygularımızı tanıyalım; Kim olduğumuzu bilerek rahat olup kabullenelim; Daha büyük konunun, kümenin parçası olarak yaşama anlam katalım. İşte hepsi, hep beraber yaşadığımız afetler sonrası hem mutluluğumuzu yönetmek, hem afetzedeleri mutlu etmek; unutmamak ve de unutturmamak için yol haritası. Hep söyleyip yazdığım üzere bence kendimizi tanımayı başardıysak, Mevla’m sağlık vermişse, mutluluk yönetilebilir bir süreçtir. Anında mutluluk, toplamda mutluluk, kişisel mutluluk, beraberce mutluluk gerçekleşir. Çok da abartmamak, fazla sorgulamamak gerek. Yaşamımız akıp giderken, kendimizi mutlu edecek ortam iyileştirmeleri ile başlayabiliriz. Değiştirebileceğimiz büyüklükleri değiştirebiliriz. Bedende bir mutluluk kimyası, nörokimyasallar var. Bunu da bilmeli, sağlığımıza dikkat etmeliyiz.
Filozof Aristoteles insan yaşamının anlamı ve amacı mutluluk bize bağlıdır, akıl ve erdem sahibi olmak gereklidir derken benzer şekilde İbn-i Sina’ya göre de yaşamda aklın gücü ile yaptığımız seçimlerimizle iyi için ilerlemek mutluluktur. Günümüzdeki katıldığım Thich Nhat Hanh tanımıyla ise mutluluğa giden yol yoktur, mutluluk yoldur.
Mutluluğumuzu yönetme becerisi kazanabiliriz. Yaşamı anlamlı bulmayı ve yaşamımıza anlam katmayı başarabiliriz. Şimdi tam zamanı. Türkiye’miz iyileşirken herbirimize düşen görevler var. Afet yönetimi hala sürüyor. Ne acı bitti. Ne de eksikler. Yardımseverlik, dayanışma önemli. Daha iyi insan, daha iyi bir kuruluş olabiliriz. Mutluluğa izdüşümler yaratabiliriz. Hız kesmemeliyiz. Sosyal girişimciliğin tam vakti. İş dünyamızın ve sektörel yapılanmalarının yüz akı desteği iyi ki oldu. Sürmeli. Kurumsal Sosyal Sorumluluk projelerinin ana teması belli artık. En az üç yıllık projelerini bekliyoruz. Ardından “Sosyal Etki Ölçümleme ve Yatırımın Sosyal Geri Dönüşü (SROI) Raporu” ile başarılarını içimize sine sine gülerek alkışlamak istiyoruz. Bir dileğim var. Mart 2024’te bu köşede, daha umut dolu ve daha mutlu ülkem için erguvanları bekleyerek yazmak istiyorum.
Haydi çalışalım. İyileşelim. İyileştirelim. Umudumuzu yitirmeden mutlu olabiliriz. Biz Türkiye’yiz. Nazım Hikmet Ran’ın dizelerindeki gibi Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün özdeyişi ile Ne Mutlu Türküm Diyene.