2022’nin küresel olayı Rusya-Ukrayna savaşıydı. Ekonomi açısından ise pandemi sonrası parasal genişlemenin bir sonucu olarak enflasyonun yükselmesiydi. Fed beklendiği gibi faiz artırdı ve merkez bankası bilançoları küçülmeye başladı. Şu anda ABD enflasyonun tepe noktasını aştı. Yüzde 6,5 seviyesine gerileyen enflasyon bundan sonra aşağıya gider. Fed faizi de 4,75 seviyesinde durur ve sonra düşürülür. ABD’de işsizlik de düşük: Yüzde 3,5. Resesyon olacağına ikna olmamıştım. Artık olmayacağını ve 2023’ün ikinci yarısından itibaren büyümenin canlanacağını, 2024 yılının ABD ve AB için iyi geçeceğini düşünüyorum. Para politikası 6-9 ay içinde etkisini gösterdiği için ve sanılanın tersine yüksek faizle yüksek büyümenin el ele gittiği çok örnek olduğu için Fed Ortodoks yaklaşımla enflasyonu kontrol altına alarak gelecekteki büyümenin önünü açtı.
Avrupa sönmüş bir devrim ocağı ve eskimiş fikirler mezarlığı haline gelmeli çok oldu. Avrupa’ya rengini veren işçi hareketleriydi. 1980 sonrası onlar da geriledi, değişti, dönüştü ve etkisizleşti. Tamamen sönmüş bir ekonomi ocağı değil ama artık dünya ekonomisinin sürükleyici gücü olmaktan çok uzak. Fed merkez bankaları koordinasyonunda daima lider ve daima önden gittiği için Avrupa Merkez Bankası adımlarını geç atıyor. Sonuçta AB ekonomileri de ABD’ye göre gecikmeli toparlanacaktır. Ancak Ukrayna savaşı AB’nin tümünü sanıldığı kadar kötü etkilemedi. Almanya-Rusya enerji tedarik zinciri ABD tarafından kırıldı. Baştan itibaren istemiyorlardı. Ukrayna savaşı hem NATO şemsiyesini güçlendirip AB üyelerini ABD-İngiltere çizgisine getirdi hem de Rusya-AB bağlantısını kopardı.
Ukrayna savaşı 2022’nin olayıydı ve bu sadece Almanya-Rusya enerji koridoru nedeniyle böyle değil. Rus ordusunun sanıldığı kadar güçlü ve iyi organize olmadığı görüldü. Batı silahlarıyla donatılan Ukrayna savaşı uzatmayı başardı. Bu işin Vietnam kadar uzun süreceği kanısında değilim ama 2023’te de devam edeceği anlaşılıyor. Kimsenin kazanamayacağı ama kimsenin de kaybetmeyeceği bir savaş yaptırımlarla birleşince çeşitli ülkelerin yeni duruma adapte olması sonucunu veriyor. Rusya’nın giderek Çin’e bağımlı hale gelmesi bir olasılıktır. Ancak bu bir “vassal olma” durumuna kadar gitmeyebilir. Hali hazırda kendi sorunları büyük de olsa Çin hala yürüyüşünü sürdürüyor. Aslında Ukrayna savaşı bir Batı-NATO/Rusya çekişmesinden ibaret görülemez. Asıl hedef ve asıl mesele Çin. ABD’nin Çin’i “kuşatma” stratejisi uygulaması zor ve buna tam olarak karar verseler de başarılı olma olasılığı düşük görünüyor.
Sovyetler “çevrelenmiş” ve kendi etki alanına hapsedilmişti ama bunun asıl nedeni Sovyet düzeninin tasarımında yatıyordu. Geniş bir çevreyle kuşatılan bir “kara” medeniyetinin kendi sütüne kapanmış bir imparatorluk kurmakla yetinmesi söz konusuydu. Sovyet ideolojisi de sanıldığı kadar çekici değildi. Soğuk Savaş boyunca sürekli patlayan sorunlar –Çekoslovakya, Macaristan, Polonya, Doğu Almanya ve Sovyet yörüngesinden hemen uzaklaşan Yugoslavya veya 1960 sonrası Çin’le ihtilaf gibi- zaten sürekli göze batıyordu. Çin bambaşka bir dünyada, bambaşka bir ideolojiyle ve ekonomik stratejiyle hareket ediyor.
2023 iki dönemden oluşacak. Burada ekonominin yavaşlayacağı görülüyor. ABD’de ve AB’de yılın sonuna doğru canlanma belirginleşecek. Bizde faizler çok düşük ve bu yolla canlanma sağlanmaya çalışılıyor. Diğerinde yükseltilen faizler enflasyonu düşürüyor ve sonraki dönem büyümesine zemin hazırlıyor.