Bundan üç yıl önce ortaya çıkan ve kısa sürede küresel salgına dönüşen yüzyılın belası COVID- 19, ilk olarak Çin’in Vuhan bölgesinde görüldü. Çin, buna yönelik aldığı önlemler ve üç yıldır taviz vermeden uyguladığı aralarında yurt dışına çıkışların da olduğu kısıtlamaları 8 Ocak itibariyle kaldırdı.
Çin’in her kararın da olduğu gibi bu kararı da her ülke ve her sektör ile birlikte, seyahat endüstrisini de yakından ilgilendiriyor. Zira dünya genelinde ekonomi ve diğer alanlarda olduğu gibi Çin, seyahat endüstrisinde de artık belirleyici konumdadır.
Pandemi öncesi dönemde, 2019 yılında Çin’den yurt dışına çıkan kişi sayısı 150 milyon olarak gerçekleşmişti.
Uluslararası zincir oteller bütün markalarıyla Çin’de yarışıyor.
Çinli turistler, gittikleri ülkelerde en çok harcama yapan kesimdir. Bu birkaç başlık bile Çin’in seyahat endüstrisindeki konumunu anlatmaya yeter.
Uluslararası ekonomi kuruluşları, turizm ile ilgili kurum, kuruluş ve örgütler, seyahat endüstrisinin 2022’de başlayan toparlanma süreci seyrinin Çin’e bağlı olduğunu belirterek AB’nin itirazına tepki gösterdi.
Konu 16-20 Ocak’ta gerçekleştirilen Davos Zirvesi’nde de gündemdeydi.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Direktör Yardımcısı Gita Gopinath Davos Zirvesi’ndeki açıklamalarında Çin’in açılmasıyla daha zor geçmesi beklenen 2023 tahminlerinin değiştiğini, artık 2023’ün ikinci yarısında ve 2024 yılında “iyileşme” beklendiğini söyledi.
Konu 18-22 Ocak’ta Madrid’de yapılan FITUR Fuarı’nda da gündeme geldi.
Turizm Bakanı Radio Nacional bu yılın önceliklerinden birinin Çin turizmi olacağını söyledi. FEPET Başkanı Ignacio Vasallo da Çin turizminin dünya turizmi için önemi yönüyle değerlendirmesi gerektiğine işaret etti.
Buradan hareketle denebilir ki, 2023’te dünya ekonomisi ile birlikte turizmin seyrini de Çin belirleyecek.
Gelelim Türkiye’ye.
Türkiye 2022 yılını turizmde beklenenden iyi geçirdi.
Bunun da Rusya-Ukrayna savaşının uluslararası alanda neden olduğu sonuçların Türkiye’ye yaraması, bir başka deyimle Rusya sayesinde oldu.
AB ve diğer ülkeler hava sahalarını Rusya’ya kapatınca Türkiye, hava ulaşımında “hub” (dağıtım merkezi), gıda krizine tahıl koridoruyla çözüm rotası oldu. Yanı sıra Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının eseri olan, Türkiye’nin tapusu Lozan ve denizlerde hükümranlık sağlayan Montrö Sözleşmesi'nin gücü savaşın seyrini etkiledi. Türkiye’nin şimdi de günümüzün önemli silahı doğalgaz için dağıtım merkezi olması gündemde.
Bu ortamda, İsviçre’deki St. Gallen Üniversitesi’nin raporundan öğrendiğimize göre yaptırımlara rağmen Rusya’daki şirketlerin yüzde 91.5’i farklı biçimlerde de olsa işlerine devam ediyor, işleri için de Türkiye üzerinden Rusya’ya gidiyor. Rus tatilciler de zaten Türkiye’den başka gidebileceği çok az yer olmasından dolayı Türkiye’ye geldi. Bu nedenle Türkiye köprü ve nefes borusu işlevi gördü.
IMF Başkan Yardımcısı'nın Davos’ta söylediği Çin’in kararı 2023’te dünya ekonomisinin seyrini belirleyeceği gibi, Rusya’nın şu birkaç başlık ile ifade edilen durumu nedeniyle 2022’de olduğu gibi 2023’te Türkiye’nin geneli ve turizmdeki durumunu da belirleyecek demek abartı olmaz.
Bu arada henüz resmileşmese de 14 Mayıs’ta yapılacağı anlaşılan seçimler ile ilgili olarak da Rusya’nın üstü örtülü bir tavrı var ki o da ayrı bir konu…